Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Eylül '08

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

''Büyükada'da Sonbahar...''

''Büyükada'da Sonbahar...''
 

Objektifimden...


Büyükada, bir zamanlar, tam yedi asır boyunca, Bizans İmparatorluğunun bitmez tükenmez iç kargaşaları içerisinde sorun çıkaranların işkencelerle öldürüldüğü, yıllarca kodeslerde süründürüldüğü korkuç bir ada olarak belleklerde kalmıştı.

Kralların, prenseslerin, prenslerin, din adamlarının sürgün yatağıydı...

Ne zaman ki İstanbul fethedilmeye karar kılındı; işte büyük fetihten önce, Fatih'in emriyle ,Baltaoğlu Süleyman Bey, önce Kınalı, Burgaz ve Heybeliada'yı almıştı...

Büyükada, tahkimli bir kalesi olmasına rağmen ,sadece üç gün dayanabilmiş ve sonunda teslim olmuştu...

Yedi asır işkence çeken ada halkları, son altı asırdır lüks ve refah içindeler...

Nefes almış adalardaki insanlar, ecdadımız sayesinde ;huzur ve mutluluk bulmuşlar...

Ot bitmeyen yerlerde güller açmış...Bülbüller özgür!..

Artarak yükseliyor bu şatafatın sesleri...

Zengin daha da zengin olmuş burada, villaların zerafetinden belli...

Senden, benden demeden ;haram yemeden yürüyene helâl olsun bu yollar...

Zambaklar, sardunyalar, güller bahçelerden fışkırıyor...

Taşıtlar sadece faytonlar ve onları çeken sarışın yeleli atlar...

Her tarafta at kokuyor ve inek ''mayısı...''

O kokular bile bir başka dinginlik veriyor insana...

Modern bir köyün tavukları gıdaklıyor...

''Deniz tehlikeli !..Aman dikkat !..'' diyor İstanbullular !..

Bilmiyorlar ki aşkın gözü körmüş...

İstanbul beni seviyor...Bulutlarını aralıyor...Maviliklerini sunuyor...

Güneş bile doğmuş ısıtıyor bugün...

Gemimiz dalgalarla boğuşarak ilerliyor İstanbul'un incilerine...

Temiz hava, ormanın en güzeli, balığın canlısı, aşkın heyecanlısı burada...

Bir tarafta filmler çekiliyor aşk ile; bir tarafta udlar çalınıyor meşk ile..

Bir yanda güzeller salınıyor nâzenîn reftâr ile;

Bir yanda yanağı benliler faytonda hevâ-yı aşk ile...
(M.Selek )
.........

İstanbul adındaki güzele inci kolyeler olmuş bu güzelim adalar...

Ak gerdanında ne hoş durmuş ''beşi bir yerdeler...''

Ceylân boynuna yakın yerde Reşat altınlarıyla incileri şakırdıyor...

Köprüler,Kız Kulesi ve adalar...

İskelede bir şarkı dolanıyor dilime...

Değmeyin keyfime...

''Adalardan bir yar gelir bizlere,
Aman Allah,gözlere bak gözlere...
'' diyerek vurulmuşum toprağına taşına...

''Biz Heybeli'de her gece mehtaba çıkarken...'' şarkısında parlayan mehtap, şimdi denizde yakamoz olmuş...

Ya da girmiş koluma kordondayız ...İstanbul'a bakıyoruz...

Selâm ada vapuru...

Selâm Galata Kulesi...

Selâm Kız Kulesi...

Selâm koluma konan güvercin...

Selâm sana şerefeden ezan okuyan billur sesli müezzin !..

Selâm sana güler yüzlü zangoç...Bu ülkede hürsün !..

Selâm sana İstanbul'dan esen lodos...

Bir şâir selâm ediyor '' Gülün Mektubu'ndan...'' Adı Hüseyin Avni...

''Sonbaharda daha yavuz atlarım,
Teknemi yılkıya çıkarmayacağım,
Onunla yaşlanıp onunla öleceğim,
Mavi hülyasıyla İstanbul'un...''

........

''Ben gurbetlerin yalnız yolcusu
İçi ağıtlarla yorumladım hayatı
Biliyorum bir sevdaya yetmez bu şehir,
Sevilir her kadın gibi yeniden.'' (H.A.Cinozoğlu )
.........

Ve İstanbul beni anlıyordu...Ben İstanbul'u...

............

TEBRİK MESAJI:

***

'' Saygıdeğer okurlarımın, birbirinden değerli,fikir emekçisi MB.Yazarı arkadaşlarımın ve sevgili editörlerimin Ramazan Bayramını, cân-ı gönülden kutlar; tüm yaşantınızın bayram kıvancı içinde geçmesini dilerim.''

Mesut Selek-İstanbul...









 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..