Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Aralık '07

 
Kategori
Sosyoloji
 

(..............)

Bir serçenin çırpınışı kadar ürkek dir yüreği , hani alırsınız ya serçeyi avuçlarınıza, minik bedeninde minicik yüreğinin atışlarını duyarsınız, dudaklarınıza götürmeye kıyamazsınız, azıcık serbest bıraksanız uçu vereceğini bilirsiniz. Minnacık sıksanız avuçlarınızı, narin bedeninin dayanamayıp öleceğini bilir öyle tutarsınız. Zordur belki ama bir o kadar da doyumsuz. Hiç bitmesini istemezsiniz, yürek atışlarını yüreğinde hissedersiniz. Aynı ritim de aynı ahenk de aynı ürkekliği yaşamaya başlarınız..

Çok özeldir sizin için , bu zamana kadar hissetmediğiniz kadar özel. Bir an yok olursunuz yüreğinin sıcaklığında, öyle bir sıcaklık hissedersiniz ki sıcaklığında üşürsünüz belki. Hani bir nane şekeri atarsınız ya ağzınıza, bir anda aldığınız nefes de yüreğiniz ferahlar, beklide öyle bir his işte.

Konuşmalarının altında hep bir masumluk gizlidir, her bir gülümsemesi bir başka anlam ifade eder size, beklide hiç görmemiş de olabilirsiniz gülerken yüzünü, ama o gülüşün altında daki mimikleri ilmik ilmik işlersiniz yüreğinize. Heybenize bakarsınız bir an , yüreğinize astığınız heybenize, hiç farkında olmadan doldurmuştur bu gülümsemeler heybenizi. İhtiyaç duyduğunuzda kullanmak için gerekli olmaya başlar zaman geçtikçe. Artık hiç boş kalmasın istersiniz heybeniz ve her seferinde eliniz oraya gider, yüreğinizin tam üstüne haybenizin içine, farkında bile olmadan beklenti içine girersiniz zamanla, en büyük beklentiniz en masumundan heybenizin gülücüklerden eksik olmamasıdır.

Kimbilir belki saçları bakır rengin dedir, yada bir akşam batarken güneşin bıraktığı kızıllık tadında. Güneş her deydiğinde saçlarının teline, bir başka güzel olur kızılın kızıllığı. Gözleriniz tanıklık etmese de bu görüntüye yüreğinizle çizersiniz resmini beyninize.

Bir ceylanın bakışlarında gizlidir gözleri, baktığı yere yüreğini taşır, hiç görmesenizde ceylan gözleri, derinliklerinde yok olursunuz. Bazen yavrusuna su bulma çabasında ki bir ana ceylan
Olup yüreğini katar fedakarlığına, kimi zamanda nazlı bir ceylanın hayata dair ürkekliğini, aşka dair umudunu saklar bakışlarında..

Kokusunda bahar gizlidir buram buram. Teninin ipekliğine sinmiş bahar kokusunu taşır bedeninde. Belki hiç dokunmamışsınızdır o kokuya , ama her esen rüzgarın ferahlığında hissedersiniz.Bir kelebek çok uzaklarında taşır getirir kokusunu size.İstersiniz ki o kelebek hep yüreğinizde kalsın. Bilirsiniz ki kelebeklerin ömrü kısadır, bir an acır içiniz ama kısa da olsa yaşadığınız bahar kokusunun serinliğinden düşünmek bile istemezsiniz yarını.

Bir bahar akşamında dolunayın muhteşemliğinde aydınlanır geceleriniz. Sabahın olmasını beklemek beklide ilk defa acı verir size yakamozun pırıltıların yok olacaktır çünkü güneş ışıklarında..

Bir türlü beceremezsiniz ki o ruha o yüreğe beden elbisesini giydirmeyi. En muhteşem bedenleri hayal edersiniz yüreğini örtsün diye. Her seferinde beyenmesiniz çıkarır bir diğerini giydirirsiniz. Yorgunluk dan bunalan beyninizin imdadına yüreğiniz yetişir.Kulağınıza fısıldar sessizce ‘ En eski en çirkin benden elbisesini giyse ne olur ki. Güneş balçıkla sıvanmaz diye’.
İrkilirsiniz , çünkü her defasında olduğu gibi doğru söylemiştir yüreğiniz. Tatlı bir gülümseme belirir dudaklarınız da . İçiniz den , bu güzelim , muhteşem güneşi yaşamak varken gölge aramak niye , sağnak , sağnak yağarken yürek den akan güzellikler, şemsiye kullanmak eserken deli rüzgar sığınak arama niye dersiniz..

Belki avuçlarınız hiç hissetmemiştir avuçlarının sıcaklığını, ama bilirsiniz tutulası elleri vardır. Avuçlarına alıp yüzünü beklide hiç öpmemişinizdir öpülesi dudaklarından ama bilirsiniz ki öptüğünüz de su misali akacak dır içinizden duygularınız.

Belki bir şair nidasıyla yıldızlardan taç yapamamışsınız dır saçlarına, belki en güzel cümleleri kurup kıskandırmamışsınızdır kelimeleri. Belki bir kağıt olmamışsınız dır, elinde kalem seni yazsın seni çizsin diye. Uykularınızın uyuduğu dakikalarda rüyalarına düş de olmayı başaramamışsınızdır belki.

Kimbilir engin bir denizin içinde istiridye kabuğunun incisi olmaya gücünüz yetmemiştir. Göz yaşarından kolye yapıp asmamışsınızdır boynuna ki utangaç duygularının kolyesi olsun diye.

Oysa ki avuçları hep sıcaktır, dudakları öpülesi, saçlarının her bir teli bir yıldıza bedeldir, henüz kullanılmamış kelimeler onu anlatmaktadır, sen inci olmasan da o hep engin bir denizdir.

ŞİMDİ BİR AN GÖZLERİNİZİ KAPATIP DÜŞÜN BAKALIM BU YAZIYA NASIL BİR BAŞLIK BULACAKSINIZ………

 
Toplam blog
: 18
: 711
Kayıt tarihi
: 27.11.06
 
 

1972 İstanbul doğumluyum. Dekorasyon işleri yapmaktayım. Amatörce de olsa hayata dair sevinçlerimi e..