Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Temmuz '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

''Tekeden teleme çalmak''

''Tekeden teleme çalmak''
 

Bekir İŞLEK: TEKEDEN TELEME ÇALMAK Bir Folklor Gönüllüsünün Derleme Macerası, Haziran 2009


En zor işlerden biri de sanırım belirli bir konuda araştırma yapabilmektir. Uzun uzun araştırmak, ince eleyip sık dokumak gerçekten cesaret ve sabır gerektirir. Bu nedenle uzun soluklu araştırmaların değerini ölçmek zor. Bu tür araştırmalar nice iller, ülkeler dolaşmayı; o kapı senin bu kapı benim, diyerek nice yüzyüze görüşmeyi de kapsar.

İşte TEKEDEN TELEME ÇALMAK adlı derleme çalışması için de Bekir İŞLEK böyle bir yolculuğa başlamış, bitirmiş. Osmaniye'nin Düziçi ilçesinin Pirsultanlı Köyü'nde<ı goog_docs_charındex="543"> ''tan davulu'' ile başlayan düğünlere ek olarak, hısım akrabanın da yeri geldiğinde ağıtlar yakması Bekir İŞLEK için ilk esinlenme kıvılcımlarını çıkartmaya başlamış.

Gerçekte binbir türlü sorunlarla yoğrularak büyüyenler için, ülkemizde şair olmamak ne mümkün! Bir de Kars, Sivas, Adıyaman, Erzurum, Van, Urfa, Maraş, Konya gibi Osmaniye de ozanların, aşıkların yatağı olmuş yüzyıllarca. Osmanlı Devleti'nin kurmuş olduğu son kentlerden biri olarak Osmaniye'de bugün yüzlerce ozanı, aşığı bağrında barındırıyor içinde. Öyle ki Macarların kökenini müzik yönünden araştırmaya kalkışan Bela BARTOK bile kendilerine en yakın tınıları ve söz dizimini 1936 yılında Osmaniye Çardaklı Ali Bekir ile Düziçili Kır İsmail 'in çalgılarında, türkülerinde bulur. Bu gerçeği Çukurova Türküleri adlı eserinde, yaklaşık elli yıl sonra (!?) değerli araştırmacımız Halil ATILGAN da yazmıştır (<ı goog_docs_charındex="1457">Çukurova Türküleri, TRT yayını 1987?).

Yakın tarihten çok daha önceleri ise bilindiği gibi halk hikâyeciğili yanında Karacaoğlan ile Dadaloğlu türküleridir. Toplumsal etkileşimin çok yoğun olarak yaşandığı bu çalkantılı topraklarda ne ozanlık ne aşıklık ne de halk hikâyeciliği yok olup gider! Osmaniye İl Kültür Müdürlüğü'nün bir yayınına göre bugün yaşamakta olan Osmaniyeli şirler ve aşıkların sayısı yüzelli kişiye ulaşmaktadır (Veli ABA - Osmaniye Şair ve Aşıkları Antolojisi 2006).

İşte böyle bir çevrede yetişen Bekir İŞLEK Düziçi İlköğretmen Okulu'nda Türkçe öğretmeni İsmail GÖRKEM'in araştırmacı tutumlarından çok etkilenir. Bir kaç yıl öğretmenlikten sonra Bekir İŞLEK İstanbul'daki hukuk eğitimi yanında, bir yayınevinde çalışıyor olmasının da etkisi ile olsa gerek Yavuz Bülent BAKİLER, Kemal TAHİR, Necip Fazıl KISAKÜREK, Cengiz AYTMATOV, Arif Nihat ASYA, Ruhi SU, Muharrem ERTAŞ ile Alev ALATLI'nın etkileri yanında Düziçili aşıklarından da etkilenmeye başlar. Çünkü Düziçi'li Kır İsmail, Aşık Mahmut, Aşık Köroğlu, Aşık Tus Mustafa, Aşık (Mehmet ÖZTÜRK) Çöllo ile Kirik Ali öte dünyaya göçüp gitmiş olsalar da anıları ile birlikte söyleyiş biçimleri Düziçili diğer aşıklarca yaşatılmakta; onların anlattıklarına yeni yeni katkılar yapmakta idiler!

Bekir İŞLEK
bu etkiler konusunda gerçekçi açıklamalarda bulunuyor:
Çocukluğum halk hikâyeleri ve Karacaoğlan türküleri dinleyerek geçmişti.''

Osmaniyeli öğretmeni İsmail GÖRKEM'in bir akademisyen olarak Düziçili Aşık Mustafa KÖSE ve Hikâye Repertuarı, Çukurova Ağıtları, Yeni Bilgiler Işığında DADALOĞLU: Bütün Şiirleri adlı eserleri yayınlamış olması 1985'te Düziçi'nde avukatlık yapmakta olan Bekir İŞLEK'te araştırmacılık eğilimlerini depreştirir. Oysa bu önemli araştırmalar ne yazık ki <ı goog_docs_charındex="3273">''Düziçi'nde hak ettiği takdir ve yankıyı'' bulamamış. Çünkü ''Bizimkiler türküyü, ağıdı sadece <ı goog_docs_charındex="3372">Davut gibi âleme (=gök kubbeye) salıp bırakıyorlardı!''

''Yarbaşı (tren istasyonu)'ndan bir adım ötesini Yemen kadar gurbet sayan bir Düziçili olarak Düziçi'nden 1000 km. batıda (noter olarak) görev yapıyordum. Memleket hasreti bir bakıma türkülere, Düziçi aksanındaki tınılara, o güzelim davul ve zurna seslerimne olan hasrete dönüşmekteydi. Âşık Ali Kirik'ten bir <ı goog_docs_charındex="3746">''Âşık Halil hikâyesi'' dinlemek için neler verilmezdi ki?''

''Hocam Prof. Dr.İsmail GÖRKEM'in söz konusu kitaplarını okuduktan sonra, kendisini telefonla aradım ve kutladım. Bu konuda neler yapabileceğimi sordum. Kendileri de hiç vakit kaybetmeden işe başlamam gerektiğini, bana uzun uzun anlattı.''

''Neler yapabilirim''i düşünürken, aklıma, işi Düziçi düğünlerinde video kayıtçılığı olan bir yakınım geldi. Hiç olmazsa, yaşayan aşıklar ile çekimler yapıp, söyledikleri herşeyi kaydedebilirdik. Her âşıkla ayrı ayrı görüşerek bu kayıtları yaptık. Yakınım Ali İŞLEK video çekimleri yapıp VCD ve mp3 olarak bana gönderiyordu''

Adını bir atasözümüzden alan TEKEDEN TELEME ÇALMAK adlı derleme çalışmasının pek çok zorlukları da içerdiğini ancak bilenler bilir. 2005 yılında bu konudaki çabasını yakından gördüğüm, titizliğinden dolayı da gıpta ettiğim Bekir İŞLEK, gerçekten girişmiş olduğu derleme çalışmasını dar bir alanda tutmak yerine genişlettikçe genişletmiş!

Düziçi'nin söz dağarcığının etkilerini, açılımlarını bulabilmek için dağlar tepeler aşmış, terlemiş, bunalmış, kapı kapı dolaşmış, en umulmadık yerlere ulaşmak, zaman zaman da yüzünün suyunu dökmek zorunda kalmış! Bazı gerçeklere ulaşırken, bazı uydurmaları da yalan yanlış yakıştırmaları da yakalamış.

İşte bu çerçevede Bekir İŞLEK'in başka neler yapmıl olduğunu birlikte okuyalım:
''... Halil ATILGAN Bey'in de Düziçi'nden bazı derlemelerinin ve kitap hazırlıklarının olduğunu biliyoruz. Bartok, Reinhard ve Eberhard'ın Düziçi'nden 100 (yüz) saati bulan sözlü derlemelerinin bir kısmına ulaştık, bir kısmının ise peşindeyiz. Bunların bir kısmı Teksas Tech. Üniversitesi'nde, bir kısmı Berlin'de, bir kısmı İstanbul'da ve bir kısmı da bazı şahıslardadır.''

Bekir İŞLEK
'in ulaşmış olduğu bu tür kaynaklar arsında Prof. Dr. Halet ÇAMBEL, Ruhi SU, Pertev Naili BORATAV'ın bulunduğunu da belirteyim!

Düziçi'nden açılarak pek çok önemli alanlar ve kişilere ulaşmak zorunda kalan, günümüzün görsel ve ses kayıt imkanlarını da kullanan Bekir İŞLEK: TEKEDEN TELEME ÇALMAK adlı bu çalışmasına Bir Folklor Gönüllüsünün Derleme Macerası olarak ikinci bir ad vermek zorunda kalmış haklı olarak. Derleme yaparken nerede, ne zaman, nasıl, niçin, ne ile, kimlerden, kimlerle ve hangi malzemeleri kullanarak çalışmış olduğunu çok çarpıcı yerel yaklaşımlar ile anlatan Bekir İŞLEK, görüşlerini tanınmış bazı yazarlarımızın yaklaşımları ile de süslemeyi unutmamış.

Anne babasının da birer ağıtçı olduklarını öğrendiğimiz Bekir İŞLEK'in TEKEDEN TELEME ÇALMAK sürecinde bakalım Düziçi'nde kimlerden derlemeler yapılmış:
1- Âşık Mustafa KÖSE'den onbir (11) halk hikâyesi ile pek çok ''yoz türkü''.
2- Âşık Karayiğit OSMAN'dan yirmi (20) halk hikâyesi ile onlarca ''yoz türkü''.
3- İspir ONBAŞI'dan beş (5) halk hikâyesi.
4- Âşık Mehmet ÖZTÜRK'ten üç (3) halk hikâyesi.
5- Âşık Mustafa ÇABUK'tan onaltı (16) halk hikâyesi.

Bekir İŞLEK: Kayıt çalışmalarımız devam ediyor,
diyor.

TEKEDEN TELEME ÇALMAK
gibi gerçekten zorun da zoru bir işi kılı kırk yararak başarabilmiş Bekir İŞLEK. Ayrıca bu Derleme Macerası içinde çok tutarlı, eğlenceli ve oynak bir anlatım yolu ile halk edebiyatımızın zenginliklerine ışık tutan az sayıdaki araştırmacılarımız arasına katılmış bulunuyor.

Onun bu derleme çalışmalarının pek çok açmazlarımızdan birisine, belki de onlarcasına gönderme yapmış olduğunu: Kültür Bakanlığı'nı, TRT Kurumu'nu, üniversitelerimizi göreve çağırdığını; âşıkların düzenli bir gelirden de mahrum olduklarını belirttiğini; ümidim yok ya, b e l k i birileri yapılması gerekenleri Hak Hukuk ve İnsanlık adına, yerine getirir diyerek, buraya yazmak zorundayım.

Esen kalınız.
 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..