Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Aralık '13

 
Kategori
Öykü
 

''Kadir Emmi''

Köyün tutkulu elmacılarındandı,

Kadir Emmi.

Daha kış bastırmadan,

İlk kar düşmeden toprağa;

Elma fidanlarının diplerini önce çapalar

Sonra gübrelerdi.

Öyle her gübreyi fidanların dibine dökmezdi.

Hazır yem yememiş inek gübrelerini özenle

Güneşte kurutur,

Sonra pay ederdi fidanlar arasında…

Sonra cam dibinde beklerdi baharı.

Elma ağaçlarının ilk sürgünleri dallarda gülümsediği zaman

Başlardı Kadir Emminin bayramı.

Köyün en neşeli ve latifeli ihtiyarı olur çıkardı.

Güneş bastırdığında toprağa,

Toprak debelendiğinde içten içe,

Bir türkü tuttururdu çay elinden öteye.

Dağlardaki karlar erimeye başladığında,

Suya tat geldiğinde Amasya elma tadında;

Derede bir de yunurdu Kadir Emmi.

Bir de oğlu vardı Kadir Emminin,

Yusuf’tu adı, yusufçuktan gelirdi uçarılığı.

Süt kaynadığında fokur fokur cezvede,

Bir delilik canlanırdı gözlerinde.

İki şeker az gelirdi bardağına,

Üç olacaktı ya azı olmazdı.

Anası iki koydu o sabah bardağa.

Kapı hiddetini odaya boşalttığında,

Yusufçuktan gelen Yusuf kızdı;

Dağlara vurdu gençliğinin deli tarafını.

Sonra Kadir Emmi bir dağları kolladı,

Bir de Elma ağaçlarını yan gözle.

Elma ağaçları toprağı sevdi,

Yusuf dağları.

Güneş ilk ışıklarını toprağa bağışladığında,

Kadir Emminin hayatı başlardı.

Sabah namazını zor bitirir,

Koşardı bahçeye.

O sene Elmalar, elmaydı hani.

Amasyalar, Türkiye

Goldenler obur mu obur.

Çıtaklar, çıtırmı çıtır;

Sulumu sulu.

Ama hasat geldiğinde sadece bir Elma ağacındaki bir elma,

Ne sopaya geldi ne de sallamaya.

Direndi Kadir Emmiye.

Yenildi Kadir Emmi Elmanın inadına.

Cam dibinde bekledi, aklı elmada,

Kahvede kumar oynadı, aklı elmada.

Selam vermeyi bile unutur oldu namazda.

Aklı elmada olanın, yüreği bahçede olurmuş ya.

Kadir Emminin hayatı koskoca bahçede tek Elmada kaldı.

Bir sabah bili bili öttü mü öttü, deli deli.

Koştu Kadir Emmi bahçeye,

Baktı Elma dalında yok;

Toprakta da yok, heyhat.

Sonra dağa baktı,

Dağın başı duman duman;

Dağ olmuş sanki sarhoş.

Yıkıldı omuzları, daldı bakışları.

Yorgun geldi eve, mahalle durgun.

Evin kapısını açar açmaz bir süt kokusu titretti bedenini.

Mutfağa koştu,

Yer sofrasında, sahan’ın yanında Yusuf;

Bir de bağdaş kurmuş deli oğlan.

Sahana baktı, üzerinde bir tencere dolusu süt.

Buğum buğumda tütüyor, içten içe.

Şekerlikte şeker kalmamış bocalamış anlaşılan içine Yusuf.

Sahan’ın kenarında kıpkırmızı bir Elma.

Gülümser mi gülümser Yusuf gibi.

Baktı oğluna, yiğidi baktı ona.

-Oğul o Elma, dedi.

Yusufçuk dedi;

Baba… Elma gibi sulanma…

Mehmet ÖZCAN

 
Toplam blog
: 57
: 222
Kayıt tarihi
: 18.01.13
 
 

Emekliyim, köpekleri çok severim. Fotoğraf ama anlam saklayan fotoğraflara bayılırım. Yazmak uzun..