Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Kasım '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

' En ' lerim

' En ' lerim
 

Resim; Mediha Gerez Çakmak


Hepimiz, lafın yeri geldiğinde ' En sevdiğim...' diye başlayan cümleler kurarız, ki ben de kurarım sık sık. Geçen gün çok sevdiğim bir yemeği pişirirken düşündüm bunu; en sevdiğim yemek hangisiydi? İnanın kendi soruma verecek cevap bulamadım.

Dumanı üstünde bir tabak tavuklu, nohutlu bulgur pilavı mı, şehriyeli pirinç pilavı mı, yoksa keçi peynirli ve maydonozlu makarna mı? Tabii hepsi de tereyağlı olmak kaydıyla:) Seçemem ki hangisinin en sevdiğim olduğunu.

Et, tavuk, balık, sebze için de aynı durum söz konusu benim için. Çok sevdiğim kızarmış tavukla, patlıcan kızartmasını yanyana koysalar, seçemem. Daha doğrusu hiç farketmez benim için, birini yesem diğerinde aklım kalır da genellikle:)

Meyveler ve sıcak içecekler yeryüzünden kaybolsa hayatımda hiçbir eksiklik hissetmem ama. Güzel bir elmayla, altın sarısı bir salkım üzümün gönlümdeki yeri aynıdır; olsalar da olur, olmasalar da. Meyve sularını ise, gene seçemeyecek kadar çok severim; buzlu limonata, vişne suyu, ananas suyu, elma-havuç suyu karışımı vs gibi.

Tatlılar konusuna ise hiç gelmeyeyim. Şurubunun içinden bana pırıl pırıl gülümseyen tulumba tatlısını, yeni kızartılmış çıtır çıtır bir arap kadayıfıyla; portakal kabuğu rendesiyle pişirilmiş, üstü tarçınlı bir kâse sütlacı, yanında cevizli dondurmayla servis edilen bir tabak tavuk göğsüyle kolayca aldatabilirim:)

Mevsimler için de benzer şeyleri söyleyebilirim. Toprağa dökülmüş kızıl-sarı yaprakları; çıplak, yalnız ağaçlarıyla doğanın hüzünlü mevsimi sonbaharı nasıl az sevebilirim, pembeli-beyazlı bahar dallarıyla gönlümü çelen ilkbahardan? Ya da yağmuru, şimşeği, gökgürültüsüyle, küme küme bulutlarıyla; toprağı, ağacı ilkbahara hazırlayan kışı; denizi, güneşi, sereserpeliği, enerjiyi simgeleyen yazdan daha az nasıl sevebilirim?

' Bülbülüm altın kafeste ' türküsünü, ' Beyaz giyme toz olur ' türküsünden; ' Gülşen-i hüsnüne kimler varıyor ' şarkısını' Fikrimin ince gülü ' şarkısından; Beethoven'in eserlerini Mozart'ın eserlerinden nasıl az sevebilirim ki?

Peki ya arkadaşlarım? Hangisinin gülüşünü bir diğerinin gülüşüne, hangisinin özlemini bir diğerinin özlemine değişebilirim? Canımı yakmadığı sürece hangi arkadaşımı hayatımdan çıkardım ki zaten? Hoş, canımı yaksalar bile hayatımda kalmalarına her zaman izin vermişimdir ya...

En sevdiklerim yok benim, sadece sevdiklerim var. Belki başkalarının farkedemeyeceği nüanslarla gönlümde farklı yere oturttuklarım vardır. Bu soruya verecek cevap bulamıyorum doğrusu. Hiç kimsenin vazgeçilmez olamayacağını çok iyi bildiğim için belki de.

En sevdiğim yazım, şiirim hangisi, ona da verecek cevabım yok. Yazdıklarımın hepsi de benden birebir yansımalar çünkü; neşem, hüznüm, coşkum, heyecanım, kırgınlığım, sitemim var içlerinde, ben varım. Onlar benim duygularım, doğru ya da yanlış olsalar da.

Bu da en güzel yazım olmayacak kuşkusuz. Zaten öyle olsaydı eskilerin ' Tekâmül ' dedikleri kavramın aksine, yerimde sayıyor olurdum insan olarak. Oysa ben, bir yandan ' En' lerim olmadığını iddia ederken, bir yandan da ' En ' lerin peşinde koştuğumu itiraf ediyorum şu an; en iyi yazının, en iyi şiirin, en iyi dostlukların, en iyi insan olabilmenin, en...en...en...

Ne güzel yazmış şair;

En güzel deniz :
henüz gidilmemiş olanıdır.
En güzel çocuk :
henüz büyümedi.
En güzel günlerimiz :
henüz yaşamadıklarımız.
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz :
henüz söylemememiş olduğum sözdür...

 
Toplam blog
: 261
: 2212
Kayıt tarihi
: 23.07.07
 
 

1954 Antalya doğumlu ve Antalyalı'yım. Ülkemin ve özellikle bu şehrin sevdalısıyım. Sanatın pek çok ..