Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ocak '15

 
Kategori
Mizah
 

" Çalarsa, benden çalıyoru, sana ne oluyoru?"

" Çalarsa, benden çalıyoru, sana ne oluyoru?"
 

Kalbimi araladım, içine giresin diye / İçini sıvazladım, çıkamayasın diye / Yaysın gönlümde, geren de sen / İnleten de / Ko gitsin ok,  gittiğince, / Çağırma onu sen, geriye.

En tasasızı, tarihteki Diyojen mi? / Var mıydı elinde feneri? /   Kayıpmış ne zamandan beri / Neymiş neymiş, / “Gölge etme, başka ihsan istemem” demiş, / Yoksa, “Devlet Tahvili istemem” mi demiş,/

O devirde ayakkabı bilmezlermiş, / Kutusunu bilirlermiş. / Ah Diyojen Diyojen,  / Anan güzel mi Diyojen / Parmağında var mı ojen?/

İyi ki bu günlerdeyiz sevgilim. /  O devirde kemer yerine uçkur varmış. / Hem de, geçen günlere / Düğümler atılırmış / Takvim yerine geçermiş / Emniyet kemeri nedir, bilmezlermiş. / Her şey  sadeymiş. /  Devir ne kadar değişmiş / Nerelere gelinmiş / “Tamtam çalaraktan /  Bıyık bükerekten / Halay çekerekten / Söylerlermiş şarkılarını: / “Sen çalınca olmeyoru / “Ben çalınca, oluyoru / Küplerim doluyoru, / Çalarsa benden çalıyoru / Ülen sana ne oluyoru”/  Böylelikle şu oluyoru? / Dolu küplerin sesleri çıkmeyaro /

Devir, ümmet devri değil, / ‘Ulema’ devri imiş. /  “Akil adam” diyenleri, / “Gavat”  diyen dilleri, yokmuş. /Türban, mürban bilmezlermiş. / Devir İskender’inmiş. / Ol sebepten, uçkurları gevşekmiş. / Şimdiki gibi, egzoz dumanından KDV alınmazmış / Kıçı başı açık , el ele dolaşmaktan / Ceza yazılmazmış. /  Milenyum nedir bilmezlermiş. / Velhasıl uçkurları da gevşekmiş./ Hiç sıkıntıya da girmezlermiş.

Cüppeli’nin bindiği şeyden, /  O meşhur ski’ sinden / Habersizmişler /  Ol sebeple / Kimsenin yokmuş ski’ si. / Ol sebeple/ elinde ski’si, / O deniz senin / Bu deniz benim,  dolaşılmazmış. /

Başı bağlılardan, / Dudağı boyalılardan /  Bihabermişler. / Sürmeli gözler de cabası. / Hani bunun maskarası? /  Bilmezlermiş öyle şeyler. / El ele, sımsıkı, yanak yanağa, / Göbeği açık, oynak omuzlarla, / Şıpıdık terliklerle  bir o yana, bir  bu yana / Gezilmezmiş oralarda. / Çirkeflik yokmuş taraklarında. / Çarşaf, sarık, cüppe, burka, / Ne o, değişti mi bre dünya?! / Türban, mürban, abdest suyu, muyu,/  Değişmez adamın, yobazın huyu suyu, / Kimi ananı  alda git der / Anasının dizinden tahrik olan ulema varken / Böylesi şerefsizlerle, bu milletin sırtı yere gelmez bre!/

‘’Zenginlik’’miş, bütün bu güzellikler / Vay anasını, sayın dinleyiciler / Geçiniz efendim geçiniz, / Bir üçgende olmasa Hipotenüs, dert mi?/  Kıyamet mi kopar? / Çakırdikenli yollardan / Geçebildi mi Çakır’ın karısı, / Takmasaydı türban, / Takılmasaydı /  Kim icat etti çene altı fiyonk’u? / Nedir salınan bu korku? / Kim icat etti, bu çarpım tablosunu, /  Eskiden çarpım mı vardı? / Eskiden fikirler çarpışırdı, /  Amerikan uşaklığı yapılmazdı, /  Şimdi balkabakları çarpışıyor, /  Çekirdekleri yere saçılıyor. /

Şimdi masalcılık oynayalım, /  Karşılıklı bağdaşlar kuralım, /  Cezveleri sürelim ocağa, /  Sokul, biraz daha canıma. / Bir vaaarmış, bir yokmuş, /  Bir Peri Padişahının kızı  varmış. / Aşkı arayanlardanmış. / ’Sevgililer günü’’ bilinmezmiş../

Kız, kendisine talip olanları sınarmış.  / Test’ten geçirirmiş / Sevgili adaylarına haber salmış: / ’Her kim şu gemiye korkmadan biner / Karşı sahile salimen geçer, / O yiğit de o zaman, aşkıma değer! " / Zira, adayların bindiği o tekne / Yolun orta yerinde / Batarmış her seferinde. / Nam salmış kızın gemisi,  / ’’Korku gemisi’’ ismini almış. /

 Bir deli-dolu çıkmış ortaya: / ‘’Korkmuyorum! / Bu sefere hazırım! / Kaderime de razıyım!’’demiş. / Etraftan da : ‘’Yazıktır canına’’ demişler. / Yoldan vazgeçirememişler / “Yoksa padişah kızı mıdır seni cezbeden’’/ Diyenler de  olmuş. / ’’Hayır’’ diye kükremiş adam: / ‘’İsmi güzel olanın, / cismi de güzeldir ezelden. / Bu peri başka peri. / Çarparsa beni çarpsın, / Bu deli divaneyi. / Deli deli, kulakları küpeli.’’ /

Mukaddesmiş ‘’Sevgi’’ o mavilikler ülkesinde. / Şimdi KDV çıktı çıkalı, / İşler iyice sulandırıldı. / Efendime söyleyeyim / Hazırmış gemi. / Çıkılmış yola. / Bacasından dumanı, savura savura. / Haydi, ’’Uğurlar ola!’’ / Nehrin tam orta yerinde, / Stop etmez mi tekne? / Masal bu ya!  / Eyvah ki, eyvah! / Bizim âşık, sarkmış küpeşte’den. /  Bir de ne görsün? / Pervanesiyle oynarmış Peri kızı. /  Var bir hinoğlu hinliği. / N’olacak derken, çekmiş kılıcı delikanlı.  / Aşağıdan bir çığlık. ’’Yapma dur!’ / Tam da kılıç inecekken tepesine. / Havada kalakalmış. / Sudaki yabancıyı almışlar güverteye.  /

 Peruk çıkmış kafadan. /  Böyle yaratmış Yaradan. /  Ay parçası bir kızmış, / Pervaneyle oynayan. / Gözleri  İri iri. /  Peri Padişahının kızı / Değil miymiş kendisi? / Böyle denermiş, eşini / Sevgisini, cesaretini. / Ulaşmış gemi batmadan karşı sahile. / Müjdeler olsun herkese. / Cin tonikli, KDV si dahil./  Kırk gün kırk gece. / İrsaliyesi içinde,  /Bitirmişler işi. / İşte bu da aşk’ın başka bir türlü çeşidi. / Aşk oku, gitti gider. /  Çağırmayalım geriye! / Maslımız burada biter.

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..