Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ekim '07

 
Kategori
Kitap
 

“ Budala’ nın tekiymişim! ”

“ Budala’ nın tekiymişim! ”
 

Ansızın şakaklarımdan saplanan sancıyla başlar humma nöbetim. Sanki beynime ateşli bir ok atılmıştır. İnce bir ter dökülür tenimden, önce istem dışı titreyen ellerim ve ayaklarım hissizleşir sonra, duramam ayakta ne de tuta bilirim bir şeyi ellerimle. Soluk almakta güçlük çekerim, hemen açarım en yakın pencereyi sendeleyerek. Tüm bunların ardından muazzam bir açlık hissederim zor taşırım mutfağa kendimi. Mutlaka şekerli bir şeyler yerim…

Ne garip ki, severim kendimi böyle hissetmeyi.

Bu belirtileri başka yaşayanlar var mıdır bilemem ama ben aynı anlattığım gibi olurum okuduğum derin cümleler karşısında. Sanki o cümleyi okumamda duyarım ya da ben söylemiş gibi olurum. Ender yaşasam da bu nöbetleri; okuduğum yazarların(bazen amatör de olsa yazan) ruhuma kazınışının belirtisi olarak düşünürüm. Ne de olsa her yazar bir hastalıktır ve belirtisi olmalı değil mi?

İtiraf ediyorum ki, şu an 32 yaşında olan ben şimdiye değin hiç Dostoyevski okumamıştım. Klasik olanı sevmeme, Dostoyevski’yi delice merak etmeme rağmen, nedendir bilinmez kaçtım hep bu isimden. Şimdi bu kaçışımın sonuçlarını iki türlü düşünüyorum; ilk düşüncem şimdiye değin Dostoyevski okumadığım için, BUDALA’NIN teki olduğuma dair(ne çok şey kaçırmışım), diğer düşüncem de “İyi ki de okumamış” olmama dair. Çünkü eminim ki ne ruhum ne de bedenim kaldıra bilirdi ard arda yaşanacak nöbetleri.

“Nietzsche tehlikelidir. İnsan kaptırsa aklını yitire bilir” diyerek beni Nietzsche’ye yaklaştıranlar(her zaman deliliğe yakın biriydim), “Dostoyevski okumalı insan. Onu okuyan başka kimseyi okumaz çünkü gerek duymaz” diyerek iyi ki de uzaklaştırmışlar beni olgunsuz çağlarımda.

Neden yazıldı bu yazı?

Her yazının bir amacı mutlaka olmalı mı?

Şu an elimde 2 ciltten oluşan “BUDALA” isimli eseri var. Bitmek üzere. Onu anlatmak için eserin tamamın bitmesini bekleyecek kadar sabrım olamadı maalesef.

“BUDALA”

Size ne özetleye bilirim(özellikle de hiç okumayanlara), ne belirli sayfalar vererek eseri anlamsızlaştıra bilirim, ne de tavsiye ede bilirim. Çok az insanın okumuş, o diyaloglara çok az insanın şahitlik etmiş olmasını tercih ederim bencilce.

(Demek bazı yazılar da tavsiye etmemek için yazılıyormuş : ))) Hiç değilse 2. Cilt/4. Bölüm’e başlarken ilk üç dört sayfa boyunca anlattığı, romanlarda ki karakterlerle ilgili çarpıcı cümleleri okumalısınız. Eseri okumuş olmanız ise bir şeyi değiştirmez çünkü tekrar tekrar okunması gereken cümleler onlar).

60 senelik ömründe 16 şah eser bıraktı ve kalan ömrümde diğer 15 eserini de okuya bilmeyi diliyorum..

SAYGILARIMLA

LAVİNYA

 
Toplam blog
: 80
: 1765
Kayıt tarihi
: 14.05.07
 
 

1975 ANKARA DOĞUMLUYUM, 15 YAŞIMDAN BERİ YAZARIM(yazmak fiilinin geniş zamanlı kullanımıyla) evli..