Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Kasım '11

 
Kategori
Güncel
 

…(Başlığı yok, çünkü bu işin başı da sonu da yok…)

…(Başlığı yok, çünkü bu işin başı da sonu da yok…)
 

İnsanın içi acıdıkça gözyaşı da durmazmış, kan ağlarmış belli etmese de, kavrulurmuş gözkapakları, dökülürmüş inciler birer birer. Ağlarmış hep gidenlerin ardından hele de gidenler şahadet şerbetini içenlerse daha bir kanarmış acısı.

Her şehit haberi duyduğunda kor olurmuş içi, hatırlarmış bir tanesini, yavrusunu, yiğidini ama diyemezmiş kimselere, söyleyemezmiş. Başı dik alnı pak dolaşırmış yavrum şehit diyerek, niye üzüleyim, ağlayayım sevinmem gerek dese bile, yine de herkes bilirmiş onun içindeki yangını.

Eh ana yüreği bu, kapı tokmağı değil ya! Yanar için için , 20 yaşında yavrusunu dağlarda bir avuç şerefsiz yüzünden kaybetmiş, savaş desen savaş değil.

Onlar vuruyor biz bekliyoruz, onlar saldırıyor biz sabrediyoruz, nasıl dayansın yüreği…

Yok ki, bu işin ne başı ne sonu, savaş desen başlar biter. Bu öyle değil ki, bitmiyor bitirilmiyor şerefsizler var oldukça…

Oğlu şehit olan analar bütün Mehmetçikleri oğlu bellermiş, Mehmetçiklerde ana dermiş onlara ama hiç yavrusunun yerini tutabilir mi? Tutmaz.

İşte şehit ailesi olmak böyle bir şeymiş anlayacağınız, bu derece acılı…

Düşündükçe, daha da derine indikçe doluyor yürekler, her gün haberlerde şehit haberleri çoğalarak geliyor. Peki , analar nasıl dayanıyor bu acıya? Yazık değil mi o yavrucuklara? Yaşamak, doyasıya gülmek onların hakkı değil mi? Giderken yüreklere kor ateşler bırakmak neden?

Giderken dönmemek üzere, kimisi yavrusunu, kimisi sevdiceğini, kimisi nişanlısını, kimisi karısını, kimisi de anacağını gözü yaşlı kalbi kor alevli bir yangın ile bırakıyor bu dünyada, çaresiz ve bir başlarına…

Düşünsenize, çok sevdiğiniz kendinizden bile fazla güvendiğiniz bir nişanlınız var. Şen şakrak asker ediyorsunuz, döndüğünde düğününüz olacak. Gün sayıyorsunuz 3 ay, 2 ay, 1 ay, 20 gün, 10 gün, 5 gün, 3 gün ve bir sabah kapınız çalınıyor. İçinizde bir sevinç o geldi diye koşuyorsunuz ve karşınızda askerler…

Dudaklarından acı acı dökülüyor VATAN SAĞ OLSUN …

Siz olsanız o gün, o kızımızın yerinde dayanabilir misiniz? Hiç boşuna dayanırım diye kendinizi kandırmayın. Kendinizi o ana babanın, bacının , sevgilinin, nişanlının, eşin ve babasını bekleyen küçücük yüreklerin yerine koyun.

Şehit haberleri günümüzde almış başını gidiyor. Durmuyor durdurulmuyor, halk artık şehit haberlerine bağışıklık kazandı görmüyor, umursamıyor. Yürümeye kalksan yürütülmüyorsun, polis önüne set çekiyor. Yürümeye kalkan gazilerimiz bağırıyor kolum protez, bacağım protez diye polis aldırmıyor.

Anlayacağınız içimiz yanıyor, ciğerimiz parçalanıyor gencecik bedenler it bile demeye dilimin varmadığı şerefsizler yüzünden toprağa düşüyor. Her gün kaç ana, kaç baba yüreğine ateş düşüyor. Bu vurdumduymazlığa her gün kaç şerefsiz seviniyor, bizler kan ağlarken onlar halay çekiyor.

Bizim gencecik fidanlarımız toprağa düşerken onlar gülüp yaşamaya devam ediyor. Normal bir ölüm olsa ecel denir ama şerefsizin elinden gelince yürekler yanıyor.

Şehitlik bu başka bir şeye benzemez. Şehitler ölmez vatan bölünmez değil artık, şehitler ölüyor …

Sizlere son olarak Sultan II. Mahmud’un bir sözü ile veda etmek istiyorum.

‘’KILIÇ KININDAN ÇIKMADIKÇA İT SÜRÜSÜ DAĞILMAZMIŞ…’’

Burçak YAZICI

Edebiyat Dersi Konuşma ödevi

 
Toplam blog
: 168
: 1098
Kayıt tarihi
: 02.07.10
 
 

4 kasım 1996 yılında İstanbul'da dünyaya geldim. Bu sene ilköğretimden mezun oldum. Okul hayatımd..