Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ekim '08

 
Kategori
Güncel
 

...mış gibi... -1-

...mış gibi... -1-
 

yeniresim.com


Adam yolunun üzerindeki bir tatlıcıdan en ucuzundan bir kilocuk tatlı alıp eve gider.

Karnı felaket şekilde açtır. Tatlı kutusunu açıp ağzına bir lokma atar.

Açken en kötüsü bile güzel gelen her şey gibi tatlı da güzel gelir ama...

Aması neymiş demeyin...

Tatlı olmasına tatlıdır ama baklavanın içindeki ceviz sanki ceviz değil de, cevizmiş gibi...

Öğrenci öğretmenini, işçi şefini, müdür patronunu, esnaf muhasebecisini sevmez ama sevip, sayıyormuş gibi yapar.

Kaynana oğlunun tercih ettiği gelininden hiç haz etmez ama seviyormuş gibi yapar.

Adam karısına bir hediye alır. Kadın kendi seçmediği için ya da kafasında olanı elinde görmediği için buruktur. Aslında beğenmez ama beğenmiş gibi yapar...

Anneler gününde hemen her anne evlatlarının yolunu gözler... Aramasını, hatırlamasını...

Hele bir de hediye verilince taçlanır adeta...

Ama... neden seher seferinde "Ne zahmet ettiniz evladım, yazık paranıza" türünden sözler sarf eder. Üzülmüş gibi yapar.

Kadınlara karşı acayip ilgi duyan bir erkektir. Aklında fikrinde hep şeytani düşünceler vardır.

Hani fırsatını bulunca değerlendirmekte de üstüne yoktur ayrıca. Gel gör ki çevresinde pek mazbut, eşine sadık bir adam portresi çizer. Karısının üzerine gül koklamayan biriymiş gibi yapar.

Anne çocuğunun yaptığı bir kabahate çok kızmış gibi yapar.

Orta halli bir tüccardır, işini ilerletmek, dünyalığı çoğaltmak derdindedir. Veresiye hesaplarında kalem oynatır, ucuzu pahalıya satar.

Gelgör ki hiçbir Cuma namazını kaçırmaz, işyerinin duvarlarında ayetler asılıdır. Elinde tespih namaza koşar. Namazdayken aklı orada olmamakla beraber çevresine çok mazbut, dinine çok bağlıymış gibi yapar.

Köşe yazarı, her gün köşesinde ahkam kesmekte, iktidarı eleştirmektedir. Hükümetin ülkenin doğusuna hiç el atmadığını, hizmetsizlikten, işlerin kötülüğünden tüm bu ilgisizliğin de anarşik olayları artırdığından dem vurmaktadır.

Aslındatüm yaşamı boyunca bahsettiği bölgelere bir kez olsun gitmemiş, görmemiştir ama onu okuyanlar o kişiyi adeta orada yaşıyor, gözleriyle gördüklerini anlatıyor sanır.

Bizim çok bilmiş yazar gitmiş, görmüş, hatta yaşamış gibi yapar.

Kadın komşusunun anlattıklarına o kadar inanıyordur ki onunla birlikte bir falcıya gider.

Falcının ünü yayılmıştır ya bir kez, gidilmese olmaz, dinlenmese olmaz.

Sözü uzatmayalım, kahveler gelir, içilir, fal için niyet tutulup fincan kapatılır.

Okkalı bir ücret ödenir hemen.

Kadın kahveyi içmiştir ama...

Kahve kahve gibi kokmakla beraber tadı nohutlu kahveymiş gibidir...

Falcı fincanı kaldırır başlar anlatmaya...

Üç vakit mi desem, üç gün mü desem....

Yollar, paketler, kazançlar, yılan gibi düşmanlar...

Mübarek minicik fincanda bir ömrü, geçmişi geleceği görüyormuş gibi yapar.

Dönüşte söylenenler tam tutmamış olsa da kadın "Vallahi her şeyi bildi kardeş" der, söylenenlerin tümüne inanmış gibi yapar.

Oldukça fakir ama inanılmaz derecede gururlu biridir.

İçinde bulunduğu durumun anlaşılmasına asla tahammülü yoktur.

Simit alacak parası yokken, dişinden kürdanı eksik etmez.

Aylardır bir gram et yememiş olmasına rağmen az önce et yemiş gibi yapar.

Son derece güzel bir kadındır. Ne giyse yakışmakta, üzerine giydiği her ne olursa olsun bunu en yakışır biçimde taşımaktadır. Kendisini çok beğenmekte ancak bunu başkalarının ağzından defalarca duymaktan acayip hoşlanmaktadır.

Kendisine güzel olduğu söylendiğinde öyle değilmiş gibi yapar.

Polis uzun takipler sonucu bir olayın nihayetine gelmiştir ama sanık bir türlü istediği gibi konuşmamaktadır. Filmler de sıkça gördüğümüz yönteme başvurulur hemen.

Sorguda bir polis en zor soruları sorar, en kötü davranışı sergiler.

Diğeri ise suçludan yanaymış gibi yapar.

Dilenmeyi meslek edinmiştir. Bankadaki birikim çoğaldıkça dilencinin makyaj sistemi dahada ilerler. Ne kolu kırıktır, ne bacağı yaralı ne de gözü kör... Sakatmış gibi yapar.

Niye mi bunları yazıyorum?

Elbette bu köşeciği doldurmuş olmak ya da bir şeyler yazmış gibi olmak için değil...

Vardır elbet bir sebebi...

 
Toplam blog
: 79
: 1982
Kayıt tarihi
: 17.07.06
 
 

Salyangozları bilirsiniz... Onları görmeseniz bile geçtikleri yerde bıraktıkları izlerden anlarsı..