Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Aralık '11

 
Kategori
Söyleşi
 

" Bu su boşuna akayi, bizse bakayi " dedi, çiftlik kurdu.

 " Bu su boşuna akayi, bizse bakayi " dedi, çiftlik kurdu.
 

Bu inşaatı " tehlikeli" diyerek işçiler reddedince, mal sahibi kendisi tamamladı.


 

Laz'lar birbirlerine kızdığında,  fikirlerini beğenmediklerini ifade ederlerken  şöyle derler: “ Ha uşağum! Senin  Kafa, “kafa” değil, hamsi tenekesidur da!”

Ne çıkıyorsa zaten ne varsa, o  "hamsi tenekesinden çikayi "  . Bu seferki, Rize'nin  Fındıklı ilçesi,. Arılı köyünden Ergin Özdemir ile buluştuk. Yürü yürü yol bitmiyor. " Aha vardık, aha vardık" derken gelebildik şükür. Tertemiz yayla havası. Her taraf dingin. Sinek uçsa, duyuluyor.

Gittik tanıştık. Hoşsohbet adam. Mangala merakı var.  Her yere taşırmış mangalı. Evine giden yol, inişli çıkışlı. Dağ, tepe dolaşıp varıyorsunuz eve. Yeşilin her tonu var burada. 

Muciidimiz Ergin Özdemir, ani bir kararla  “ Ha bu kayaların biriktirdiği suda, “Alabalık yetiştireceğum” demiş ve kolları sıvamış ilkten. Kendi kendine planlar kurarken de söyleniyodu:. “ Ha bu su burada boşuna akayi../  Bizlerse bakayi. Olmaz efendum olmaz. / Yapacağum  ha buraya bir   şelale. / Yapacağum bir betonarme! / Koyacağum içine alabalik. / Herkes baksın alık alık. / Ömrümü geçireceğum ha o paluklarla. / Olacağum sarmaş dolaş / Paluk takılmış ağlara / Ha dolaş ha dolaş / Yapacağum ızgara, / keyfime bakacağum. / Ha uşağım ha!" diyerek de işe başlamış.

Her akşam eş dost mangal.  Gelsin müşteriler, gitsin müşteriler. Bir de türkü tutturur mu 51 lik Ergin Özdemir, Neşeli mi neşeli. " Oy / Oy uşağım oy uşağum / Suya ağları atalum / Paluk tutup satalum / İşlerimuz bitunca / Yan gelip de yatalum / Ha o çikan paluğu / Kebap ederum kebap / Yalı boyu kizlari / Yakayi yureğimi" diye sesleniyor yanık türkü eşliğinde.

Oturduk, konuşuyoruz. Bir yandan  da resimliyoruz.  Projesini duyanlar “ Git işine , demişler.. Bu aklın cebe konacak yanı yoktur. Sular çoğalınca, bu gölet taşarak akar. Sen de arkasından bakarsın. Olan balıklara olur” demişler. Bir kızmış, bir kızmış ki, demeyin gitsin. Nerden duymuşsa duymuş. Diyor ki, "geç yatanlar, her şeye kızanların aklı yüksek olurmuş.  "Haçen ki benim kafa da hamsi tenekesi gibi oluyor kızdığımda, kaynayi de kaynayi...  O zaman başlıyorum icatlara. Kızgın kafa iyidir. Sonu icatlara dayanır" diyor

Daha yakınları da, "canın paluk çektiyse  satın al, git evinde pişir. Buranın palukları sana yar olmaz” dedilerse, de dinletemediler." diyor.

Bir kere “tü” diyerek işe başlamıı Ergin Özdemir. İlk günden itibaren işçiler, yanaşmamışlar projeye. “Tehlikeli iş” demişler. O da ne yapsın?  Beline dolamış bir ip, Şelalenin kayalarından sarka sarka tabandaki kayalara delikler açmış.. Çelikten temeller attı. Kayalarda  labirentler yaptı. Sonra da üzerine 30 metrekare alanda ev inşa etti. Altta  şelaleli  alabalık havuzu, üstte iki katlı malikane.

Izgarada pişen balıkların kokusu ne zaman ki köye ulaştı o zaman  köy halkı  birer ikişer şelalenin yolu tutmuşlar. Bir de baksınlar  ki,  evin altındaki havuzlu şelalelerde sıra sıra masalar, balıklar ızgaralar,. Müşteriler sıra sıra dizilmişler. Oh keka. Böyle anlatıyor Özdemir keyifle.

Şimdi Engin Özdemir’in köyde namı var. Tek balık lokantası burası. Herkes misafirlerini bu gözde yerde ağırlamak istiyor. Bütün sermayesi, havuzlu şelalesi ve içindeki alabalıklar. Ve de  iki katlı evi. Bu doğal alabalık havuzlarında ne kirlilik var, ne de belediyenin ölçümleri var. Her şeyin başı doğa. Karadenizli de zaten doğa aşığı.  Doğa ile mücadeleyi seviyor.

Dur bakali daha neler göreceğiz, da!   Gİderken arkamdan bağırıyor: " Seneye bu Arılı Köyüne"  elektrik getireceğim " diyor. Yapar mı yapar!

Ört ki, ölem!

 

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..