Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Şubat '12

 
Kategori
Özel Günler
 

" Mutlu Çocukluktan Kombine almak" ( Bir 'Seviyorum ülen!' Yazısı )

" Mutlu Çocukluktan Kombine almak" ( Bir 'Seviyorum ülen!' Yazısı )
 

Aşk'tan beri hayatım, cennetin ön izlemesi


Nisan 2008... Ciddi ailevi problemler yaşadığım, sürekli ağladığım; kendimi kapatıp gitmek ve bir daha da dönmemek istediğim karanlık bir dönem. Hiç bir yere sığamıyorum, aynalara, evime, odama..." Pirinç gibi ayıklasam kendimi, silme taş çıkar, hepten çöpe giderim " diye hissettiğim iğrenç zamanlar... İlişkiler desen hak getire... İnsan suretinde çeşitli büyükbaş hayvan cinslerinin ego ve aşağılık kompleksi tatminleriyle geçmiş gitmiş...

Sonra diyorlar ki, "Hakan diye bir çocuk var bizim orada... Tanıştıralım istersen, bence iyi anlaşırsınız. O da senin gibi biri "... Sevgililik önemli değil, güvenip derdimi anlatabileceğim, ifşa edilmekten korkmadan sırlarımı açabileceğim bir yoldaş olsun bana yeter diyerek kabul ediyorum. ( Ki şu: "ortak arkadaşlar vasıstasıyla tanıştık" muhabbetiyle çok dalga geçerdim ben, işte böyle başıma gelmiş oldu blogçuğum )

İlk etapta messenger'da, sonrasında da - tam da faranjit olup sesimin mafya babası gibi çıktığı bir günde - telefonla görüşüp yüzeysel tanışmamızı gerçekleştirdik. Sonrasında da, hayatımın en güzel 1. pazarı olan 27 Nisan 2008'de göz göze geldik efenim.

O zamanlar 24 yaşındaydım, belki pek çok yaşıtım bu duyguları çoktan yaşamıştır ama bana o kadar olağanüstü ve masalsı gelmişti ki... Sanki 30 yıldır tanışığız gibi, ellerimiz çoktan birleşmiş de sanki araya zaman girmiş gibi... Ama bir yandan da, yeni, kalbinin temizi yüzünde ışıyan birini tanımanın heyecanı... Aşk dedikleri, ruh eşi dedikleri bu muydu acaba... O günün sonunda eve resmen uçuşarak gittim, ve ardından gelen her gün de kat kat daha güzel oldu.

Tamamen bireysel tercihiyle, kendi annesi tarafından vazgeçilmiş, yok sayılan bir çocuğum ben blogçuğum. Buraya anlatmak istemediğim bir araba kötü hatıra, en acısı, onun beni hayatına almamayı tercih etmesinin kalbimde bıraktığı derin gücenme. ( belki de bu yüzden, alışverişe bile gitsem kızımdan zamanımı çalıyorum diye hayıflanışım ) Hep derdim " Hayatın bana bir anne borcu var" diye... Sevdiceğimin anne ve babası beni en az onlar kadar çok sevdi, kendi evlatlarından hiç ayırmadılar maşallah diyeyim. E ben de poşet değilim tabi, elimden gelenin fazlasını yapıyorum layık olabilmek için. Şu kazık kadar yaşımda bile hala, yediğimden içtiğime, hastalığıma, derdime kadar herşeyimle ilgilenir mutlu ederler beni, özellikle kayınvalidem ( ya kısaca annem işte annem :) )

Birbirimizi bu derece bulup tamamlayabilmişken çok da vakit kaybetmek istemedik. Belki birşeyler uzayınca ilişkinin büyüsü bozulur diye de korktuk.... Tanışmamızın 6. ayında nişan, yaklaşık 1. yılında da nikahımız oldu... Biz birbirimize her şartta, sadece kendimiz olarak sarılıp Allah'a sığındık, o da bizi utandırmadı çok şükür... Geçen bahar da bir İnci tanesi hediye etti bize..

Tartıştığımız, hatta seslerimizin yükseldiği zamanlarda bile birbirimize saygımızı hiç yitirmedik blogçuğum. Hatalarımızı kabul edip karşılıklı alttan almayı becerebildik. Zevklerimizi anlamaya çalıştık, ortak olmayı denedik, beceremesek bile kakafoni, cızırtı yapmadık. ( Bunları klişe olsun diye söylemiyorum gerçekten aynen böyle; mevzunun temeli bu kadar basit aslında ) Büyükçene aşkımızla başlattığımız evliliğimizi; dostluk, hani o :" Hayat arkadaşlığı " denilen tuğlayla sağlamca ördük. Ve inanın, bugün hala evime dönerken ve onun geliş saati yaklaştığında, o nisan Pazar'ındaki Didem'e dönüşüyorum tekrar tekrar... Yorucu bir seyahatten odana dönmek gibi... Abartmıyorum hala, her gün özlüyorum onu, akşam olsa diye bekliyorum heyecanla... Sanırım bizim evliliğimizi de güzelleştiren unsur en çok bu. Tabi bir de ortak aşkımız İnci kız..

Bu pek de romantik günde: " Kapitalist düzenin insanlara 14 şubat dayatmaları " gibisinden bir yazıdan ziyade, sevdiceğime ithaf ettiğim birşeyler olsun istedim blogumda. Kişisel birşey olsun  istedim, herkesin 14 şubatı kendine, her fikre saygım var... Ama ne bileyim blogcuğum bu sene böyle geldi içimden..

İnsanoğlu, beşer şaşar derler... Bizim birbimizden hiç şaşmamamız dileğiyle...

Sevgi'li günler efenim...

 

 
Toplam blog
: 26
: 268
Kayıt tarihi
: 21.01.12
 
 

1984 İstanbul doğumlu, önlisans mezunu; sanatçı babanın sanatçı parçası kızı... Hem anne, hem eş,..