" Yazıyorum "

Bunlar Doktor değil !... Yıllardır ısrarla insanlarımızın beynini, Kuran‘ da olmayan hurafelerle, uydurma hadislerle doldurulmasının, günah kavramının kadınlarda “ tek saç teline “ – “ erkek çocuğa görünmemeye “ kadar kafalara kazıyanlar, sonunda işlerin nelere götüreceklerini hep anlatmaya çalıştık…

Bu işleri bilen din adamları işin doğrusunu anlattılar ama bu işlerden rant kazananla , çığırtkanlıkları, edepsizlikleri ile hep kazançlı çıktılar…

Hayatında bir kere dahi Kuran’ ı kendi dilinde okumayanlar, bu adamların esiri olarak, Kuran’ın işaret ettiği doğrulardan ziyade bu adamların sözlerine kanıp, yaşamlarını bu yanlış yolda kullanıyorlar..

Sonrada kendilerini İslam’ ı biliyor ve İslamiyet kurallarına göre yaşıyor sandıkları bir ülke oldu Türkiyemiz… Bu yanlışlara karşı durduğunuzda hemen siz neden “ Bize ve Türbana karşısınız “ gibi ilgisiz soruyla konuyu başka mecralara akıttılar..

Acaba bu insanlardan kaçı Konya Numune hastanesi acilinde çoban A.G. ‘ye “ erkek olduğu ” için bakmayan ve bir testisini kaybetmesine sebep olan tesettürlü kadın doktorların günah işleyip işlemediklerini sorguladı mı ?..

Olur olmaz manasız soruları ( geğirirsem orucum bozulur mu ? ) soran müminler “ Kadın hekimin erkek hastaya, erkek hekimin kadın hastaya bakması mı haram, yoksa hayatını tehlikeye atması mı “ diye soru soracaklar mı acaba ?..

500 yakın imam-hatip lisesi, binlerce Kuran kursu, yüzlerce tarikatla sarılan, her köşe başına cami dikilen bir ülke olan Türkiye, düşünün ki çocuk pornosunda dünya birincisi olduğunu dış basın yazıyor..

Bu ülkede Hizbullah, töre cinayetlerinde “ cellat “ olarak kullanılıyorsa , Şeriat’ ın “ recm “ ile cezalandırdığı fuhuş, bizzat şeriatçılar arasında yayılıyorsa.

( Kütahya’da görüldüğü gibi) dergâh denilen evlerde “ ilahi nikâh “ kıyan sahte peygamber, hakiki tesettürlü kadınla ve onlarca “ mümin “erkekle toplu seks yapıyorsa görün ne durumlara getiriliyoruz…

Bir yanda çocuk pornosuna düşkün erkekler, öbür yanda çocuğa el sürmek istemeyen doktorlar.. Sonra da kafalarına taktıkları peruk ile doğru yaptıklarını zanneden, Hekimlik yemini etmiş zavallılar…

Mesele sadece kadınların Üniversiteye türbanla girmeleri, çalışan kadının durumu değil.. Dini yanlış baskılarla, korku ile özdeştiren, yanlış yönlere sürüklenen toplumlarda bazı mesleklerin ne acı sonuçlara yol açtığıdır…

Doktorluk hemşirelik bu konuda örnek olarak en fazla gündeme gelen mesleklerdir. Benzer olayların hastanelerin Acil servislerinde yaşanırsa kimlerin yaşayacağı, kimlerin öleceğini bir düşünün… Bunları açık dille sizlere söyleyenleri, yazanları suçlamak kolay. Belki ancak kendinize veya ailenize yapılırsa o zaman anlayabilirsiniz.

Bir çok Hekim bu olayları kınıyor , hatta bu kişilerin kendi mesleklerinin içinden çıkmasını üzüntü içinde karşılıyor.

Sağlık Bakanlığının bu işi örtmeye çalışması , başhekimin yalan beyanları bu acı tabloyu milletimizin gözünden saklayamaz.. Ne kadar kamuflaj edilirse edilsin bu iki bayan doktor ve onun gibi olanlar bize her zaman doğruluğu, temizliği söyleyen Allah katında da günahkârdırlar… Bu böyle biline….

Bilimden – ilimden uzak dar kafalı bir insan modeli yetiştirmeye çalışmamızın sonucu Türk insanı binlerce buluş ve icattan hiç birini yapamamış, hep gavur dediğimiz insanlara muhtaç olmuş, onların ekonomik baskısı altında yaşamış,her yerde küçümsenmiş, Avrupa birliğine alınmak istenmemiş, geri kalmış bir topluluk olarak görülmüştür. Görülmeye de devam edilmektedir… Bu anlayışın sonuçlarıyla Türk milletine yazık olmuyor mu ?