Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Şubat '08

 
Kategori
Eğitim
 

'+7' yayın akışı

'+7' yayın akışı
 

diziler


İçeriği, özel konu alanı, yeri, zamanı ve çevre koşulları belli olmayan çoklu değişkenin olduğu ortamlarda yapılan davranış değiştirme sürecine eğitim diyoruz. Bu eğitim tanımını da çeşitli başlıklara ayırıyoruz. Eğitim kurumlarında planlı, programlı bir şekilde uzmanlar rehberliğinde yapılan davranış değiştirme süreci tanımının okuldaki eğitim sürecine ait olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu kurumlarda güzel ve doğru düzenlemelerle yapılan eğitim sonucunda olumlu sonuçlar alabiliyoruz.

Ancak, öğrenciler okul bahçesinden dışarı çıktığında kontrol edilemeyen bir çok uyaranla karşı karşıya kalıyor. Bu uyaranlarla geçirilen yaşantılar ise okul bahçesinde yapılan her türlü yatırımı boşa çıkartabiliyor.

Yıllardır onlarca düzenlemeyle kısıtlandırılan, belirli bir şekle sokulmaya çalışılan televizyon kanalları ve yapımcılar, bu kurallar dahilinde yayın yapmaya devam etse de kendiler için değişmez kuralların yağında kavruluyorlar. Ne zaman yüksek izlenme oranı kaygısına düşseler o kurallardan birkaçını hayata geçiriveriyorlar: Evet bu hikaye tutar çünkü önceden de tuttu!!!

Dizinin sonunda, oynayan ve yapımda emeği geçen herkesin ismi kayan yazıyla ekrandan hızla geçiyor. Ardından kamunun yararına (!?), hiçbir ticari kaygı güdülmeden (?) bu sanat eserini biz yaptık diye gururla ' ... production' yazısı ekranda beliriyor. O sırada kumandaları elinde hazır bulunan aile bireyi diğer bir kanala çoktan geçmiş oluyor ve farkına varmadan evindeki çocuğunu yeni uyaranlarla karşılaştırıyor.

Ekranla karşı karşıya kalan -okul bahçesindeyken öğrenci veya ergen evdeyken çocuk adlı- geleceğimizin kahramanı hayal ürünü hayatların zengin ve heyecanlı dünyalarına kapısını açmış oluyor. Arada bir ekranda beliren '+7' veya '+13' logosu, 'ailenin umrunda olmaması' süzgecinden de geçerek 'çocuk veya ergen'in iç dünyasına yerleşen sahnelere kazınıyor.

Bazen parmağını şıklatan bir cadı oluyor ancak, karşılaştığı sorunun üstesinden gelememenin üzüntüsüyle elini sihir değneğine atıyor.

Bazen arka sokaklarda duvara yazı yazamasa da sınıfındaki sıraya kazıyor iç dünyasını.

Bazen 'sınıf' içinde grup kurarak çetecilik oynuyor. Arkadaşları da çetenin uğruna diğer arkadaşlarından uzak duruyor, kendini üstün (!) zannediyor. Dizide gördüğü olağan gösterilen gruplaşma ve kavga etme sahnelerini örnek alarak.

Bazen aldanan aşkların dramasını yaşıyor aldanan yüreğinde.

Bir saniyeye sığan onlarca kareden bir tanesi bile olsa onun korkularına, sevinçlerine, hüzünlerine, sevgilerine binlerce kare olarak yansıyor.

Sonuç: Biz eğitmeye çalışırken, eğitiyorlar!
Salonda belki reklam aralarında konuşma şansı bulan, istek veya gereklilik duyan aile bireyleri de yapraklarını döküyor eğitimin arka bahçelerinde. 'izlenme oranı' kaygısı duyulmadan yaratılan yalan ve zengin hayatların seyircisi oluyorlar.

Eğitimciler de sınfta, okul bahçesinde, proje ödevinde, resim dersinde, beden eğitiminde arka bahçelerin eğitiminin sonuçlarına seyirci kalmanın üzüntüsünü yaşıyorlar. Biliyorum ki o sonuçları düzeltiyorlar ama; nereye kadar?

 
Toplam blog
: 70
: 1093
Kayıt tarihi
: 27.01.08
 
 

Çok da eskilerde olmayan bir tarihte doğdu. Kulağına ismini fısıldadılar: İsmail. İsmini büyüyünc..