Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Şubat '14

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

''Can'dan Can'a fısıldamalar 03''

''Can'dan Can'a fısıldamalar 03''
 

CAN…

Gökyüzü, güneşin gidişine üzülüyordu renklere boğulurken. Beyazı griye sevdalı, kırmızısı yanık mı yanık; bir de turuncusu var ki ağlamaklı. Adam, güneşe sevdalıydı sanırsam. Kovaladı güneşi koşarak saatlerce. Çalılara yırtındı, toprağa terini verdi; takatını taşlara sundu. Dizleri, kendini taşımayacak olana kadar. İşte o an renklerin çoşkusunu gördü gökyüzünde. Rengârenk bir gökyüzünün altında bir adam; sevdası bedenine ağır, ruhuna kuş tüyü…

O gece adam, gökyüzüne bakarak ve yıldızları seyrederek uyudu. Toprak onu çok sevdi, o da toprağı çok sevdi. Nihayetinde aynı güzele sevdalıydılar. Gece yıldızların ışıklarına verdi ruhunu. Gülümsedi karanlıkta gökyüzüne, tanrılar ona gökyüzünden masallar fısıldadılar. O masalların adamı oldu o geceden sonra…

Sabah kıpkızıl ufuktan doğduğunda uyandı tertemiz uykusundan adam. Güneşin doğduğu yerden önce bir süilet belirdi. Süilet büyüdü, büyüdü; büyüdü, karşısına güzel bir kız olarak dikildi. Adamla ayakta öylece bakıştılar önce. Kız, adama dedi ki;

- Beni dün gece yıldızları seyrederken gülümsediğin tanrılar gönderdi. Beni sever misin?

Adamın nutku tutulur gibi oldu. Güzel kıza uzun uzun baktı.

- Sen güneşle gelensin, hayatsın; yaşamaksın, can’a can katan güneşin kızısın. Kaçmak olur mu seni sevmekten. Hoş geldin sevda yaşamaya…

NUR…

Yıldızlara gezegenlere kucak açan, o gökyüzüne büyü gözlerle bakarken izliyordum seni. Sen beni göremezken, yüzünün her bir kıvrımına hayran hayran bakarken; sana gönderileceğim söylendi. Nutkum tutulmuştu benim. Bu kadar büyülü gözlere sahip olan birinin yüreği, acaba geldiğim; doğduğum yer kadar sıcak mıydı? Benim ona olan hayranlığım kadar acaba o da bana hayran olacak mı diye hiç düşünmedim. Bu uçsuz bucaksız âleme böyle bakan bir adam, elbette banada böyle bakacaktı.

Sen o gece yıldızlara hayallerini asarken, dokunuşunu hayal ettim. Ben, güneşin kızı;  var olduğu yere yakın olup orayı kavurmaktan korkan. Ben güneşin kızı; kimsenin yüreğinin ben kadar sıcak olamayacağını bilirken... Sen, bütün dünyami değiştirdin. İlk kez kavrulmanın ne olduğunu senin yüreğinde öğrenecektim. Aşkı, aşka dair her hissi; karanlığı aydınlatmayı, aslına bakarsan kim olduğumu sende öğrenecektim.

Karşında dizlerimin titreyişlerini durdurmakta zorlanmadım desem yalan olur. Bana hayatsın dediğin anda, beni sana gönderen tanrılara teşekkür ettim. Sana geldim, mesafelerin hiç aramızda olmadığını; seni duyumsamaya başladığım ilk anda hissettim sevgilim…

Ben güneşin kızı, sıcak tebbesümünü doğduğum yerlere benzetiyorum sevgilim. Bundandır seni sen kadar sahiplenişim. Ben güneşin kızı, sevgin kadar sıcak bir gökyüzü bildim o koca yüreğini. Ben güneşin kızı, yüreğine armağan edilen…

CAN…

Rüzgârı serindir buraların güneşin kızı. An olur aşk ateşini harlar, an olur aşk’a meşk şarabı sunar. Söz sustuğunda dudakta, bilirsin gözler çok şey anlatır seven kalbe…

Aşk değiştirir insanı sevgilim. Öyle bir bahar konaklar ki ruhunun içine, çiçekler seçdeye durur kalbin kalbe aktığı yerde. Bütün aşk meyvalarının ağaçları çiçeğe durur. Ortalığı kasıp kavurur bambaşka bir meyva kokusu. İnsan sevdiğinde de işte öyle kavrulur. Ve ne güzel, ne anlamlı ibadettir sevişmek aşkla…

İnsan biraz da sevdiğidir aslında. İki kitabın birbirine sevdasıdır sevmek. Rüzgârını bol bulan bir yelkenlinin denizle raksıdır aşk. Ve güneş ne sevinir aşkla bakan insanları gördüğünde. Hayat anlamlanır insan sevdiğinde. Niçin yaratıldığını sorgulamaktan vaz geçer insan. Anlam, anlamın içinde saklı değildir o an. Anlam, aşka geçmiştir sevenlerden. Ve sevenler ne güzel sarılır aşk’a aşkla…

NUR…

Sevgilim…

İnsanın içi ne renkti?  Ya da renkli miydi? İnsan neden renklere bu kadar ihtiyaç duyardı? İçine sığdıramadığını balkonlarda saksıları süsleyen o hoş kokulu çiçeklere mi bırakırdı? Bundan mıydı çiçeklerdeki renklere anlamlar yüklemesi? O çiçekleri sularken hayaller kurması umutlar yüklemesi, içinde olmayan renkliliği sokaklara kırlara dökülenlere sarılmak isteyerek mi giderirdi?

 Aşk insanı bambaşka yapar diyorsun ya sevgili. Âşık olmadan renkler doluşmaz mıydı insanın içine, ya da o koku, o gök kuşağı, o yağmurlar anlamsızlaşır mıydı? Çok sorguluyorum biliyorum. Serin rüzgârlarda üşümeyi bile seninle öğrenecek olan bu güneşin kızı baharı çiçekleri ve renklerdeki anlamını çözmek için senin yüreğine ihtiyaç duyacak biliyorsun değilmi?

Sevgilim, bu kadar uzaktan sen olmaya geldim. Sende anlam bulmak, renklere doluşmak; aşka dair herşeyi yaşamaya geldim. Senin doğduğun yerlerde aşk sarhoşluğu deniliyormuş ya, işte bana bunu öğret bunu yaşat. Baharlarda seninle aşk sarhoşu olmanın doyumsuz zevkini yaşat bana…

Bana aşkı öğret, aşkla...

Mehmet ÖZCAN-Nurcan BİNGÖL

 
Toplam blog
: 57
: 222
Kayıt tarihi
: 18.01.13
 
 

Emekliyim, köpekleri çok severim. Fotoğraf ama anlam saklayan fotoğraflara bayılırım. Yazmak uzun..