Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mart '10

 
Kategori
Güncel
 

''Türkiye'' / Nereye koşuyor?... / ('' 3000'e Doğru...'')

''Türkiye'' / Nereye koşuyor?... / ('' 3000'e Doğru...'')
 

Enver Paşa ve Yakup Cemil'den günümüze, rüyaların peşinde!...


Genel Kurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un gazetecilere yaptığı; '' elimizde belgeler var, gerektiğinde halkla paylaşırız’' açıklamasının ardından geçen kısa bir zaman sonra, kendisinin Brüksel'deki NATO merkezinde yaptığı söylenen konuşmanın, ses kayıtları, internete ve ardından medya pazarına , tehditkar bir şekilde çıkartıldı!... Hani, biraz tehdit kokan; hani, sen daha fazla konuşursan, biz de konuşuruz gibisinden, çağrışımlar yaratan!...

Bu konuşacak karşı tarafın, kim olduğunu, ya da kimin olabileceğini bulmak, sanırım bize düşmez!... Ancak böylesi bir konuşma, NATO'da ya da benzeri güvenlik ve özel korunma özellikleri gösteren herhangi bir yerde yapılmışsa, bunun ileri teknoloji gerektiren aygıtlar marifetiyle kaydının yapılıp, internet sitelerine havale edilmesi de, ileri ülkelere has, gene yüksek bir teknoloji gerektiren bir işlem olduğundan, bu durum bizlere, üst düzeyde ''organize işleri '' anımsatıyor!... Ve, eski Dışişleri bakanımız, İhsan Sabri Çağlayangil'in, geçmişte kalan, o veciz sözlerini...

AKP'nin bir şekilde uzun erimli iktidar sürecini başattığı son sekiz yılda, dünya da ve ülke de birçok önemli değişimler söz konusu oluyordu...

Ancak, bu dönemde, devlet yönetme biçiminde her daim karşımıza çıkan, bireyler ve kurumlar arasındaki iletişimin, dışardan taşeron destekli de olsa , bu iletişimin bir şekilde denetlenmesi, gerek George Orwell'ın '1984' romanına ve gerekse Sultan II.Abdülhamid'in istihbarat örgütüne taş çıkartacak kadar da, başarılıydı!..

Ve gene bu iktidarın devlet yönetme biçimi, bildiğimiz anlayışlardan farklı bir şekilde, örneğin; ''her şeyi kendi merkezinde toplamaya çalışan ve her türlü etik kaygıdan uzakta kendi kurallarını kendi koyan güçlü bir devlet başının gerekliliğini vurgulayan'', Machiavelli'nin devlet anlayışını da aşabilecek bir özellik gösteremiyordu!...

Gene devleti yönetme de, ne İbn Haldun'un ''Mukaddime'' si, ne Cevdet Paşa' nın 'Mecelle' si, ne J.J. Rousseau' un , ''devletin ve hükümdarın gücünü tanrıdan değil ulustan aldığını'' söylemesi ve ne de Montesquieu' nin, ''devletin yasama, yürütme, yargı erkleri arasındaki güçler ayırımına'' işaret etmesi, onları ilgilendirmiyordu!...

Belki, liberal siyaset felsefesi ve anayasal devlet anlayışı donanmış . John Stuart Mill' in aydın bir seçmen kitlesinin iyi bir devlet yaratmaya, "Bırakınız Yapsınlar-Bırakınız Geçsinler" felsefesinin toplumsal uyum ve dengeyi sağlamaya yeteceğine olan inancıyla, ticareti yücelten , bir garip İslamcı ticaret ve ekonomi anlayışının sentezi olarak, modern, yeni dünya düzenine uyumlu, ''Abdestli Kapitalist'' ve biat etmiş emekçi ve orta sınıf yetiştirmesi ve ''Abdestli Devlet Korporatizmi''ne doğru yol alması, onları ve şürekalarını ilgilendirebilirdi!...

Bu düşünceye uygun ve uyumlu bir şekilde, ''Babalar gibi satmalarına rağmen, sat sat bitmeyen'' bu milletin ve onun örgütlenmesi olması gereken devletin, ekonomik değerleri ve onun üzerine binalanan bir siyasi, ekonomik ve toplumsal yapılanma, belki onları ilgilendirebilirdi!...

Bu arada, Pax Americana, Balkanlar, Ortadoğu, Kafkaslar'da, I. Büyük Savaş sonrası hayal ettiği birçok şeyi kademe kademe gerçekleştirmeye başlıyordu...

Ve bu aşamalardan en önemlisi de, Yeni Dünya Düzeni'ne uyumlu hale gelecek bir şekilde, ittifak halinde olduğu siyasi yapılarla birlikte, bölgedeki ulus devletleri, tasfiye süreçlerini başlatmasıydı!...

Kısa bir zaman aralığında, Su zirvesi, NATO zirvesi, Medeniyetler İttifakı toplantıları ve IMF-Dünya Bankası toplantısı 'nın İstanbul'da yapılması bile, geleceğe dair, farklı anlamları içersinde barındırıyordu...

1.mart.2010 / Perpa,

 
Toplam blog
: 392
: 4592
Kayıt tarihi
: 12.03.07
 
 

İstanbul doğumluyum. Sağlıklı beslenme, yüzme, doğada yürüyüş ve çevre özel ilgi alanlarım. Şiiri ve..