Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Aralık '14

 
Kategori
Güncel
 

% 10 hukuk, % 90 keyfi tasarruf mu? Galiba eski günleri özledik.

% 10 hukuk, % 90 keyfi tasarruf mu? Galiba eski günleri özledik.
 

Üç parti, yüzde on olan seçim barajı nedeniyle hak ihlaline uğradıklarını düşünerek Anayasa Mahkemesine başvurmuş. Mahkeme de bu başvuruyu kabul etmiş. Raportör raporunu hazırlamış. Her ne hikmetse, kurumun bölümlerinde görüşülmesi gereken konu Genel Kurul'a götürülecekmiş. 
 
Ülkenin uzman hukukçularının bile asgari müşterekte birleşemediği bir konuda benim gibi sıradan vatandaşlara oturup sonucu beklemek düşer değil mi? Fakat ben öyle yapmayacağım. Uysa da uymasa da düşündüklerimi, anladıklarımı ibret-i alem için buraya yazacağım. 
 
Haber Türk Yazarı Muharrem Sarıkaya, Antalya'da düzenlenen "Bireysel Başvuru Konferansı"nda, AYM Başkanı Haşim Kılıç'la görüşmüş ve üç siyasi partinin genel seçimlerdeki % 10 barajının düşürülmesi ile ilgili başvurusunun akibetini sormuş.
 
Başkan Kılıç: "Raportör arkadaşlar çalışmalarını tamamladı, raporda önemli tartışmalar var. Konu hassas olduğu için ‘bireysel’de değil de ‘genel kurul’da görüşüp 2-3 hafta içinde karara bağlayacağız." demiş.
 
Kılıç AYM kararlarının, Anayasa'nın 67. maddesindeki, "Seçim Kanunu’nda yapılacak değişiklikler bir yıl içinde yapılacak seçimde uygulanmaz" hükmüne tabi midir sorusuna ise:
 
"Hayır tabi değil(dir), anında uygulanır. Hak ihlali kararı, (ihlalin) hemen ortadan kaldırılması içindir." cevabını vermiş. (1)
 
Sanıyorum Haşim Kılıç, beyanları kamuoyuna yansıyınca Sarıkaya'ya söylediği, "Hak ihlali ile ilgili kararlar anında uygulanır." sözüne açıklama getirme ihtiyacı duymuş, "Yüzde 10 barajı ile ilgili kararın genel kurul tarafından verileceğinin altını çizmiş" sonra da şunları söylemiş:
 
“Genel kurulumuzdan nasıl bir karar çıkacağına ilişkin görüş belirtmem uygun olmaz. Tabii ki, Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlaline ilişkin kararları hemen uygulanır. Ancak genel kurulumuzun böyle bir durumda yasama organına bunu düzeltmesi için süre vermesi de söz konusu olabilir. Yasa eğer iptal edilirse, yasa koyucuya bir süre verilir ve ‘Şu kadar sürede yeni düzenleme yapılmalı’ da diyebilir." (2)
 
Yani daha önce dile getirmediği ihtimalleri de sıralayarak sanki bir miktar geri adım atar gibi yapmış. Yazıyı okuduğumda bundan önceki Anayasa Mahkemesi"ni ve verdiği hüzün verici kararları hatırladım. Kendi kendime "galiba gene o yıllara geri dönüyoruz, ne kadar şanssız bir milletiz!" deme ihtiyacı bile duydum. 
 
Şuna kesinlikle inanıyorum ki, birilerinin iktidara karşı biriktirdiği kin ve ihtiras hiç azalmıyor. Aksine günden güne büyüyüp semiriyor. Bana göre, Anayasa Mahkemesi'ne yapılan bu bireysel başvuru kesinlikle iktidar partisini hedef alıyor ve (şimdilik) yakın tarihte yaşadığımız kumpasların sonuncusu oluyor. 
 
Eğer bunda da başarılı olunamazsa yeni denemeler yapılacağından hiç şüphe etmiyorum. Haklarının ihlal edildiğini iddia eden partiler dün kurulmadı. Çok zamandır siyaset sahnesindeler. AYM'ye, bireysel başvuru yolu açılalı iki yılı aşkın bir zaman olduğu halde mezkur partilerin hak ihlaline uğradıklarını yeni farketmeleri doğrusu biraz garip duruyor. 
 
Olayı anlamaya ve bir miktar kritize etmeye çalışalım. Şurası bir gerçek ki, bir kısım maddeleri rasgele  karıştırarak altın yapamazsınız. Bir maddenin, birebir benzerini üretebilmek için gerekli tüm oran ve şartları uygulamanız gerekir.
 
Evet, maddeleri rastgele ve orantısız olarak karıştırdığınızda yeni bir madde elde edemezsiniz ama lafları eğip bükerek çok farklı sonuçlara varabilirsiniz. Aslında bu, bir kaos ve çelişkidir. Bu çelişkiyi, mevcut seçim barajının iptali için yapılan başvuruların sonuçlarını aynı referanslarla yorumlayan uzman ve hukukçların görüşlerinin, birbirinden yüzseksen derece farklı olduğunu okuduğunuzda daha iyi anlayabilirsiniz. 
 
Nereye çekersen oraya gelen bir hukuk sisteminden hak ve  adalet beklemek beyhudedir. Şu an, iptali için Anayasa Mahkemesi'ne götürülen  seçim kanununu değişikliği, 1995 yılında da aynı mahkemenin önüne gitmiştir. Mahkeme, 1995/54 sayılı kararında, "bölge barajını iptal etmiş, ancak yüzde 10 olan ülke barajının, "yönetimde istikrar ve temsilde adalet" ilkelerine aykırı olmadığını açıklamıştır.  (3) Yani AYM, bugün önünde  bekleyen yasayı 1995 yılında Anayasa'ya aykırı bulmamıştır. 
 
Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de uygulanan yüzde 10 barajının "insan hakları sözleşmesini ihlal etmediğine yani sözleşme ile çelişmediğine" karar vermiştir. (4)
 
Bence, bireysel başvuru yapanların içinde Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici'nin başı çekiyor görünmesi, olayın samimi bir hak ihlali davası olmadığını anlamak için yeterli bir dayanaktır. Cemaatle ilişkiler konusunda, üyeleri ve gençlik kollarıyla karşı karşıya gelen bir liderin bu yolda tek başına olduğunu zannetmek isabetli bir görüş değildir.
 
Doğrusu ben bunun, Ak Parti'nin iktidar şansını, başka bir tabirle milletvekili sayısın azaltmak amacıyla kotarılmış müşterek bir teşebbüs olduğunu düşünüyorum. AYM'nin kararı, barajın iptali yönünde olursa seçimlerde arzulanan amaca ulaşılır mı bilemiyorum.
 
Avrupa Konseyi raportörü Luca Perilli'nin hazırladığı, "Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru Sistemi İhtiyaç Analizi" başlıklı raporunda bu konuya destek çıktığı iddia ediliyor.  Raporda, AYM Başkanı Kılıç ve üyeler kastedilerek, "Bireysel başvuru davalarında ihlal kararı verirken bölümlerin bir yasayı iptal etme yetkisinin olmadığı yasama geçmişine bakıldığında açıkça görülmekle beraber AYM Başkanı ve üyeleri, anayasanın 150. madde ve AYM Kanunu’nun 40. maddesi uyarınca bölümlerin davayı iptali için Genel Kurul’a göndermesine olanak tanınabileceğini belirtmişlerdir." denilmekteymiş. (5)
 
Eğer yukarıda tırnak içinde bulunan ifadeyi dikkatle okuduysanız, ilgili kanunların 40. ve 150. madelerine baktığınızda, Anayasa Mahkemesi üyelerinin konuya/konulara nasıl yaklaştıklarını, kendilerini olmayan bir yetkiyle nasıl donattıklarını rahatlıkla görebilirsiniz. Görüldüğü üzere üyeler, mahkemenin bölümlerinde görülmesi gereken bir konunun, (alakalı yasayı iptal etmek amacıyla) genel kurula gitmesine karar verebileceklerini söylemişlerdir. Yani bu, eğer biz istersek, bir meseleyi arzu edilen biçimde halledebiliriz demekten başka bir şey değildir.
 
Halbuki bireysel başvuru davalarının inceleme yeri 6216 sayılı yasada bölümler olarak tanımlanmaktadır. Madde 49/1 de, "Kabul edilebilirliğine karar verilen bireysel başvuruların esas incelemesi bölümler tarafından yapılır." denilmektedir. Haşim Kılıç ise önemine binaen, davayı Genel Kurula götüreceğini söylemektedir.  Halbuki ilgili yasada buna dair bir açıklama bulunmamaktadır. Madde 50/4 te, "Komisyonlar arasındaki içtihat farklılıkları, bağlı oldukları bölümler; bölümler arasındaki içtihat farklılıkları ise Genel Kurul tarafından karara bağlanır." denilerek Genel Kurul'a ancak içtihat farklılıklarının gönderilebileceği açıklanmaktadır. Fakat burada henüz içtihat bile yoktur ki, farklılık olsun.
 
Ayrıca ben mahkeme üyelerinin bu başvuruyu,  AYM Kanunu'nun 40. ve  Anayasa'nın 150. maddelerindeki hangi hükümlere dayanarak Genel Kurula taşıyabileceklerini de anlamış değilim. Bu maddelerden ilkinde (40) iptal başvurularını davaya bakmakta olan mahkemelerin, ikincisinde ise (150), Cumhurbaşkanı'nın, iktidar ve anamuhalefet partisi meclis gruplarının, bir de meclis üye sayısının 5/1 inin yapabileceği anlatılmaktadır. Halbuki seçim barajının iptali için başvuru yapanların durumu bu maddelerde anlatılan kriterlere uymamaktadır. Aynı zamanda davanın başkan veya üyeler tarafından Genel Kurul'a götürülebileceğine dair bir açıklık ta bulunmamaktadır. Benim gibi hukuk cahili olmak ne kötü! (6)- (7)
 
Yine 6216 sayılı yasanın 45/3 maddesinde, "Yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemler aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamayacağı ..." ifade edilmektedir. Bir kanunun iptali istemiyle yapılan bireysel başvurunun, AYM tarafından kabul edildiği göz önüne alındığında, üstteki yasa maddesinin ne işe yaradığı üzerinde düşünmek gerekiyor. Eğer kanunlar düzenleyici idari işlemden sayılıyorsa, onların iptali talebiyle yapılan kişisel başvurular mahkemece nasıl nasıl kabul edilebiliyor doğrusu bilemiyorum. Sonunda dönüp dolaşıp aynı noktaya geliyoruz. 
 
Rastgele maddeleri birleştirerek yeni bir ürün ortaya çıkaramazsınız. Eğer yeni bir madde üretmek istiyorsanız, oran, nisbet ve ısıl şartlara mutlak riayet etmek zorundasınız. Ancak, sözleri istediğiniz biçimde eğip bükerek, görmeniz gerekenleri görmeyerek, yetkinizi kötüye kullanarak istediğiniz biçimde bir hukuki karar oluşturabilirsiniz. 
 
Eğer bazılarının arzu ettiği gibi Anayasa Mahkemesi, (özellikle de Haşim Kılıç) seçim barajını iptal ederse kendi kendini nakzetmiş yani yalanlamış olacak. Bunun adalet dağıtan bir mahkeme (ya da kişi) için zül sayılacağını düşünüyorsanız yanılıyorsuz. Çünkü bazıları eski günleri çok özlüyor, hatta hiç unutmuyor.
 
Başvuran Partiler, Saadet Partisi, Demokratik Sol Parti, ve Büyük Birlik Partisi.
(1)-http://www.haberturk.com/yazarlar/muharrem-sarikaya/1014290-aymnin-yuzde-10-karari
(2)- http://www.haberturk.com/yazarlar/muharrem-sarikaya/1014520-kilic-yuzde-10a-sure-de-verebiliriz
(3)- http://www.sabah.com.tr/gundem/2014/11/30/aym-yine-yetki-gaspinda-bulunuyor
(4)- http://www.erzincan.edu.tr/birim/HukukDergi/makale/2007-1-2.pdf
(5)-http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/152419/Bireysel_yasa_iptali.html
(6)- Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu Ve yargılama Usullleri Hakkında Kanun  
Kanun No. 6216 /Kabul Tarihi: 30/3/2011
 
a- Madde 45/(3) Yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemler aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamayacağı gibi Anayasa Mahkemesi kararları ile Anayasanın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler de bireysel başvurunun konusu olamaz.
 
b- MADDE 48- (1) Bireysel başvuru hakkında kabul edilebilirlik kararı verilebilmesi için 45 ila 47 nci maddelerde öngörülen şartların taşınması gerekir.
 
c- Mahkeme, Anayasanın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi açısından önem taşımayan ve başvurucunun önemli bir zarara uğramadığı başvurular ile açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.
 
d- Madde 47/(5) Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir. Haklı bir mazereti nedeniyle süresi içinde başvuramayanlar, mazeretin kalktığı tarihten itibaren onbeş gün içinde ve mazeretlerini belgeleyen delillerle birlikte başvurabilirler.
 
e MADDE 40- (1) Bir davaya bakmakta olan mahkeme, bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa;
a) İptali istenen kuralların Anayasanın hangi maddelerine aykırı olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslını,
b) Başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğini,
c) Dava dilekçesi, iddianame veya davayı açan belgeler ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerini,
dizi listesine bağlayarak Anayasa Mahkemesine gönderir.
 
f- Madde 50/(4) Komisyonlar arasındaki içtihat farklılıkları, bağlı oldukları bölümler; bölümler arasındaki içtihat farklılıkları ise Genel Kurul tarafından karara bağlanır. Buna ilişkin diğer hususlar İçtüzükle düzenlenir.
 
(7) - Anayasa madde 150- Kanunların, kanun hükmündeki kararnamelerin, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
veya bunların belirli madde ve hükümlerinin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa
Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açabilme hakkı, Cumhurbaşkanına, iktidar ve anamuhalefet partisi
Meclis grupları ile Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az beşte biri tutarındaki üyelere aittir.
İktidarda birden fazla siyasi partinin bulunması halinde, iktidar partilerinin dava açma hakkını en fazla üyeye
sahip olan parti kullanır.
 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..