Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ağustos '07

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

''Düşler'' müzesi...

''Düşler'' müzesi...
 

Gelin bu seferki seyahatimizde sizinle şöyle bir uzanalım "Köklerimizin" sergilendiği müzeyi ziyaret edelim. "Kültür turizmi" yapalım. Bir taşla, bir kaç kuş vuralım. Bedenimizde tatlı tatlı kaşınan güneş yanıklarına "Terapi" olur aynı zamanda. Ruhlarımıza da… Nasıl mı olur? Kültürümüzü artırarak. Özümüzü bu müzede bularak. Köklerimizi tanıyarak.Asıllarımıza dönerek benliğimizi bulalım. Mazi bizi oracıkta şekillensin. Derin hazlar duya duya. Kalbimizi tuta tuta ‘’Su’’ yu arayalım.Su’ya kavuşalım. Susuzluğumuz gitsin.Kültürümüzü yakınen bir daha tanıyalım.Az buz şey değildir bunlar.’’Nasıl olacak bunlar?’’ Diyeceksiniz. Beni takip edin.

Mutlu bir geçmişi olanlar hayat boyunca, kendileri ile barışıktırlar. Böylelerinin çocuklukları, daima cebindedir.Her an, çocukluklarının bir sahnesini, bir anlık bir yaşantısını, gözler önünde seriverirler. İlk fırsatta çocuklaşıverirler. Bilhassa o ‘’Anı’’ gözlerler..

Mazi, onlar için bir ‘’Yaşanmışlık’’ tır. Hem de sapına kadar!.’’Eskiye mazi, yenmişe de kuzu derler!’’ felsefesinin arsızlığını, tiksindirici bulurlar. Hayatları boyunca da bu söylemlerden hep uzak durmuşlardır.

Çocukluklar..Çocukluklarımız. Bir daha ele geçmeyen en büyük varlığımız. Saklambaçlar, imeceler, birdirbir’ler, safariler, kına geceleri, ibibik kuşlarının ötüşleri, uçurtmalar, topaçlar, saat kaç oyunları, evcilikler...

Nazmiye ve Ayhan Çetin çifti, Konya’nın Akviran Köyünden. Anıların, adetlerin, köy geleneklerinin, saflığın, temizliğin içinden bu günlere uzanarak ‘’Günümüze’’ sesleniyorlar.’’Çetin Maket’’ isimli dev yapıtları ile. Evin kadını, köyün kadınlarını giydiriyor. Erkeği ise İşte.Bahsedeceğimiz müze, burasıdır.mizansenler yaratarak çerçeveyi tamamlıyor..Köydeki bütün aktiviteler, maketlerle ifade ediliyor.Çetin çifti, böylelikle düşlerini sergilemiş oluyorlar.Geleceğe de ışık tutuyorlar.

Aydın’dan veya İzmir’den gelirken, Selçuk’tan sapın .Kuşadasına yönelen yolda karşınıza ‘’Pamucak sapağı çıkacaktır.Sağ tarafa yöneldiniz mi, karşınıza ‘’Çetin Maket Köy’’ isimli bir bina çıkacaktır.Yani sağdaki Pamucak sapağına sapacaksınız. Ayaklarınızın altında tavuklar gezinir. Bazlama, börek yapan köy kadınları, sıra sıra kulubelerde zanaatkarlar, büyük bir salonda da sağlı sollu maketlerin dünyası pırıl pırıl sizleri bekliyor.FMA.S.Acentesinin rehberi Ceyda Tangör, bu sergi yeri ile sizi muhakkak tanıştıracaktır.İçiniz rahat olsun.

El emeği, göz nuru köy yaşantısı, capcanlı. Kimi sesli, kimi hareketli bu maketler. Geceleyin ışık oyunları ile kim bilir ne kadar derinlik kazanıyordur yapıtlar.

Burada her şey var köy yaşantısından derlenmiş :’’Harman yeri, kilim dokuma, ayı oynatma, yağmur duası, değirmenci, kurşun dökme ve unutulan adetlerimizin hepsi mevcut. Kış hazırlığından, imece’ye, cenaze işlerinden yağmur duasına, bulgur çekiminden yayla hayatına kadar her konu, figürler ve maketlerle biblo gibi ortaya konmuş sergileniyor. Bir konuşuvermedikleri eksik. Ha, unutuyorduk. ‘’Köyün delisi’’ var mıydı? Bilemiyoruz. Gözümüze çarpmadı.Olsaydı bile, 6-7 yıldır bu sergi duruyor.Çoktan akıllanmıştır şimdiye dek!

Ulu Atatürk: ‘’Köylü efendimizdir’’ derken şunu da ekledi: ‘Geçmişini hatırlamayan uluslar, yok olmağa mahkumdurlar’’Öyle ya! Aslını saklayan, haramzadedir.

Ayhan Çetin, matematik ve fen öğretmeni. Şimdi de emekli. Karavan’larla yurt genelinde 17 sergi açtı. Eşi Nazmiye Hanım, maketlerin kıyafetini dikti, itina ile giydirdi .Püskürtme boyalarla, macunlarla, yapıştırıcılarla küçük motifleri eserlerine katarak bir dünya yarattılar. Kendi hayatlarını ortaya koydular yaşamı ile birlikte. Testiyi kendileri yaptılar, kulpunu da kendileri taktılar.

Sergide öyle fazla söz yok. Duruş var. Bol malzeme var. Ayrıntılar müthiş. Yüz ifadeleri de. Herkes bu köyde artist!.

Ailenin İstanbul ‘’Miniatürk’te’’ Çanakkale ve Kurtuluş Savaşına ait ‘’Zafer’’ müzeleri mevcut Çok beğeniliyor. Sanatçılarla konuşamadık.Fakat, kızları Narin Çetin ile konuştuk. O da konuya duyarlı.Anlatırken sesi heyecanla titriyor.Selçuk’ta İngilizce öğretmeni kendisi.

Geleneklerimiz, göreneklerimiz.Bizi ‘’Biz’’ yapan mayamız.

Kültürümüzün başlangıcı olan, sonra da işi ‘’Nostalji’’ ye dayadığımız köy yaşamı. Şehirliliğe terfi ettikten sonra ancak ve ancak ‘’Köy ekmeği, köy tarhanası, köy salçası, köy yoğurdu, kete’si ve bazlaması’’ ile andığımız, unutamayıp avunduğumuz, bulunca sevindiğimiz değerlerimiz. Kısacası köklerimiz ve onun zenginliklerinin yanı sıra saflığı, temizliği, kirlenmemişliği ile yaşamımızda oluşturduğu kıymet bilirlik .Şimdi geriye, bunlar kaldı tabi.

Çetin’ler köyleri Akviran’ı unutmamışlar.Beyaz badanalı evlerini gün ışığına çıkarmışlar köycek. Hiç bir şey unutmamışlar.Gözlerimiz , her köyde olan ‘’Köyün delisi’’ni aramadı değil hani…

Yozlaşmamış, değer kaybetmemiş, folk değeri olan, köklerimizi yaşatan Çetin’ler, her türlü övgüye layıklar. Doğu Anadolu’da yıllarca mağarada yaşamış yaşlı nine , kapısı önünde güneşlenirken soruyormuş’’Len Hüsam, başımızda hangi padişah var şimdi?’’ diye. Aynı Hatçe Nine, geceleyin , köyden Konya ‘ya giderken, yanındaki eşekliye soruyor: ‘’Len İbram, bu Ay, bizim köydekinin aynısı mı?’’ diye. İşte bizim asıllarımız.. Cahil bırakılsalar da, doğudaki ile Orta Anadolu’daki nineler hep aynılar Cahillik, saflıklarından, temizliklerinden geliyor. Onlar düzeltilebilir eğitimlerle. Ama hinoğlu hinliklerin düzelmesi mümkün değildir.

Bu müze çok şey ifade ediyor .Çok düşündürücü. Felsefe var içinde.Psikoloji var.Ruhbilim var, sosyoloji var.Aksesuar, takı, dekorasyon, moda, çevre bilinci, ekolojik hayat, hayvanlar alemi, el sanatları, maket yapım ve mizah var. Kısacası, bizim ‘’Pek meşhur ‘Mb’un katagorilerine yakın artıları var.

Ziyaretçi defterinde şunlar yazılı ayrıca: Yaşar Kemal:’’Çetin, kültür köyünün her şeyi güzel’’, Kültür Bakanı Koç:’’Çocukluk günlerim tazelendi’’, Hilmi Özkök:’’Geçmiş yazılır, resimlenir. Siz bunu çok aşmışsınız.Yaptığınız şey gelecek nesillere büyük armağan’’, İzmir Valisi Yüksel:’’Geçmiş ile gelecek arasında köprü kurmanın en güzel örnekleri’’ Ali Aysun Kocatepe: ‘’Yaratıcılığınız ve sanatçı kişiliğiniz önünde saygı ile eğiliyoruz’’, Tayfun Talipoğlu:’’Emeğine, yüreğine, geçmişi unutmadan geleceğe dair sunduğun ‘’Ufuk’’ için teşekkürler’’…

Gelin, Ayhan Öğretmen düşü’nü, eserlerini görün, derim. O düş’lerin hakikate dönüştüğü düşlerde kalın, yaşayın biraz. Düşler hakikat olur mu sonunda? Olmaz, ama burada birer hakikat olarak karşınıza geldiklerinde şaşırmayın. Hülyalara dalacaksınız. Köklerimizi anacaksınız.. İyileştirici, ruhsal terapi gibi gelecek size. O düşlerde kendinizi bulacaksınız. Özünüzü bulacaksınız. Özünüze döneceksiniz, eller arasında başınızı tutmaksızın. İçiniz bir hoş olacak.

Rahatlayacaksınız. Sadece ılıcalarda terapi yok. Burada bir görsel şölen var. Bu terapi, size yeter de artar bile.

‘’Düşler’’ sergisine hoş geldiniz!

Maket köye ve müzesine , sefalar getirdiniz!

Not: Maket köy resimleri, izin alınarak tarafımızdan çekilmiştir. Narin Çetin’e teşekkür ederiz.

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..