Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ağustos '13

 
Kategori
Futbol
 

Ersun Yanal, kumar mı oynadı?

  Ersun Yanal, kumar mı oynadı?
 

Kumarın, giderek hastalık boyutu kazandığını söylemek, çok önemli bir saptamada bulunmak değildir. Ama biri için, mecazi anlamda, “Kumar oynuyor” demek, bir saptamadır.

Rüyada kumar oynamak, gerçek yaşama, olumsuzluk olarak yansırmış!.

“Rüya tabirleri” öyle diyor.

Ya gerçek yaşamda?

İster gerçek, ister mecazi anlamda olsun, o da hoş değil!..

Ama “yitirecek bir şeyi olmama”, “son bir deneme” olarak, girişilen işte alışılmışın dışına çıkmak, cesaret gerektirir. Bu, bir başka deyişle, tehlikeli sulara dolaşmak demektir.

*****

Ersun Yanal, ilk onbiri bir türlü oturtamadı; Eskişehirspor karşısına da farklı bir onbirle çıktı.

(Mert, Gökhan Gönül, Alves, Egemen, Caner, Selçuk, Meireles, Alper, Kuyt, Emenike, Webo)

Onbirlerde değişmeyen, vazgeçilmeyen futbolcu Kuyt... Maçın tek golünün de ondan gelmesi, bunun "niye"si anlatmaya yeter sanıyorum.

Kuyt, zaman zaman aksamasına karşın, en çok mücadele edenlerin başında geldi.

Ersun Yanal’ın arayışı ne zaman biter, bilinmez!..

Selçuk Şahin’i ilk onbirde, üstelik kaptan görenler, kuşkusuz, “Yine mi Selçuk?” demişlerdir.

Milli Takım’ın başına üçüncü kez gelen, İsviçre maçındaki tavırları unutulan Fatih Terim, “mucize” gerçekleştirici olarak Başbakan tarafından görülünce, “eski”ye sarılmak iyi oluyor da, Fenerbahçe’nin en eskisinin ilk onbirde olması niye garipseniyor?

Demek ki ne varsa eskilerde var!

Eskiler, birer “kurtarcı”, “muzice” için bel bağlananlar oluyor!

Selçuk Şahin, “kurtarıcı” olamadı, ama ayakta kaldı.

Büyük umutlarla gelen Emenike de, ayakta kalma gücüne erişince, yararlı olacaktır.

(Penaltılar, verileni verilmeyeniyle hep tartışılmıştır. Biz sadece soralım: Futbolcuyu arkadan itmek mi penaltıdır, yoksa topun, arkası dönük oyuncunun eline çarpması mı?)

*****

Ersun Yanal’ın, son 6 maçtaki ilk onbir/ futbolcu tercihlerine bakıldığında, bunlar, resmi maç değil de sanki hazırlık maçı. Çünkü bu kadar farklı onbirler ancak hazırlık maçlarında olur.

Maçın ilk dakikalarında Aykut Kocaman zamandaki hava vardı:

Rakibi oyalamak, uyutmak, sonra da bir dalgınlıktan yararlanıp kaleye yüklenmek...

İlk dakikalarda Eskişehirspor’un sahaya alışma havasındaki oyunu sona erince, Fenerbahçe  geride “tekleme”ye başladı. Orta alan birden boşaldı; “transit geçiş” misali... Bu “geçiş”, her iki takım için, ikinci yarıda da sürüp gitti.

Daha çok fırsat yakalayan, Eskişehirspor oldu. Ama fırsatlar, penaltı kurtarışı da dahil, geldi Mert’te eridi.

Gökhan Gönül, eski havasına bürünme yolunda diye düşünülürken, maçın sonunu getiremedi, sakatlandı.

*****

Fenerbahçe’de işler yoluna mı girdi?

Ersun Yanal, “Biz daha yüksek tempolu ve topa daha fazla sahip olan bir takım olmak zorundayız. Bu takımı yaratmak bana düşüyor.” dediğine göre, taraftara “sabretmek” düşecek yine.

Niye yine?

Aykut Kocaman da hep “sabretmek”ten söz ederdi ya, ondan...

Öğretmen olarak bir soru soralım, öğrenci olarak yanıt verelim:

Fenerbahçe iyi mi oynadı?

Fenerbahçe, Mert’in sayesinde 3 puan aldı.

Son söz:

Spor Toto Süper Lig’de “Şu takım oturmuş” demek, daha çok erken.

 

http://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutce@yandex.com

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..