Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Şubat '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

" Yaşam " üretkenlik demektir

" Yaşam " üretkenlik demektir
 

Dünyaya yeni gelen, yaşayan bir canlıdır. Bu reddemeyeceğimiz bir gerçektir. Bebeklerin ilk dönemdeki yaşamı, bilinçsiz ve içgüdüseldir. Çok defa yaşadığını söyleyen yetişkin kişilerin yaşamı da, herhangi bir bebeğin yaşamından farksızdır. Günün başlangıcından bitimine kadar bir çok kalıplaşmış hareket ve sözlerimizle bilinçsiz ve iç güdüsel olarak yaşamaktayız.

“Çocukluk” olarak nitelendirdiğimiz ve kimilerimize göre kısa, kimilerimize göre de uzun olan bu dönemi saymazsak; eğitim çağına geldiğimiz yaştan itibaren birçok konuda ailemizden, çevremizdeki kişilerden, eğitimcilerden bazı şeyler öğrenmeye, almaya başlarız. Zamanla rollerimizde de değişim olur. Alıcı olmak, yerini verici olmaya bırakır. Ancak, geçen zamanla birlikte rollerin belirgin şekilde değişmesinden pek de hoşnut kalmayız.

Akşamüstü şehir merkezine gittiğimizde kendimizi büyük bir kalabalığın ortasında buluruz. Bir çok kişinin adeta bir yerlere ulaşabilmek, yetişebilmek için çevrelerine dikkat etmeksizin bir yandan bir yana koşuşturduklarını görürüz. Biz de ister istemez bu koşuşturmacaya kendimizi kaptırırız.

Oysa, aynı saatlerde ara sokaklardaki görünüm farklıdır. Bu sokaklardan birine girip, yürüdüğümüzde, sağlı-sollu yanyana dizilmiş olan lokantaların, cafe-barların vb. yavaş yavaş dolduğu 3-5 kişinin bir masa başına oturarak koyu bir sohbet için kendilerini hazırladıkları dikkatimizi çeker. Birkaç arkadaşımızla beraber masa başına oturduğumuzda genellikle güncel olaylardan, radyodan duyduğumuz, televizyondan seyrettiğimiz, gazetelerden okuduğumuz çeşitli konu ve haberlerden sözederiz. Herhangi bir konu hakkındaki görüşlerimizi söyler, yeni görüşler ortaya atıp bunların doğruluğu veya yanlışlığı hakkında koyu tartışmalara gireriz. Belki oturduğumuz masanın sınırları içerisinde dünyayı bir anda alt-üst edip yeni ve kendi ideallerimize uygun bir dünya yaratabiliriz. Zaman ilerledikçe masalar boşalmaya ve herkes kendi evine gitmek üzere birbirinden ayrılmaya başlar.

Geriye dönüp, oturduğumuz masaya baktığımızda, kalanların sadece ağzına kadar dolu kül tablaları, boş şişeler ve bardaklar olduğunu görürüz. Oysa, o masada bir şey daha bırakmışızdır, o da hiçbir zaman uygulamaya geçiremediğimiz düşüncelerimiz. Kalktığımız andan itibaren eski kalıplaşmış ve bilinçsizce olan yaşamımıza geri döneriz.

Düşüncelerimizi elimizden geldiği kadarı ile de olsa uygulayamadığımız içindir ki üretken olamayız, bunu başaramayacağımızdan değil belki korktuğumuzdan, belki tembelliğimizden belki de benciiliğimizden dolayı yapamayız ya da yapmayı istemeyiz. Madem ki dünyaya geldik ve yaşadığımızı iddia ediyoruz; o halde yaşama gereken değerini verebilmeliyiz. Bu ise herşeyden önce kendi bilgi, deneyim ve yeteneklerimize göre üretken olmak ile başlayıp, beraberinde çalışmayı ve öğrenmeyi, seçtiğimiz amaca doğru yılmaksızın dimdik ve emin adımlarla yürüyebilmeyi getirir .

Eğer yaşamı mermer parçasına benzetecek olursak; bu mermer parçasını kendimize göre en iyi şekilde değerlendirmek, yontmak bizlere, biz insanlara kalmıştır. Bunu yapabildiğimiz sürece rahatlıkla “Yaşama gerçek değerini vererek yaşıyorum” diyebiliriz.

(Fotoğraf:http://www.pusula.tv)

 
Toplam blog
: 226
: 1337
Kayıt tarihi
: 26.01.07
 
 

1960 İstanbul doğumluyum. Kitap okumayı, yazı yazmayı, resim yapmayı ve yabancı dil'den Türkçe'ye..