Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mart '12

 
Kategori
İnançlar
 

" Sır" nedir diye soran yoldaşıma cevaben(!)

" Sır" nedir diye soran yoldaşıma cevaben(!)
 

Sevgili yoldaşım sormuş: "Adalet, tanrıcılık oynayan ademsoyunun en büyük küfrü.." başlıklı yazınızda ne anlatmak istiyorsunuz " sır " nedir?

Kıymetsiz düşüncem odur ki;

Kur'an ve onu açıklayan hadis'ler elbette pek çok gizli manaya sahiptir.. ancak bu sır rakamsal değerler ile bağlantılı değil, uzun süreli tefekkür neticesinde açılan algı ile ilgilidir.. İhlâs suresini ele alın örneğin.. manası düzden okuyana dahi açıktır.. kısacık bir suredir.. ama üzerinde tefekkür ettikçe, Allah'ın ne olup ne olmadığını bu kadar net ve derin bir şekilde anlatması insanı hayrete düşürür.. sadece "ehad" kelimesinin üzerine ben yazarım 10 sayfa, siz yazarsınız 10 cilt.. işte sır budur.. "sır" kelimenin rakamsal değerinde değil, o kelimenin insanın ruhunda, bilincinde, vicdanında uyandırdığı düşüncelerde gizlidir.. bir insan ne kadar çok tefekkür eder düşünürse, sır da ona o denli açılır.. hesaba, logaritmaya, cebire lüzum yok.. zaten bu işin bununla bir alakası yok.. bu bir kalp işidir.. bir niyet işidir.. bilmek işidir.. mühendis olmaya ne hacet..? Muhammed Rasulullah bir çoban idi.. yüksek matematik profesörü değil.. sırrı gökte, olimposta, rakamda, diferansiyel denklemde aramayınız..

Diyeceksin ki; "kimin ömrü yeter o zaman bulmaya..?"

Kimsenin.. hiçkimsenin yetmez.. herkes biraz ilerler sonra kalır.. önemli olan vardığın noktada "aha da geldim budur" dememektir.. al sana Pisagor'un hatası..

Ha..! ararsanız elbet bulursunuz birşeyler.. rahmetli Pisagor da bulmuş.. Allah ondan razı olsun.. ama ne bulmuş, nerede kalmış..? hata noktası daha açık sanıyorum şimdi..

Sayılar soyut ve insan uyduruğu şeyler olduğundan ve yaratıcı ile onun yarattığı sırlı alemi anlamak için somut nesneler yetersiz kaldığından (kime göre?) ilgi çekmiş olmalı.. lakin bir ağaca bakıp dahi soyut kavramlar türetilebilirdi.. o ağaca bir takım değerler isnad edilebilirdi.. ancak çıkış noktası somut olduğundan kökü eksik kalırdı bu fikirlerin takipçilerince.. o yüzden soyut bir şey olan rakamlar kullanılageldi tüm "sırlı" işlerde.. büyülerde, kehanetlerde, ebcedde, sihirde vesair gizli tüm arayışlarda.. hepsinin amacı aynı idi.. hepsi görünenin ötesinde bir mana arar durur.. görünenin ötesini fark yahut hükm etmek ister..

Fakat rakamlara girip de boğulmak istemiyorum.. çıkışı yok, çünkü dayanağı mesnedi yok.. işkembeden sallama işler.. ve fakat, (kendimle çelişmesem olmaz) 3 ün gizli bir anlamı olduğunu düşünürüm oldum olası.. çok ilginç bir rakamdır 3.. hem zahir hem de gizli pek çok yere saplanır her bir ucu.. onun apayrı bir inceleme konusu olması gerekir..

Ve en sonunda "var" ve "yok" un karşılığı olan 1 ve 0 bir anlamlıdır kendince..

Neyse fazla uzattım.. asıl konuyu atladım herzamanki gibi..

Bu rakamsal ifadeler ve rakamlara manalar isnad etmeler insan uyduruğu işler dedik.. somut olan misaller (ağaç, kuş, deniz, ay, güneş) ile yaratılmışın ve yaratanın sırrını bulmak eksik olacaktı.. bu yüzden insan hayal gücünün en mükemmel yaratımı olan rakamlar kullanılmıştır dedik..

O zaman akla şu soru geliyor; herşeyi rakamlardan sağmaya çalışan zihniyetin karşısında bir de hadis ve Kur'an yolu yordamı vardır ki misalleri ve güç aldığı noktalar hep somut nesneler ve düşüncelerdir.. rakamlara bir takım oranları ifade ve sayısal tanımlamaları anlatmak dışında girmez. şu kadar kanatlı melekler, bu kadar yıl süren mesafeler, bu kadar adet zebani, şunun şu kadar katı sevap... gibi gibi..

Yani gizli manayı anlatmak için rakam kullanmaz.. rakamı, rakamsal değeri ifade için kullanır yalnızca..

Fikir üretmek, manalar yükleyip sanal gerçeklik yaratmak güzel şey.. sanal gerçekliğin ne kadar derinine inerse o kadar yaklaşır adam yaradana şahsi kanaatimce.. ancak bu sanallık amaç değil araç olmalıdır.. insan yarattığı bu sanallığa inanmaya başlar, aracı amaç edinirse düşeceği çukurun dibinden çıkması mümkünsüzdür.. aradaki fark mübalağalı anlatımım kadar belirgin değil, esasında incecik bir çizgidir.. ve o çizgiyi farketmesi "karanlık gecede kara taşın üstünde yürüyen karıncayı farketmek" kadar zordur vesselam..

İşte böyle yoldaş, ömür yetmeyecek.. ki tek maksadım da ne yazık ki sırrı bulmak değil.. hayat gailesi, koşturmaca, para kazanmak için bedenimi, zamanımı, fikirlerimi satmam dolayısı ile zamanım kalmıyor sırra ayıracak.. ama yüzüm nereye dönük..? işte ondan eminim.. bir yere kadar geleceğim ve düşüp gideceğim ben de.. ama o yol üstünde o hedefe yürüyenlerle anılacak adım.. vardığım noktanın mesafesinin manası kalmayacak o an..

Kıymetsiz bu ademin "sır"dan anladığı da bu işte..

 
Toplam blog
: 54
: 393
Kayıt tarihi
: 13.07.11
 
 

İstanbul'da yaşıyorum. Lise yıllarımdan beri minik denemeler yazıyorum. İnternetle tanışmamız biraz ..