Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ağustos '09

 
Kategori
İzmir
 

" Çeeeek, bir Arjantin! "

" Çeeeek, bir Arjantin! "
 

Güneş fena yakıyor. Gölge bir yerde, ayaküstü de olsa, şişeden, kutudan farketmez. Bir fırt çekince, kanınızın köpüklenerek soğuduğunu hissediyorsunuz.

Eşlik eden, sevgilinizse, deme gitsin! Ne yıldız, ne Ufo gözükür adamın gözüne. O’nun peltek peltek konuşmalarını, keyifle izlersiniz. Baş başa, can cana olursunuz. Göz bebekleriniz birbirine değer, fena mı? Bir bulut içinde yüzersiniz.

İzmir’in Karşıyaka’sında, vapurdan çıkınca karşıdan itibaren sağlı sollu kaldırımlara dizili bir çok birahane görürsünüz. Dalın bir tanesine. Oturun bir masaya. Etraf pırıl pırıl. Ana caddeden arabalar akarken, yayalar da burnunuzun dibinden şen şakrak, güle oynaya geçmektedir. “Çeeeek, bir Arjantin!” İlk yudumda, yorgunluk biter.

İstanbul Beyoğlu’nda “Otomatik” diye bir birahane vardı. Tezgâhı yarım aydı. Herkes birbirini görürdü. Kim bira söylemişse, Şengül usta bardağı öyle bir fırlatırdı ki, herkesin önünden kayarak geçer, gelir gelir, tam sizin önünüzde dururdu.Mesafeye göre fırlatılan bardak, ne devrilir, ne başkasına gider ne de yoldan çıkıp devrilirdi. Tezgâh kenarları yüksekti. Birileri şimdi de yapsa ya böyle şeyler…

Küresel ısınma dendi. Kimse inanmıyor halâ. Oturduğunuz yerden sizin de aklına takılır. Antarktika’da dağ gibi buzullar eriye eriye, şimdi bir mandanın sırtı kadar kaldı. Halâ daha tedbir alan yok!

Töbe töbe! Nerde kalmıştık? Bira içiyorduk, öyle ya! Karşıyaka’da kaldırımlar. Sıra sıra palmiyeler… Palmiyelerin arasında, ikişer minik masalar sıralı. Arkaları, birahane. Çifterli çifterli biralar taşınıyor buralara. Etrafınızdan; sağlı sollu, sürtüne sürtüne, pardonlu, özürlü geçiyor yayalar.

Ellerde pofur pofur sigaralar, dudaklarda gezinen , köpüğü parlayan bira bardağı. Tek başınasınız, veya sevdiğiniz bir ahbaplasınız veya sevgilinizle iseniz, akan biralar da durur, trafik de durur, Dünya da durur. Ama, inecek olmaz. İnse, biranın zevki kaçar. Zira ısınır dönünceye dek!

Hemen, yanı başınızda, gidişi olan bir ana cadde. Vızır vızır arabalar. Müşteri bekleyen dizi dizi faytonlar, körfezde vapurlar. Gökte yıldızlar, UFO’lar, ara yerde geçen uçak tayyarelerinde, noktalı, virgüllü yanıp sönen ışıklar. Masalarda fabrika bacası gibi yükselen bira sütunları.”Horhor” Çeşmesinin suyu biter, bu bacaların birası tükenmez!

Sera gazlarını, kara deliği, gaz yayan ahırları, eriyen buzulları ısınan küremiz derkeeeen, hırsla kavrayın kulplu birayı. Kuvvetlice bir fırt daha çekin anasını satiym! Sen mi hizaya sokacaksın buzulları?! Hı?! Koskoca Amerika neyim, halâ daha ahırlarını kapatmadı. Yellenmeleri de cabası…

Karadeniz yöremizdeki bir valimizin bir meseleleri vardı, bir genelge ile pırt diye çözüverdiydi. Gazetelerde okuduğumuza göre. Koskoca Amerika, sera gazlarını yasaklayamaz mı? “Yasak” konu olunca, bunun hikmeti, bizden sorulur. Ne yapmıştı sayın Valimiz? “ Çişler, ayakta yapılmayacak. Oturularak yapılacak! Sağlığa zararlı” deyip, 18 ilçenin pisuvarlarını söktürmemiş miydi? Onlar, bizim valimizin tırnağı bile olamazlar.

Ört ki, ölem!

Biralama yaparken, şimdi bu çiş nerden çıktı demeyin. Oluyor hayatta.

K.Yakanın ana cadde kaldırımlarında dizili birahanelerin patronlarına, “ Biracılar kaldırımlara taşmış. Romantik mi, kritik mi durumlar?” diye sorduk. İşte cevapları:

AHMET ÇALIŞKAN: (Rio Birahanesi) Kimseye zararımız yoktur. Belediye gelip gelip, masaları içeriye taşıyın niye diyor ki? Anlayamıyoruz. İşgaliye istediler de vermedik mi? Zevkimiz üç gün sürdü maalesef. Gelip gelip söyleniyorlardı. İnsanlarımız, kapalı yerlerde sigarasını içemiyor. Açık mekân dolunca da kaldırımlara taşıp, sigara içebiliyorlar. Kapalısında zaten olmuyor, sık sık dışarı çıkmak, bira keyiflerini bozuyor

İSİM VERMEYEN bir birahane sahibi: “ Büyüklerimiz bira içerken, sigara tüttürmenin zevkinden habersiz. Onlara bu zevki biz mi öğreteceğiz? Müşterilerimiz sigaralarını nerede içecek? İçerde içmek yasaksa, dışarıda içiyor. Böyle başa, böyle tarak abi.

Öte yandan biracılığı K.Yakada sevdiren, yaygınlaştıran, kendisinden örnek alınan, yenilen fıstıkların yerlere atıldığı “Yerde Fıstık’ın” sahibi, biracılığın duayeni Sermet Bekiroğlu’nu konuşturduk:

“ Toplum olarak sere serpeliğe hazır değiliz daha. Kaldırımlara taşarak ufuklarımızı genişletmek isteriz. İngiltere’de, Avrupa’da sık sık rastlıyorum, insanlarda bir bira kültürü var. Mekânla birlikte insanları bir araya getirerek kaynaştırmışlar. Ama bu kültürü burada yaymağa kalksanız, yadırganırsınız. Daha hazır değiliz. Kaldırımdaki masalarda, yayalarla nahoş lâf atmalar olabilir, sakıncalıdır. Dedik ya kültür meselesi.

Mavişehir ile Barınak arasındaki sahildeki içilen biralar, kırık şişeler, poşetlerle deniz pisleniyor her akşam. Karanlıklarda sızıp kalanlar, olaylar... Esas bunları yazıp çizmelisiniz. K.Yaka medeni yer. Örnek şehrimiz. Hani, diyoruz ki, nahoş olaylar da olabilir yayalar arasında. Bira içmenin de bir adabı var. Değil mi?” diyor.

Doğru. Herşeyin bir usulü var.

RESİMLER: (Onay alınca)

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..