Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Eylül '07

 
Kategori
Mizah
 

''Blogdaki kadına aşık olan adam (Son Bölüm)

''Blogdaki kadına aşık olan adam (Son Bölüm)
 

Donup kalmıştım... Gözümü hanımefendiden ayıramıyordum. Çocukluğumuzun ilk aşkı, dünyalar güzeli Nebahat Hanım burnumun dibine kadar gelmişti.

Kendime gelince büyük bir nezaketle elinden öpüp masama buyur ettim.

Nahit kıpır kıpır yerinde duramıyaordu.

Hemen tanıştırdı:

''-Hocam, sizi yeni arkadaşım Nesrin'le tanıştırayım... Bak, Nesrin, sana bahsettiğim ağabeyim Mesut Selek...''

Terden sırılsıklam olmuştum...

''-Çok memnun oldum, şeref duydum... Nebahat... Pardon Nesrin Hanım...!! Nereden çıktı ağzımdan birden Nebahat... Kih..kih.. Eee şey Nesrin Hanım.. Nasılsınız efendim...?''

Kızcağız mahçup bir edayla :

''-Ben de efendim... Çok iyiyim teşekkür ederim...''

Nahit, çatlak bir sesle, her zamanki heyecanlı tavırlarıyla araya girerek:

''- Ağabey, sen biraz önce Nebahat mı dedin...? Yoksa ben mi yanlış anladım...''

Hanımefendi de şaşkın, gözleri açık bakıyordu.

''-Evet... Nebahat dedim... Ağzımdan çıkıverdi aniden... Özür dilerim... Şeeyy... Nesrin Hanımı eski bir tanıdığa benzettim de... Boş bulunuverdim işte... Kih... Kihhh...''(Şaşkınlık nedeniyle boşluk dolduran salakça bir gülümseme)

''-Ağabey... Sen ne diyorsun...? Nesrin'in annesinin adı da Nebahat....!!! ''

Bir an orta şiddettte bir deprem mi oldu ne...? Biraz sallandım... Hemen kendime geldim.

''-Şeyy... Sizin anneniz resim öğretmeni miydi?'' Kızcağız şaşkın...

''-Aaaa...! Evveettt...!! Yoksa siz annemi tanıyor musunuz ?

Nahit, çantasından küçük dijital fotoğraf makinasını hızlı bir kovboyun silah çekişi gibi çıkardı ve bugün çektikleri resimlerden Nebahat öğretmeni bulup bana gösterdi...

Gözlerim, ''Filiz Akın'ı aradı... Ama orada yoktu... İki şişman kadın arasında bizim Nahit... Tereddütüm üzerine Nahit soldaki kadının Nebahat Öğretmen olduğunu, ortadakinin de kendisinin olduğunu söyleyince Nesrin bir kahkaha attı.

''-İlahiii... Nahit Bey, tabi ki ortadaki sizsiniz... O karede başka erkek mi var ki... Kahh.. Kahhh...''

Nahit pişkinliğe verip salaklığını örtmek için şaka yaptığını söyledi...

Resme daha dikkatli baktığımda o gözler evet o gözler... Yıllar geçse de değişmiyordu...

Gözler dışında, orada ''Filiz Akın ''yoktu... Gözlerim doldu. Boğazıma bir şeyler düğümlendi. Katil yıllar ne kadar acımasızdı... Yok etmişti kadıncağızı... Sanki ben aynı mı kaldım... Pöh...!

Gerçi beni de gençliğimde, Engin Çağlar'a, Murat Soydan'a benzeten çoktu...

Geçen yıllar, Nebahat Hanım'ı epey yıpratmıştı; ama zaman, yeni bir ''Filiz Akın'ı yaratmış ve kızı olarak O'na sunmuştu...

Bizim uyanık Nahit de resimdeki kadınla Bayan X'in hiç ilgisi olmadığını görünce normal blog muhabbetleriyle işi geçiştirmiş; resimdeki sevgilisini de kalbine gömmüştü.

Nebahat Hanım'ın da niyeti kardeşçe dostluktan başka bir şey değildi zaten... Ama Nahit'in O'ndan öğreneceği çok erdemler vardı...

Nesrin Hanım'a, annesi Nebahat Hanım'ın, ilköğretimdeki öğretmenim olduğunu ve anılarımı sesim titreyerek anlattım.

Nesrin Hanım da blog gurubunun toplantısına katılmak istemişti. Nahitle de orada tanışarak güzel bir dostluk kurmuşlardı.

Nesrin Hanım, aynı zamanda iyi bir piyanist ve ressamdı.

Kahve falına baktırmaya da bayılıyordu. Nahit, benim piyano çaldığımı, resim yaptığımı ve çok iyi kahve falına baktığımı da söyleyince kızcağız, benimle tanışmak için buraya gelmişti.
...........................

Kahveler içildikten sonra, her ikisinin de ''Fallarına'' baktım ve ''Çaktırmadan'' Nahit ve Nergis için ileriye dönük yatırım olacak laflar ''Uydurdum''.

Ama çok da hoşlarına gitmişti canım... İkisi de ''Kıkır kıkırdılar''... Çok güldük, zaman zaman hüzünlendik.

Öğretmenimi oracıkta telefonla arayıp O'nu nasıl bulduğumu anlattım. Sesi aynı, ''Filiz Akın'dı'' Çok ama çok mutlu olmuştu... Benim sevincimi ise hiç sormayın...

Demek ki ses tınıları ve gözler değişmiyordu...
............................

Nesrin ve Nahit sadece arkadaş olarak kaldılar... Her ikisi de şimdi evli...

Nesrin de yaşlanmaya başladı...

Yaşlanmayan bir şey kalmıştı... O da benimle, öğretmenimin yılların eskitemediği dostluğu...


Fırsat buldukça Karşıyaka'daki evini ziyaret ediyor; elini öpüyorum. Kahveler içerek eski günlerin lezzetinden bahsediyoruz...

Dünya ne kadar küçükmüş meğer....


 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..