Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Kasım '06

 
Kategori
Kitap
 

'' Benimle gelir misin? Siz hiç bir meleğe aşık oldunuz mu? ”

'' Benimle gelir misin? Siz hiç bir meleğe aşık oldunuz mu? ”
 

Siz hiç bir meleğe aşık oldunuzmu? İki yaşam kesitinde de aşık olduğunuz kimsenin melek olduğunu öğrendiğinizde, onu dayanılmaz arzu ile sevdiğiniz de ona kavuşmak için ne yapardınız? O nun uğruna ölümü göze alırmıydınız? İçinizi yakan ateşi tek o nun söndüreceğini bilmek, ona kavuşmak için ne yapardınız?Gökten melekler kulağınıza fısıldasa " o meleklerin en güzeli onu sakın üzme " deseler ne yapardınız?

İşte “ Benimle Gelir misin? Siz Hiç Bir Meleğe Aşık Oldunuz mu? ” Can Hikmet Değirmenci’ nin yazdığı bu eserde aradığı aşkı bulumayan kahramanımız, bir gün bir meleğe aşık olur. Ama aslında melek, bir önceki yaşamında aşık olduğu,deliler gibi sevdiği, uğruna ölmeyi göze aldığı kişidir.

Kahramanımız ilk yaşamında (Michael) 1896 yılındaFransa’da tıp öğrenimi gören bir öğrencidir.Aşık olduğu meleği yıl sonu balosunda Julienne adıyla tanır ve büyük bir aşk yaşar, savaş çıktığında kalbinden vurularak ölür.İkinci yaşamında ise 1984 İstanbul'da Can adında yaşar ve melek bu sefer ona görünerek"sen zamanından önceöldün,ölmeden önce aşkın öyle sıcaktı ki, Tanrı bile yarım kalan aşkına üzüldü ve aşkını yeniden yaşaman için tekrar dünya'ya gönderdi, şimdilik hoşçakal"diyerekbeyaz kanatları içinde uçarak kayboldu.

"Micheal sabah fakülteye gitmek üzere kalktığında ev arkadaşı Edouardo uyuyordu; onu uyandırmadı,sokağa çıkınca rüzgarla karşılaştı.Sabah rüzgarının önündesavrulurken bir iki damla yağmur yanaklarını ıslattı."Daha hızlı yürümeliyim yoksa yağmurda ıslanacağım " diye düşündü,adımlarını sıklaştırdı,aniden hızlananyağmur bardaktan boşanırcasına yağmaya başladı,sokaktaki herkez bir saçak altına koşturuyordu;biraz ilerde köşe başındaki kafeye gitmeyi düşündü,tam karşı kaldırıma geçmek üzereydi ki kafenin önünde yağmur damlalarının arasından,hiç görmediği renkte bir ışık gördü;gözlerini kırptı,bir daha baktı,sanki yağmur damlalarının arasında güneş açmıştı, güneşsiz havada gözleri öyle kamaştıki başka hiç bir şey göremez oldu,ruhunun derinliklerinde hissettiği ela gözlerden gelen ışık içine aktı, gördüğüne inanamadı,ela gözlerin sıcak duyguları, yağmur sularında ıslanırken büyülenmiş gibiydi, gördüğü peri masalıydı.Kalbi kıpır kıpır atarken bir birini süzeniki çift göz en güzel bakışlarını gönderdi.Ela gözlerden içine akan sevginin damarlarında dolaştığını hissetti." Daha sonra günlüğüne şunları yazar;

"Yüzümü kırbaçlayan soğuk sonbahar rüzgarları hissettiğimde hiç garipsemedim, aslında üşümem gerekirdi, ilk defa hissettiğim duygular ruhumu öylesine sarmalamışti kibaşka hiçbir şey hissetmiyordum.Damlaların arasından gördüğüm ela gözlerin renkleri duygularımı dondurdu; başka hiç bir şey düşünmez oldum.Bugün okul çıkışı şaşkınlık içinde ne yapacağımı bilemez halde saatlerce yürüdüm, çok önemli bir gün geçirdim.Hayatımın dönüm noktası olan yağmurlu gün, yaşamım boyunca neler yaşayacağımın habercisi gibi.. Aşkın gücünü hissettiğimde duyduğum acı ve sevinç karışımı bir duygu, ilk defa hissettiğim sevincin içinde öylesine tuhaf bir acı var ki!İlk defa hissettiğim sevincin içinde öylesine tuhaf bir acı var ki! ilk defa hissettiğim sevginin içindeki acıyı da sevdim.

Sevdiğim bir melek.Tanrı onu gök yüzünden gönderdi.

Ona karşı sahiplenme duygularım öyle kabarıyor,arzularım öylesine göklere çıkıyor ki! O benim derken onu kollarıma alıp asırlarca öyle kalmak...

Arzularımı tüm ruhumu sardı, artık onsuz yapamam, ne yapsam nereye gitsem hep o olacak...

Sayın Değirmenci'nin güzel bir çalışması, zevkle okuyacağınız bir eser...

 
Toplam blog
: 319
: 6405
Kayıt tarihi
: 14.06.06
 
 

25.08.1963 İstanbul doğumluyum. A.Ö.F İşletme mezunuyum. 8 sene profesyonel kalecilik yaptım. (Ey..