Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ekim '11

 
Kategori
Güncel
 

Her şehidin yarım kalmış bir öyküsü var (Ateş, düştüğü yeri değil, ülkeyi yaktı)

  Her şehidin yarım kalmış bir öyküsü var (Ateş, düştüğü yeri değil, ülkeyi yaktı)
 



“Ateş, düştüğü yeri yakar” demiş atalarımız.

Doğru!

Başkalarının üzülmesi, acı çekmesi gelir geçer!

Öyledir, öyledir ama, öyle durumlar vardır ki, o “acı”, kendi “acı”ndan farksız olur. İçin yanar, karşına gelen görüntüler karşısında, içinden bir şeylerin eridiğini duyarsın. O duyma, her şehidin yarım  kalan bir öyküsü ile daha da derinleşir. “Empati” denen kavrama sığınırsın, “acı”yı duyan, çekeni daha bir anlamak için.

Öteki şehitlerde olduğu gibi, Hakkari’de şehit düşen 24 askerin de yarım kalmış bir öyküsü var/dır:

Jandarma Üsteğmen Murat Bek (Yozgat)

(Murat, daha yeni resmi nikah kıymıştı. Düğün hazırlıkları başlamıştı; yakında düğünleri olacaktı. Baba Abdullah Bey, saygı duruşu sırasında oğlunu ''Asker selamı''yla selamlar. Yurttaşlar, ''Hepimiz senin oğlunuz'' der, Abdullah Bey, ''Benim başım dik, sizin de başınız dik olsun'' karşılığını verir.)

Astsubay Kıdemli Başçavuş İbrahim Geçer (Konya- Akşehir)

(İbrahim’in annesi Fatma Hanım’ın sözleri yürek yakar: “Biz kurbanımızı Kurban Bayramı'ndan önce kestik.”)

Jandarma Er Koray Özel  (Adana)

(Koray, Adana'nın Feke İlçesi'ne bağlı Süphandere Köyü’ndendi; 50 gün sonra köyüne dönecekti.)

Uzman Çavuş Mustafa Aslan  (Çorum)

(Mustafa, 27 yaşında, 2 çocuk babasıydı. Efe 3, Zeynep 6 yaşındaydı, yetim kaldılar. Mustafa’nın annesi Samiye Hanım, ağlayanları uyarır: "Ayılıp bayılmak, ağlamak yok. Yavruma düşmanları güldürmeyin!”)

Jandarma Komando Onbaşı Yavuz Çoban (Aksaray)

(Mustafa, askerlik öncesi şoförlük yapıyordu, terhisine 5 ay vardı; arkasında ağlayacak bir eş yoktu. Babası da şofördü, kamyonuyla yük taşımak için yola çıkmak üzereyken acı haber alır.)

Er Eyüp Çolakoğlu (İstanbul)

(Adem, bir hafta önce annesiyle konuşur, havanın çok soğuk olduğunu, üşüdüğünü söyler. Ayrıca, saldırı olacağına dair duyum aldıklarını, sürekli tetikte beklediklerini,  az uyduklarını da söyler.  Annesi, Adem’e kazaklar gönderir. Adem, bayramda izin alarak eve geleceğini söyler, ama...)

Piyade Astsubay Bilal Özcan (Bilecik)

(Bilal, bir yıl önce evlenir; eşi hamiledir. Doğacak çocuğu, baba sözcüğünü her duyduğunda acaba neler düşünür?)

Jandarma Çavuş Birol Elmas (Sakarya)

(Birol, yıllar önce babasını yitirmiştir. Annesi ve kız 3 kardeşiyle yaşamaktadır. 200 liralık borç nedeniyle evlerinin elektriği kesiktir, acı haber üzerine elektrik bağlanır.)

Piyade Er Ufuk Bozkurt (Kırklareli-Vize)

(Ufuk’un tezkeresine 5 ay vardı. Ufuk, bir gün önce, babası Fedai Bey’le konuşur: "Bana sabah 04.00’de operasyona gideceğim. 15 gün sizi arayamam.”)

Jandarma Komando Er Süleyman Kalkan (Isparta-Yalvaç)

(Baba Süleyman Bey, acısını sözcüklere döker: "Yavrum, kuşum öldü mü? Şimdi bana kim kanat gerecek? Yavrum Süleyman’ım. Ben 'Hakkari’ye gitme' dedim. Böyle olacağını biliyordum.”)

Jandarma Komando Er Mehmet Çetin (Nazilli)

(Mehmet, Beğerli Köyü’nün tek askeriydi. Dağıtım iznine geldikten sonra bir daha izin kullanmadı. Köyüne dönmesi için 90 günü vardı.)

Jandarma Er Mesut Cengiz (İskenderun)

(Mesut, bekardı, 5 aylık askerdi; bir işçi emeklisinin çocuğuydu. Son mektubunda, ''İzne gelmeyi düşünüyorum. Kendinize iyi bakın, Allah'a emanetsiniz'' der.)

Er Mehmet Ağgedik  (Elazığ)

(Mehmet 21 yaşında. Askere gitmeden önce bir avukatın yanında çalışmış. Yaz aylarında ise dedesinin tarlada çalışırdı.)

Er Reşit Ercan (Elazığ)

(Ercan, 1 ay önce amcasının kızı Güllü ile nişanlanır.)

Uzman Çavuş Halil Özdoğru  (Sinop)

(Halil, 3 çocuk babası. Daha önce Afganistan’daki Türk Birliği’nde görev yaptı,  dönüşte Hakkari’ye göreve gitti.)

Piyade er Fikret Özel  (Samsun)

(Fikret, babasını arar, 8 günlük göreve çıkacaklarını söyler, 'Hakkını helal et” der.)

Jandarma Er Fevzi Kazak (Gaziantep)

(Fevzi’nin annesi ve kız kardeşi, pencereden askerlerin ev doğru geldiğini görünce yıkılırlar; "Eyvah ocağımız battı" diye çığlık atarlar.)

Er Yunus Yılmaz (Ankara)

(Yunus, babasını arar, ‘Baba botum eskidi. Bana bot gönderebilir misin?’ der. Babası bot gönderir.  Yunus, ertesi gün tekrar arar,  bu kez de arkadaşı için bot ister, ardından ‘helallik’...)

Piyade Çavuş İdris Çam  (Kahramanmaraş)

(Kapıyı çalan askerler acı haberi getirir. İdris, 38 gün sonra eve dönecekti. Ama 38 gün önce kapıyı çalan askerler acı haberi getirir.)

Er Hüseyin Güldal  (Kocaeli)

(Hüseyin’in terhisine de 6 ay vardı. Hüseyin, nişanlıydı; düğün, terhis sonrasıydı.)

Jandarma Piyade Onbaşı Soner Ateşsaçan (Artvin-Yusufeli)

(Soner, Sağlık Meslek Lisesi mezunuydu, 6 ay önce askere gitti; Hakkari Geçitli Dağ Komando Tugayı’nda sıhhiye görevlisiydi.)

Onbaşı Mesut Kazanç (Erzurum)

(Mesut, ailenin tek oğluydu, 5 kız kardeşi vardı. Mesut’un cenazesi, Palandöken Dağı eteklerindeki Konaklı Köyü'ne, dozerin karı temizlemesinin ardından konvoy eşliğinde ulaşır. Köye girişi sırasında bir çocuk, konvoyu asker selamı vererek karşılar.)

Er Ramazan Akın (Ağrı-Hamur)

(Ramazan, 8 kardeş içinde  5. sıraydı. 8 aylık askerdi.)

Piyade Er Ahmet Tuncel (Bitlis-Mutki) 

(Ahmet’in evinin önünde Türkçe ve Kürtçe ağıtlar yükselir. 7 kardeşi tabuta sarılarak ağlar.)

Ateş, düştüğü yeri değil, ülkeyi yaktı!..

TURGUT ÇELİK/ Mersin

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..