Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Şubat '13

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

''Teması'' ayrılık olan her mektup zordur, veda etmek istemiyorsanız daha zor!

''Teması'' ayrılık olan her mektup zordur, veda etmek istemiyorsanız daha zor!
 

Veda mektupları zordur elbet,

Teması ayrılık olan her mektup zordur,

Her kelime dikkat ister,

Her kelime hasret kokar,

Her kelime duygusaldır, romantiktir,

Ben aslında veda etmeyi beceremiyormuşum,

Bakma insanlara veda maili attığıma,

Onları sen kadar sevmediğimdendir.

Bitti zannettiğimiz yerden başlattık bu ilişkiyi,

Ama benim su koy vermem gerekiyor,

Benim mızıkçılık yapma vaktim geldi de geçiyor,

Bir gün sana verdiğim değerin altında kalacağımı biliyordum,

Bir gün sevgili olamama ihtimalimizin olduğunu biliyordum,

Diliyordum bütün dualarım da seni,

Hayırlısı ise olsun diyordum,

İnanarak, hissederek söylüyordum bunları!

 

Şimdiyse ‘suskunluğuna’ kurban oldum desem, kızar mısın bana ?

Çünkü böyle olsun istemem,

Kendimi 2 kere üzerim, ben üstesinden gelmek için yine çaba gösteririm ama sen üzül istemem,

Senin yüzünden oldu, demem, diyemem!

Senden izin almadığım doğrudur, seni severken!

Sen benim gözyaşlarımın nedenisin çünkü…

Neden bilmiyorum ama ağlıyorum şuan

Seni unutmamam için büyük bir neden bu…

Yutkunamıyorum!

Gözyaşlarımı şimdi döküyorum ki karşında ağlamayayım,

Yoksa göz yaşlarıma dokunursun, ki dayanamam !!!!!!!!!

Bazen diyorum, o havuçlu keki yemeseydim keşke,

O gece oraya gelmeseydim, seni daha az severdim belki…

İçtiğimiz çayların, kahvelerin, tavla sohbetlerinin,

Geleneksel deyip de yarıda bıraktığımız gezmelerin,,

Beni gördüğündeki heyecanlanmaların,

Görür görmez gülmelerin,

Sırf bu yüzden bana kızamıyor olmaların,

Baktığında ışıl ışıl parlayan gözlerin,

Kimsenin pek bilmediği gamzelerin,

Utanmaların,

Hastalandığımda beni düşünmelerin,

‘’Dikkat et kendine, ilaçlarını almayı unutma’’, demelerin olmasaydı,

Seni bu kadar sevmezdim !

Seni unutmamam için çok sebep var!

Tıpkı sana sarılamayışım gibi,

Göksel’in bir şarkısı var ; ‘senin gökyüzünde benim yerim yoktu’ diye…

Benim de sende bir yerim olmayınca, sana sarılmak da kısmet olmadı,

Hayatımda ilk defa bir insana sarılamamanın üzüntüsünü taşıyorum,

Belki sarılsan aşık olurdun bana!

Umut işte!

‘Umut fakirin değil sevenin ekmeği’, yanlış söylemiş onu söyleyen

Umut edebildiği sürece sevebilir insan,

Hayal kurabildiği sürece aşkın varlığına inanır insan,

Ben aslında dedim sana kimseye aşık olamazsın diye,

Onu derken de sana gönül verebileceğimi hesaba katmadım.

 

Ben seni hak etmiyorum,

Ben zaten sevmeyi hak etmiyorum.

Sorsan ; ‘Aşk’ı ben buldum.

O derece ahkam kesiyorum herkese,

Ama, kendime çarem yok…

Ben niye seni sevdim bilmiyorum,

Pişman mıyım? – Hayır.

Uğraştım yani mutlu etmek için seni,

İyi de yaptım,

Bunları yaparken de mutlu oldum,

Mutlu olduğunu zannettikçe de, daha çok mutlu oldum.

Demiştim sana; mutluluğun paylaştıkça çoğaldığına inanlardanım diye,

Paylaştım da,

Ağaçlara anlatım, kuşlara anlattım, yağan yağmura anlattım seni

Ne kadar sevdiğimi anlattım,

Ne kadar üzüldüğümü de anlattım

Bunları yaparken sana kızmadım, kızamadım,

Ben seni konuşurken kaybettim, farkında olmadan!

Bana yakışmayanı yaparak kaybettim,

Tanıdığımı zannettiğim gün kaybettim seni,

Aslında tanıdım tanımasına da,

Zaman mı dersin, hayat mı dersin ne dersen de,

Pardon,  KADER de !

Yani aslında ben senin kaderindim.

Ben senin için bir tesadüftüm.

Biraz tahammül edebilseydik birbirimize,

Biraz daha anlayışlı olabilseydik birbirimize,

Bugün bu mektubu yazmıyordum belki de…

Yanlış zamanlarda,  yanlış düşüncelerle gereksiz yere yıprattık birbirimizi,

Bu bir bahane değil ama tartışmasını dahi beceremezken, sevgili olmamız mucize olurdu.

Kabul etmek lazım bazı gerçekleri,

Ben alttan alırken, sen alttan almıyorsun,

Aslında aynı konulara karşı duyarlıyız,

Birçok konuda hem fikiriz…

Ama sen alıngansın, çabuk kırılıyorsun…

Güçlü göründüğün kadar güçlü değilsin, farkındasın!

Farklısın da,

Benim yapamadığımı yaparak, kendi içinde yaşayarak çözmeye çalışıyorsun,

25 yıldır böyle yapıyorsun,

Aslında yaptığın ne biliyor musun?

Evi süpürüyorsun ama pisliğini halının altına atıyorsun!

Ev hala pis, kafan hala karışık, acılar, sorunlar üst üste…

Hala güven problemin var,

O rahat görüntünün altında çok sıkıntı var biliyorum!

Benim için o kadar değerlisin ki,

Dışarıda buluşmak için bile 3 ay bekledim, belki daha fazla !

Herkes seninle istediği zaman görüşebilme şansına sahipken, ben bekledim seni…

Bazen dedim ki gerçekten görüşmek istemiyor,

Bazen dedim ki, biz hakikaten şanssızız, bu kadar aksilik bir araya gelmez.

Ama umudumu hiç yitirmedim,

Çünkü bekliyorsam,

Senin için gerçekten değerliyim, farklıyım diye düşündüm.

Ki o gün de muhteşem bir gündü,

O günden sonra bile,’’ bir tavlaya dokunmak’’,

O güne ihanet etmektir benim için,

Ama en çok 2 şeyi unutmayacağım,

 

-Kadıköy’de yemek yerken ettiğimiz sohbeti, o an ki bakışını,

-Sen benim için Süpermendin deyişini ve gözyaşlarımı unutmayacağım asla

 

O gün, umuda açılan o bakışları,

Diğer güne kadar yitirmişim meğer,

Meğer, ben seni o gün kaybetmişim!

 

Anladım ki ben senin arkadaşın olmayı da hak etmiyorum,

Çünkü sana arkadaş gözüyle bakamıyorum,

Ne bileyim,  senin için özel biri olmak istiyorum.

İşte bu yüzden veda etmeliyim sana,

Bu yaptığımı da bir sabırsızlık göstergesi olarak düşünebilirsin,

Acele ettiğimi de düşünebilirsin,

Belki de yanlış yapıyorum,

‘’Tam da alışmıştım, niye böyle yapıyorsun’’ diyebilirsin,

Bilmiyorum.

Bildiğim tek şey;

Seni koşulsuz sevdiğim.

Ve bu sevginin bana öğrettiği, ‘sevgi eylem gerektirir’ cümlesinden yola çıkarak

Seni, senle baş başa bırakıyorum.

Bensiz olmanın üzerindeki yükü hafifleteceğini düşünüyorum.

Ciddi ciddi senin üzerinde yük olduğumu düşünüyorum çünkü,

Önceleri dikkat etmiyordum belki de,

Ama sonra aramıza bir soğukluk girdi,

Çok net !

En son ne zaman telefonla görüştük hatırlamıyorum,

Çok mu önemli telefonla görüşmemiz, hayır.

Ama her gün görüşüp de 1 ay verince,

Bazı şeyleri yeniden değerlendirmek de fayda var,

Aramızdaki soğukluğun belki nedeni gökyüzüdür, yağmurdur,

Belki senin taksi şoförüne olan kızgınlığındır,

Belki hastalıklarındır,

Belki müşterinin sana olan tepkisidir.

Adı her neyse,

Sen çok yoruldun,

Ben çok yoruldum.

Ben seni, senden fazla düşünürken de yoruldum,

Başının ağrısını da düşündüm,

Midenin bulanmasını da,

Ömer’i de düşündüm,

Aileni de…

Hala düşünüyorum,

Bu mektuptan sonra da böyle olacak,

Bunları bildiğin için de rahat rahat söylüyorum,

Yazarken ne kibir yapıyorum, ‘ben senin için neler yaptım’ diye

Ne de mütevazı davranıyorum.

Çünkü ben buyum zaten ;‘’Düşünen adam’’…

Ömrüm boyunca bu sıfatın altında ezildim,

Herkes bana ne kadar incesin, ne kadar düşüncelisin, deyip durdu.

O inceliğin , o kibarlığın, o terbiyenin, o güvenin altında hep ezildim.

Yani aksini de istemedim değil,

Çünkü iyi olunca, yalnızlığın yükü daha ağır,

Çünkü iyi olunca, yalnız olmaya anlam veremiyor insan,

Hep kötüler mi kazanır diyorsun,

Ne bilim onlar gibi davranınca da kaybediyorum,

Bu benim kaderim, biliyorum.

Mükemmel biri olmadığımı da biliyorum,

Benim de yanlışlarım var, hatalarım var, farkındayım…!

Senden ricam, yaşadıklarımızı  yada yaşayamadıklarımızı

Kimseyle kıyaslama olur mu,

Kimse benim yerimi doldurmasın sende,

Hep bir yanın eksik kalsın benimle…

 

Ki zaten o fidanlar sayesinde artık sana olan sevgimi de ölümsüzleştiriyorum.

Bu dünyada dikili bir ağacı olmayanlara inat,

Sana olan sevgim için 5 koca çınar yetiştiriyorum.

Sana çiçek almaya layık olamayan biri olarak,

O ağaçlar her çiçek verdiğinde,

O ağaçlar, kuşlara, böceklere yuva olduğunda,

Onlar mutlu olduğunda,

Sende mutlu ol,

Aklına hep ben geleyim.

Sana olan sevgim gelsin,

 

Dedim ya sana ''senin beni kovacağın yok'' diye,

Üzerime düşeni yapayım, ben gideyim hayatından…

 
Toplam blog
: 3
: 2802
Kayıt tarihi
: 11.11.12
 
 

Özel bir bankada çalışıyorum. Bir gördüğünü, bir de duyduğunu unutmayanlardanım. Tipik bir başak ..