Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ağustos '09

 
Kategori
Mizah
 

'' Kısır Döngü'nün '' faydaları...

'' Kısır Döngü'nün ''  faydaları...
 

Doç. Ali Aslan (Truva Yay.)




Kendimi bildim bileli, herhangi bir partinin fanatik ve çıkarcı adamı olamadım. Olsaydım,belki de bazılarına göre, çok muhteşem(?) makamlara gelip ;sonra darbeyle neyim indirilmiş olabilirdim.

Özgürlüğü şiâr edinmiş olan mizacım nedeniyle ; ''hak bellediğim yolda yalnız da kalsam ilerlemeyi '' yeğleyeceğimden ; ''Nabza göre şerbet veremeyeceğimden '' kısır-döngücüler tarafından ,tepetaklak edilmiş bir politikacı olacaktım. ''

Allah yüzüme bakmış '' diyeyim de sadete geleyim.

Yeri geldi, oy verdiğim partinin içindeki yamuk adamları da yazılarımla, eleştirilerimle yerden yere vurdum.

''Biz ,bize benzeriz.'' anlayışıyla, hangi görüşte olursa olsun hiç bir politikacıya, tam anlamıyla güvenemedim...

Müneccim miyim nedir ?..Genelde de hep korktuklarım başıma geldi...

Sağ-Sol -Din-İman-Vatan-Millet-Sakarya-Fukara-Rap-rap-Demokrasi-Rep-rep-Fidayda-Misket-Kolbastı-Yanyattı-Çamurabattı-Memleketi sattı-Gemicik aldı-Yumurta sattı-Feneri yaktı-Davos'ta çattı...zart-zurt...vb. nutuklar, söylemler,türküler arsında geçti ömr-ü baharımız.

Kıp kısrrr...''Kısır Döngü !..''

Hasss duuurr !..

İki ileri ,bir gerüüü...

Yerinde saaayyy !..Uygun adım, ''pire adımlarıyla !.. '' İleriiii maaarrrşşş !..

Hep o şarkılar...Ezber şiirler...Okuyanları bencileyin,sencileyin değil !..

Aynı tornadan çıkmış gibi !..Renksiz ve soluk benizliler...

Yarım asır sonra, geriye baktığımda, çağdaşlık;ilerleme ve uzlaşma kültürü açısından bir dirhem yol almadığımızın farkına varıyorum.

Ve gözlemlerimi, tecrübelerimi,yaşadıklarımı sunuyorum:


‘’ Görmemişe (?) beylik vermişler; önce anasını kesmiş.’’

‘’Her trafik işareti, uzun deneyimler sonucunda konuşlanmıştır. ‘’

‘’ Tecrübe, hayatta yenilen kazıkların bileşkesidir.’’

'' Bana arkadaşını söyle; sana kim olduğunu söyleyeyim…’’

'' Görmemişin oğlu olmuş; tutmuş onu, hadım etmiş !..’’

'' Acırım, yüksekte olanlara; çünkü onların düşüşü çok acı olacaktır.’’

Bu sözler, bizlere birçok ders verici mahiyettedir. Ama birçoğu, koyun gibi dinler ;algılamadan uyur geçer…

Az da olsa bazıları, kendine bir pay çıkarır.

Çevremizde olup bitenlere karşı duyarlı olan insanların çok az olduğu memleketlerde, tepkili ve duyarlı-bilinçli insanların yaşama sansı çok azdır.

Peki bu tip- koyun toplumlarda -kimler, revaçtadır ?..

‘’Yalakalar, hırsızlar, eyyamcılar,goygoycular,el-etek öpücüler, siyaset borazancıları, duygu sömürücüler, makam için kendini pazarlayanlar..vs…vs…bu örnekler çoğalır…Gider…

Bunlar, toplumun gelişiminde birer takoz gibidirler… İçleri koftur; fakat makam verirseniz mok mantarı gibi kasılırlar.

Bu yamuklar, kendilerini, Tanrı’nın ‘’ en şanslı kulu olarak doğurduklarını sanırlar. Fakat makamları ellerinden gidince, eşekten düşmüşe dönerler.

Koyun yaradılışlı toplumlarda, bu uyanık (?) tipler, sinsice, hemen örgütlenirler… En ulvi duyguları pazarlamakta çok mahirdirler. Her devirde düdüklerini öttüreceklerini de sanırlar.

Aslında, en büyük zararı da kötülüğü de kendilerini, o makama getiren zât-şeriflere yaparlar.

Makamın başında oturan kişi ,eğer uyanık değilse ;bu asalaklar tarafından -altının oyulduğunu - algılayamaz…Ta ki makamlarını yitirdikleri gün, jetonları düşer !..


''Göz, görünce '' ;bize de yazmak düşüyor:


Peki, bu yamuk kişiler, makam başındakinin altını nasıl oyarlar ?..

1- Bu yeteneksiz soytarıları, halkın eğitimiyle ilgili yerlere yetkili kişi olarak tayin ederlerse,

2- Sanattan, terbiyeden, eğitimden bi-haber olanları, sanata, resime, tiyatroya, müziğe, sinemaya yönelik kurumların başına getirirlerse,

3- Kendi sorunlarını çözmekten aciz bu tipleri,’’ halkın sorunlarını çözmekle’’ sorumlu olan makamlara getirirlerse,

4- Bu asalakları, yeterli diplomaları ve eğitimleri olmadıklarını; sanattan, insanlıktan nasiplenmediklerini

bile bile sanat evlerine amir yaparlarsa,

5- Yamukların,kendileri çirkin oldukları halde,şehrin güzelleşmesinden sorumlu yetkililer olarak tayin ederlerse, işte kıyamet o zaman kopar !..

Peki, o zaman ne olur?

1-Yamuklar, önce kendi boş küplerini doldurmaya başlarlar…

2-Halka verdikleri sözleri sumen altı ederler.

3-Bulundukları kurumun etkinliklerini takipten acizdirler...

4-Burunlarını ,Kaf Dağı’na uzatıp; 'mıçlarını açıldığını' göremezler…

5-Kendi elemanlarına söz geçiremeyip, herkesle ’’ enseye tokat; mıça parmak’’ moduna girerler.

7-Halkın şikâyetleri ayyûka çıkar…

Sonunda ne mi olur ?.

Gün gelir, halkın içine çıkamayacak duruma düşüp, top yekûn olarak kaçacak delik ararlar…

Gün gelir, ''Keleklerin parasını;meleklerle yemek'' için kaçıp girdikleri delikten çıkmaya başlarlar.

Böylece ''Kısır Döngü'' nün nimetlerine olan aşklarını dillendirmeye başlarlar...

Bu fare sevimliliğindeki asalaklar, ''hafıza sorunu olan toplumlarının '' nabzını iyi tuttuklarından ve bunu mükemmel algıladıklarından, kendilerini unutturup yeni şhow'larla sahneye çıkarlar.

Sonra, ''yeni semerciler gelir '' ve aynı nutuklarla küplerini doldurmaya başlarlar.

Şimdi, Einstein yattığı yerde ters dönecek :)


Bu toplumlarda, ''Genetiği bozmak ;kısır-döngüyü ve önyargıyı kırmak'' atomu parçalamaktan zordur !..





 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..