Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ocak '07

 
Kategori
Psikoloji
 

''Bazı şeyleri kabul etmek zor hayatta.''

''Bazı şeyleri kabul etmek zor hayatta.''
 

Hayatımız normal düzenin de giderken hiçbirimiz farklı ataklarla risk almayı göze alamayız... Mesela işimizi her ne kadar tatminkar bir ücret ile de çalışmasak da iş değiştirmek için zor karar verebiliriz. Yada birikimlerimizin şeklini değiştirirken çoğumuz risk almaktan kaçınırız.Ya da ailemizi eşimizi sevgilimizi kaybetme korkusuyla bazı şeyleri kabullenmek zorunda kalırız karşı gelmeyi bir risk olarak görür ve bundan kaçınırız..

Peki bu kabullenişin çizgisi nereye kadar olmalı?... Hayallerimiz için risk almamız doğrumu?..Bana göre mantıklı bir hayal için risk alınabilir..Masalımsı hayaller peşinde olmamak kaydıyle..

Kaynağı bilinmeyen bir yazı da hayatımızla ilgili riskler konusunda şöyle fikirler veriyor bizlere..Çoğu insanın içinde yaşadığı durumlar bunlar...Acaba nereye kadar bu kabulleniş, bu kabullenişin hangi noktasından sonra risk almalıyız..yada almamalıyız..

Hayatın her alanında birşeyleri hep kabullenmek zorundasınızdır. Onları değiştirmek büyük risk ve kayıplarıda göze alabilmek demektir.

Örneğin bir işte çalışıyorsunuzdur, organizasyonun neresinde ve ne yaptığınızı siz seçemezsiniz. Birileri sizin için belirler ve siz karşı çıkamazsınız. Eğer karşı çıkarsanız bu bir riski göze alabilmektir. Birilerinin gözünden düşerim endişesi, işimden atılınca neler yaparım, yeni bir iş bundan daha iyi olabilecekmi korkuları içinde harcanan onca beyin sarfiyati... Ve birden bakmışsınızki hiç bir şeyi değiştirememiş olanları kabul etmiş, masanızda öylece oturuyorsunuz, mutsuzsunuz. Sonra hadi kabullen dersiniz. Kabullenmek zorundasın. Başka ne yapabilirimki? Kabullenirsiniz ve mutsuzluğunuzu unutursunuz.

Yada birini seversiniz, onu gerçekden o olduğu için sevdiğinizi söylersiniz kendinize sonra farkedersinizki onu değiştirmeye hayalinizdeki kişiyi yaratmaya çalışıyorsunuz. Ve sonunda o kişi bunu anlar ve size karşı çıkar. DUR! Ben buyum der. Yada demez kavga edersiniz ve sonra içinizden şunu söylersiniz onun bu huyundan nefret ediyorum. Yine mutsuzsunuzdur ve düşünürsünüz ondan ayrılırsam ne yaparım? Yanlız kalmak istemiyorum, ona alıştım artık. Mutsuzluğunuzu yine unutur onu olduğu gibi kabullenirsiniz.

Ailenizi, arkadaşlarınızı, içinde yaşadığınız hayatın şartlarını, herşeyi olduğu gibi kabullenmek zor gelir başlarda ama sonra unutur kabullenirsiniz. Aslında unutmak denmez buna sadece içinde bulunduğunuz durum içindeki isyanlarınızı azaltırsınız.

Biri size derdim var der sizde ona ohooo benim ne dertlerim var dersiniz. Oysa herşey çok güzel gözükür dışarda, işiniz, iyi bir aileniz, orta kalite yaşam standartlarınız, harika bir sevgili yada eşiniz var. Ama bunları sağlamak için ne kadar kabullendiniz. Kabullenirken ne kadar kendinizden harcadınız?

Hayat hayallerinize ulaşma çabasıdır. Bir nehir gibi düşünün, herkes o nehirde akıntıyla eş değer gidiyor ama siz batı tarafından akmak istiyorsanız, batıya yaklaşıp, kuyu kazmak zorundasınız, bazen yorulacaksınız tabi arkanıza bakıp çok az yol kat ettim, yapamıcam gibi hissediyorum diceksiniz, ama bir süre dinlenin yeter, istedikden sonra çukuru kazarsınız. Nehrin yolunu değiştiremezsiniz ama ormanın içine uzanan bir göle ulaşmak için çukur kazabilirsiniz... Belki peşinizden sizde başkalarını o çukurla nehrin göle uzanan kolunda yüzdürebilirsiniz...

İçinizdeki çocuğa sorun, ne olmak isterdin? Eğer onu duyamıyorsanız bir yetişkin olarak kendinize sorun, şu anda hayatın neresinde olmak isterdim? Risk alabilir, hayatımı yeniden ne kadar kurarım diye sorun? Gelecek cevap zaten size siz olabilme şansını tanıyacaktır.

İnsanlar hayallerinin büyüklüğü kadar özgürdür.

Sevgilerimle

 
Toplam blog
: 529
: 3765
Kayıt tarihi
: 29.08.06
 
 

İstanbul'da doğmuşum... Dünyalar tatlısı bir kızım var... Herkesi kolay kolay sevemem... ..