Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mart '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

''Pratik İngilizce'' nasıl gelişir?

''Pratik İngilizce'' nasıl gelişir?
 

O gecenin doyumsuz sesleri...



Benim kızlar (arkadaşlar), haftalardır psikolojik baskı yapıyor:
''Yaa...Lütfen ayarlayın da kız kıza bir yerlere gidelim, öyle yorulduk ki; biraz kafa dağıtalım!'' diye...
Benlik hava hoş, ne zaman deseler giderim de; hepsinin çocukları var...
-Onları ne yapacaksınız? diyorum...
Hepsi sözleşmiş gibi, ''eşlerinin bakacağını'' söylüyorlar...
( Allah allaaah...Bizim kızlar kendilerini aşmış da benim haberim yok...)

Böyle koşullarda gidilecek en hoş, en güvenli ve huzurlu eğlence yeri, Antalya Kaleiçi'ndeki Hasanağa Restaurant. Kısa süre içinde gidilecek gün plânlanıyor, buluşma saati ve yeri tesbit ediliyor.

Hasanağa Restaurant, yıllardır kalitesinden ödün vermeyen, sımsıcak, samimi, turistik bir işletme. Mezeler, yemekler enfes ve temiz, görevliler son derece nazik, ilgili. Fiyatlarsa son derece ekonomik...

Mekan tıklım tıklım. Sahnede üç kişilik bir müzisyen grubu var ve en sevdiğimiz ezgilerin nağmeleri, kâh eğlenceye, kâh hüzne davet ediyor. İlk kadehler, ilk lokmalar bir çırpıda tüketiliyor...

Çok geçmeden çakır keyif durumu hasıl oluyor...

''Eğleneceğiz''diye şartlanmışız ya, bir ağır ablaMız hariç (ki; onun dansla, oyunla işi olmaz) hepimiz soluğu pistte alıyoruz...

''Cemilemin gezdiği dağlar meşeliiii, imanım,
Haydi üç gün oldu Cemilem bu derde düşeliii...
Gayduru guppak Cemilem....''

1.2.3.4.5!..1.2.3.4.5!..

Bu 9/8 lik Antalya Oyunu yüksek performans isteyen bir oyundur. O yüzden, lâf aramızda, ben diğerleri kadar genç olmadığım için çabuk yoruluyorum...

Hem biraz soluklanmak, hem de ağır ablayı yalnız bırakmamak düşüncesiyle, bir ara masaya dönüyorum...
"Aaa! O da ne?"

Dibimizdeki masaya iki turist oturmuş; Temiz, düzgün, yakışıklı ve güleryüzlü, üstelik ben yaştalar...

Gözlerim parlıyor...Neden mi? ( Yanlış anlamayalım lütfen!)

Söylemesi ayıp, bu yıl, İngilizce öğrenmeye başladım ya; ''İşte, bana pratik yapma fırsatı çıktı!'' diye seviniyorum.O yüzden gözlerim ''English, English'' parlıyor...

Sırıtıyorum önce, sonra soruyorum:

-Hi! How are you?

-Where are you from?

İtalya'dan gelmişler, hem de Venedik yakınlarından...

(Neee? Biz bu yaz oralarda gezdiydik yahu, şansa bak!)

Gondol gondol gülüyorum...

Soracağım, anlatacağım çok şey var ama lânet beginner English'im yeterli değil...

(Buldum...)
-Where do you stay?

-Belek....Hotel

Yabancı misafirler benim bu ilgimden çok mütehassıs oluyorlar ve bir tanesi, izin alarak sandalyesini
 yanıma çekiyor (!)

Nezaketen ''certainly-elbette!'' diyorum...

Sağ tarafımda oturan ağır abla ise aynı anda aşağıdan bacağıma okkalı bir çimdik atıyor.

Aynı esnada, pisttekilerden birisi dayanamayıp, yanıma geliyor, tıslayarak:

-Yahu nerden çıktı bunlar, çabuk buraya gel, muhabbetimize kıyma! diyor ...

(Kendisi İngilizce Öğretmeni ya; Tok ne anlar açın halinden!...)

''Pratik'' diyorum,'' pratik İngilizce!''
!
Pis pis sırıtarak geri dönüyor...

Diğerleriyse kaş göz oynatarak, bana manâlı bakışlar fırlatıyorlar...

(Bunların hepsi fesat valla!)

Şurada'' İngilizce pratiğimizi geliştirelim, aynı zaman da kültürlerarası diyalog kuralım'' diye kendimizi heba ederken, bak şunların yaptığına !...

Bir soru daha sormak istiyorum: ''Yalnız mı yoksa grupla mı geldiniz?'' diye...

Aklımda bir alone ( yalnız) kelimesi var ama, bir türlü cümleyi oluşturamıyorum...

Çaresiz, yanımdaki İngilizce-Almanca bilir, ağır ablaya dönüyorum:

-Yalnız mısınız diye nasıl sorarım ya?

O ise aniden, gözlerini patlatıyor, o esnada ağzından alevler fışkırıyor:

-Ne OlacaK? YalnıZ ya da DEĞİL...Sana NEEE? diye beni sümsüklüyor...

(Halâ ablalık yapıyor yahu!)

-Ne var beee! Şurada İngilizcemiz gelişsin diye uğraşıyoruz...Praa...Pratik işte...İngilizce pratik!

-Bana bak KIZIM; Çok yılıştın, adamlar niyeti bozarlarsa, vallahi canına okurum senin!

!
Soramıyorum ''alone musunuz?'' diye...

Kızlardan birisi kolumdan çekerek piste sürüklüyor...

Yabancı konuklar uzaktan el sallayarak mekândan ayrılıyor...

Ellerim havada, suratımda en muzip gülümsememle:

-Pratik kardeşim, pratik İngilizce ! diyorum...

(Anlamıyorlar beni...AnlaYAmıyorlAAAr! Ya da işlerine gelmiyor !...)

Göbekler atılıyor, gerdanlar kırılıyor, grup halinde, sahnedekilere eşlik ediliyor;

''Enişte bana HİŞŞŞT demiş,
Yalan aslanım yalan/
Yalan aslanım yalaaan...

Nay niri niri niri nam
Nay niri niri niri nam...

Nay niri niri...
Nay niri noooommmm...."










 

 
Toplam blog
: 247
: 1493
Kayıt tarihi
: 29.01.08
 
 

Antalya ve Akdeniz aşığı bir öğretmenim. Bol bol okurum, blog yazarım, şiir yazarım. Yazdıkça ve ..