Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Kasım '08

 
Kategori
İlişkiler
 

''Kadın gibi kadın '' nasıl olmalı ?..

''Kadın gibi kadın '' nasıl olmalı ?..
 

Hürriyet'ten...


Ve Allah Havva'yı yarattı...Adem'in feleği şaştı...Yasak elmanın dayanılmaz cazibesi sonucunda '' şark hizmeti'' numarasıyla ve güzelim cennetten sürgün edilişin tarifedilemez heyecanıyla, dünya denilen zavallı gezegenin başına gelmeyen kalmadı...

Böylece derin bir aşk muhabbeti başladı kadınla erkek arasında...Ardından binlerce, milyonlarca, milyarlarca dişili- erkekli kalabalıkların tarihi aşk senaryoları yazıldı...

Bazen yaşadıklarımıza ağladık;bazen de loş sinema salonlarında koro halinde hüngürdedik...

Zaman geldi,dişi aslanlar gibi kükredi kadınlar...

'' Adam gibi bir adam olamadın !.. Tüh senin erkekliğine !..'' dediler...

Hatta daha da ileri gidip, '' Erkek adam ağlamaz !..'' diye haykırdılar...

Zavallı duygusallıklarını ''Erkekliğe b... sürmemek için '' içlerine akıttı erkek milleti !..Mahalle baskısı da cabasıydı...

Bazen, kadınlardan, bazen anne-babasından; bazen çevresinden gelen horlamalara, fırçalara karşı direndi de direndi...Bazen de pes etti...Namusunu temizledi...(?) Zamanı geldi,aslanlar gibi damda yatmaya gitti !..

'' Erkek dediğin sözünün eri olur!..''

'' Delikanlı adam olsaydın ellere yedirmezdin o kızı oğlum !..''

'' Kaçır o kızı da namusunu temizle be Hasan !..''

'' Karı gibi kıvırma oğlum !..''

'' Sakız çiğneme bıyığın ters çıkar bre Debreli Davut !..''

'' Karı sözünden çıkamadın,yazzıklar olsun sana Cenabettin !..''

Daha neler ...neler ?..

Erkek adam Veli Bittero'nun bir gün canına tak etti !..

Kafaya kötü taktı...

''Adam gibi adam oluyor '' da ''Kadın gibi kadın '' nasıl olmuyordu canım ?..

Aldı eline mikrofonunu Veli Bittero....

Kâh internetin patika yollarına vurdu kendini; kâh sanal âlemcilerin çilingir sofralarına konuk oldu; kâh lüks sanal semtlerin köşelerinde pusuya yatıp önüne gelen hemcinslerine sordu da sordu...

'' Size göre,kadın gibi kadın nasıl olmalı gardaş ?..''

Ve yanıtlardan seçmeler...


- Kadın dediğin güzel olacak arkadaş. Şöyle savurdu mu eteğini, ruhun rüzgarına kayacak. Bacakların, ayakların, bilekten bağlı ayakkabıya tutunan parmakların, seyrine doyamayacaksın. Bakımlı olacak kadın dediğin.

..........

- Saçları ipek , topukları pembe, boynu ince, salındı mı kuğu gibi zarif olacak ve zarifliğinin ortasında bir hanımefendi barındıracak. Güzel olacak ama kaşı, gözünden önce, sözü doğru, ruhu aydınlık olacak, güzelliği komple olacak. Korkmayacaksın gecenin bir vakti sol cenahta yüzünü gördüğünde. Yeni bir kâbus gibi yaşamayacaksın gerçeği de. Güzel olacak ama, aklını evde tutacak kadar da akıllı.... Seni elinin tersiyle değil, avucunun içiyle kavrayacak...

.........

- Bileceksin ki emin ellerdeyim, başkası tutamaz beni böyle. Rahat olacaksın yanında, çok konuşmayacak, beynini didiklemeyecek küçük kurtçuklarla. Sıradan ve kabullenir yaşamanın ne demek olduğunu sindirmiş olacak içine. Asla şatafat düşkünü olmayacak. Doğum günlerinde bir sıcacık öpücüğün yerini, tek taş bir De Beears'ın alamayacağını algılayacak kadar doygun olacak. Hatırlaman yetecek özel günleri, pahalı bir hediyeyle savuşturmadan.

..........

-Sadeliğin içinde farkedilir olabilmeyi, gösterişli kıyafetle bir tutmayacak. Duruşu, oturuşu, yürüyüşü abartılı değil, basit hiç değil, sadelikten oluşacak. Kendini süs bebeği gibi ortaya atıp, fingirdeşmeyecek başkalarıyla. Ekonomiden, politikadan, milli maçlardan ve kültürel olaylardan haberi olacak. Bizi kim yönetir, nasıl yönetir, demokrasi, monarşi, oligarşi nedir bilecek, saf hatun numarasıyla cahilliğini güzelliğiyle örtmeye yeltenmeyecek. Gezip, eğlenmesini bildiği kadar, pazar parasını kozmetiğe yatırmaması gerektiğini, domatesin, ekmeğin, soğanın, kıymanın kaç para olduğunu bilecek. Cak cak telefonda konuşup, -niye böyle fatura geldi hayret- tribine girmeyecek. Eşini dostunu kollayacak ama içi vıcık vıcık dedikodu yumağının içinde kaybolmayacak.

..........

-Marka düşkünü, moda düşkünü olmayacak kesinlikle...Takip edecek ancak yakışanı seçecek. Sökük, paça boyu, fermuar dikmeyi bilecek, herseferinde terzi aranmayacak pırnık pırnık. Elinden her iş gelecek. Marifetlerini sadece seni elde ederken değil, seni elde tutarken de gösterecek ve tüm bunlar içinden gelecek içinden, göstermelik olmayacak.

............

-Adamın siniri bozmayacak, tepesini attırmayacak, cinleri başına toplamayacak, körolası dilini gerektiğinde yutacak... Çarşı pazar görmesini, sana don kilot almasını, gömlek ayakkabı numaranı bilecek... ve zevki seni giydirecek kadar yerinde olacak, kendisini giydirmeyi bildiği gibi.

...........

-Orada burada dedikodu yapmayacak, laf taşımayacak, ayıkla pirincin taşını durumlarına sokmayacak. Ortalık yerde kahkahalarıyla sebepsiz çınlamayacak. Dekoltenin dozunu kaçırmayacak ama sıkı sıkıya da kendini ambalajlamayacak. Açık saçık olan elbisesi değil, sana olan ilgisi olacak ve bunu gösterebilecek medeniyeti...

.........

- Onu bir kediyi sever gibi seveceksin yanıbaşında ve huzurla... Öyle 'çağırdım, gelmedin, geç kaldın, aramadın, sormadın, kiminleydin, hesap ver' yapmayacak. Sana yüreğiyle güvenecek, inançlarıyla sokulacak. Bilmem kimin sözüne aldırmayacak, asla arkadaşlarının arkasından konuşmayacak, hele küfür hiç etmeyecek. Sınırını zorlamayacak , salya sümük ağlamayacak, kıytırık nedenlerden hır gür çıkarmayacak. Sözü dinlenir, anlaşılır olacak. Bir hatayı allayıp pullayıp abartmayacak.

............

-Gömleklerini o ütüleyecek ve o gömleğe hangi pantolon yakışır bilecek. Ama hayatı giyim kuşam üstüne kurulmayacak. Uyum ve uyumsuzluk nedir bilecek. Bir kere, topuklu ayakkabıyla spor ayakkabının ayrımını yapabilecek arkadaş. Dağa çıkarken rugan ayakkabı giymeyecek. 'Of yoruldum, beni ara, beni al, beni bul, bunu isterim' değil, 'sence de uygunsa, yanındayım, ben gelirim, merak etme' olacak lügatında. Tereciye tere satmayacak yani. Hissettiğiyle yaptığı şey arasında uçurum olmayacak. Cesur olacak cesur. Seni seviyorum derken korkmayacak, başka şeylerin arkasına gizlenmeyecek ve arkandan laf söyletmeyecek....

...........

-Kadın dediğin koyun gibi yatmayacak;aklını başından alacak ama, aklını sadece bununla yormayacak. Delireceksin ama delirmen hastalıktan olmayacak. Uzanıverdi mi yanına boylu boyunca, göğsünde atan kalbinin yerine koyacaksın kendini, ruhunu, herşeyini. Kadın gibi kadın olacak kadın dediğin, çıtır çerez niyetine yemediğin. Bir gecelik değil, ömürlük olacak ömürlük. Yıllara rehaveti değil huzuru taşıyacak. En seksi leydi olmayı da bilecek, hanım sultan olup sözünü geçirmeyi de. Cıvık konulara takılıp zaman tüketmeyecek, küsmeyecek, süründürmeyecek. Kadın dediğin ayıp nedir bilecek.

..........

-Sıkboğaz edip seni yalancı durumuna düşürmeyecek. Seni öyle bir tutacak ki arkadaş, sen bile şaşıracaksın öyle tutulduğuna. iki lafın başı, her tartışmada ayrılalım tehtidi savurmayacak. Sabırlı olacak ve asla gururuna dokunmayacak...Tuzu az, şekeri çok gibi limiti olmayan prosedürsüz yemeklerle işi olmayacak. Şöyle pastırmalı kurufasülyenin yanına tereyağlı pilavı konduracak şüphesiz. Salatasız oturmayacak yemeğe. Temiz olacak herşeyden önce mesela köfteyi mıncıklarken elleri . Yahut pahalı parfümlerin sindiği, süslü püslü boyacı küpü gibi, her öptüğünde bulaşık bir tadın kaldığı bir kadını öpmeyeceksin. Buram buram aşka sarılacaksın arkadaş. Buram buram kadın kokacak kadın dediğin.

..........

-Kadın dediğin güzel olacak ama eli yüzü düzgünden çok öte birşey. Zeki olacak zeki, seni bir hamur gibi karmasını da bilecek, o hamura kendini katmasını da... Paranın gücünü bilecek ama ne parasızlığın ezikliğini ne de paranın kudurmuşluğunu yaşayacak.Değerlerini bir anlık hevesler uğruna terketmeyecek. Namussuzluğunu, ahlaksızlığını ancak ve ancak seni baştan çıkarırken kullanacak, yan gözle adam kesmeyecek ,üstüne sevgili edinmeyecek.

...........

-Sarışın, renkli gözlü, uzun bacaklı, beyaz tenli, ince bilekli dilber filan fasarya... Kadın dediğin hatun olacak arkadaş, sözüne güvenilir, olacak. Bileceksin ki konuşulanlar burada kalır, kapıdan çıkmaz bir daha. Ağzı sıkı olacak kadın dediğin. Sırrını tutacak ama gününü bekleyip kusmayacak...

.........

-Para lazımcılardan, kürkçülerden, cep telefonu manyaklarından, dırdırcılardan, unutkanlıklarını senin üzerine atanlardan, kendi yetersizliğini seni suçlayarak rahatlayanlardan, raf süslerinden, tehditkârlardan, kaçaklardan, kıkırdayanlardan, boş bakanlardan olmayacak.

..........

-Saflığı, cahilliği, aptallığı oynamayacak, biraz ukala olabilir ancak sana rol yapmayacak. Komplekslerini güzelliğiyle örtmeye çalışmayacak. Bir şeyi çok isterse ve inançları doğrultusunda yapacak.En önemlisi kendini sevecek arkadaş, kendini sevmeyen kadından sana ne hayır gelir. Bir bakarsın ki yıllar sonra bu kadınla ne yatağa sığabiliyorsun, ne toprağa... Koluna takıp gezmesini de bileceksin gururla... Analığını da bilecek, çocuklarından saygı görmeyi de, anaya babaya hürmet etmeyi de...

.........

-Kadın kadın olacak be, seni sadece sen olduğun için, sensin diye sevecek. Parayla pulla, kariyerle, güçle, kimin ne dediğiyle ,sınırlamayacak. Hem sevgilin, hem arkadaşın, hem annen, hem çocuğun olacak, bağrına basacaksın huzurla... Bileceksin ki evde 'O' kadın tarafından beklenmenin zevkini hiçbir zevk yaşatamaz sana...
..........

Veli Bittero, fazla devam edemedi...Çok rahatlamıştı...Sadece kendisi değildi '' Dolu olan '' ...Çevresindeki erkekler, pimi çekilmiş patlamaya hazır bomba gibiydi...

Düşündü...Proğramını biraz şiirle ve müzikle süslemesi gerektiğine inandı...

Eski plaklardan seçti...Önce bir şiir...

Nazım'ın gözüyle,sözüyle...

'Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız ...' (Nazım Hikmet )

Sonra günün anlam ve önemine binaen bir şarkı aradı...Plâk cızırdayarak dönse de şarkı güzeldi...

Veli Bittero bu işi sevdi...Ayda dört yazı çıkarsa ''Ağır Abi '' sayılabilirdi...

Hatta yüzünü hiç görmediği güzel gözlü bayanlar kendisine alenen ve bir blog yazısıyla saman altından ''İlân-ı Aşk '' bilem edebilirlerdi...Blogların en ''seksi zekisi'' ilânen tebliğ edilebilirdi...

''Ne muhteşem bir duygu bu Yâ Rabbiii !..'' diye yüksek sesle düşündü...

Ve de hatta bu buluşlarıyla her ne kadar erkek litteratüründe ayıp kaçsa da ''Tıklanma '' rekoruna erişebilirdi...

Şimdi bu röportajı karşısında bayanların tepkisi ne olabilirdi acaba ?..

Hemcinslerinin düşüncesini de merak ediyordu...

''Erişir menzil-i maksuduna âheste giden ;tîz-i reftâr olanın ayağına dâmen dolaşır '' ( Acele edenin ayaklarına etekleri dolaşır ) diye mırıldanarak biraz olsun kendini ''Horlayan '' kadınlardan öcünü almanın dayanılmaz uçukluğu içinde sanal çınarın gölgesinde mâni hülyâlara dalıp gitti...

Plâk cızırdayarak dönüyordu;ama şarkı çok güzeldi...


'Çok istedim aah
Vermediler aah
Bu ne inat aah
Zalim peder aah !..

Allah'tan kork aah
Sopası yok aah
Güzele bakmak sevap
Ötesi yok aah !..

Erkeklerde yanar
Hem de nasıl yanar
Yanmak çözüm değil
Bizi nikah paklar

Erkeklerde yanar
Hem de nasıl yanar
Yanmak çözüm değil
Bizi yatak paklar

Ben de geldim aşka
Benimki bir başka
Ne güzeller gördüm
Akşamdan sabaha

Kız kurusu aah
Oldum vallah aah
Boş gezene aah
Kız vermezler aah !..

Napcaz şimdi aah !..
Yatcaz şimdi aah !..
Gidip de banka soyacak
Değiliz ya aah !..'(N.Öncel)

..........

Not:Röportajlar internet'ten

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..