Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mart '13

 
Kategori
Deneme
 

''Ud'' Masalı...

''Ud'' Masalı...
 

Şimdilerde hayatımın temel parçalarından biri haline gelen, bana neşe ve huzur vermek üzere ömrümde yer edinmiş olan müziği; nasıl olmuş da, bir kaç ay öncesine kadar sadece dinlemekle yetinebilmişim? Müziğin bu kadar içinde, bu kadar büyüsünde olmak varken nasıl bastırabilmişim ruhumu? Nasıl fark edememişim bu ihtiyacımı?

İnsan güzel olan şeylere ne çabuk alışıyor... Sanki hiç müziksiz kalmamışım gibi. Parmaklarım 'ud'un telleriyle birlikte büyümüş gibi. Notalar belleğimde değil de ruhumun bir köşesinde hali hazırda hep biliniyormuş gibi...

Ne şirin şey o kaplumbağa kabuğunu sırtında taşımak. Tellerden büyüyü çıkarmak için çırpınan sol elin parmaklarını izlemek, pembenin en masum renkleriyle boyanmış beyaz avuç içini seyrederken, tam da o sevimli, zarif çukurla tablolaştırılmış masalın içinde olmak… Bir çocuk neşesi ve merakıyla mızraplamak çifte telleri, incitmekten korkarak…  

Seyyid Usul Dergahı… Oraya girdiğim ilk günü hatırlıyorum. İlk kez tanışacağım hocamı beklerken odada yalnız kalmıştım. Tarihi taş duvarlara dokunmuştum. Ortada, kenarlarda dekor olarak konulmuş eski kap kacaklara bakmıştım uzun uzun ve merakla… ‘’Lütfen her şey yolunda gitsin, burada olmak istiyorum.’’ demiştim gülümsememi engelleyemeyerek. Sonra duvarda asılı kameraları fark edip yerdeki kilimi incelemeye başlamıştım hafif kızararak. Kapının açılmasıyla irkilip ayağa kalkmıştım! Gözlerimi kocaman açıp merakla dinlemiştim hocamın ağzından dökülecek cümleleri. Hiç de farkına varamamıştım en derinime işleyecek şeyin o tarih kokusu değil de ‘’müzik’’ olduğunu…

Ud sesini kulağımın dibinde duyduğum ilk an… teller karnımın içinde mi titriyordu yoksa udun üzerinde mi? Havada uçuşan siyah çubuklu halkalar notalar mıydı yoksa benim hayal gücüm mü? Hangi çizgi film öğretmişti bana müziğin görülürmüşçesine hissedilebilen bir şey olduğunu? İlk kez öyle bir ortamda, o emektarlarla birlikte olmanın heyecanını hangi sıcak tebessüm tasvir edebilirdi?

O minik müzik atölyesinde ince ince müzik işleniyordu, birçoğu 50’nin hatta 60’ın üzerinde olan genç ruhların kulaklarına… İnsan ancak böyle yaşarsa ölümden korkmaz dedim kendime. Ancak böyle yaşarsa hep genç kalır. Ne güzel şey bilmemkimgillerin dedikodusunu yaparak harcanan vaktin yerine ruhunu meşk ile doldurmakla meşgul olmak...

 
Toplam blog
: 19
: 520
Kayıt tarihi
: 26.07.12
 
 

Edebiyata ve yazmaya olan ilgim henüz 12-13 yaşlarımdayken yazmaya başladığım günlüklerle ortaya ..