"28 Şubat intikamı ve Kutlu Doğum Haftası"

15 Nisan 2012’de Ankara Adliyesi’nde Savcılık tarafından ifadeleri alınan “28 Şubat ’97 Post modern darbe”  teşebbüsünde bulunan şüphelilerden 18 subay ne büyük tesadüf (!) Sincan Kapalı Cezaevi’nde gözaltına alındılar.

Zaman Gazetesi köşe yazarı Mümtazer TÜRKÖNE bugünkü köşesinde “28 Şubatçılar” için şunları yazmıştır:

“İntikam duygularıyla doluydum. Ben rövanşın alınmasını istiyorum.”Ben intikam istiyorum. Hem de en şiddetlisini…” Hepimizin intikam alma hakkı  var.”

TÜRKÖNE bugünkü yazısını şöyle bitiriyor: “28 Şubat’ın rövanşı alınıyor. Ne güzel! Bu dünyada alacak-verecek kalmıyor.”

Mümtazer  TÜRKÖNE sanki elindeki “savaş baltasını” toprağa saplıyordu. Kızılderili kültüründe: baltanın taraflar önünde özellikle “gün batımı” sırasında toprağa saplanması “savaş ilanı” anlamı taşımaktadır.

Halbuki, “Türk-İslam Sentezci”  görüşleri ile tanınan ve 12 Eylül’de Milliyetçi Hareket Partisi(MHP) davasında hapis yatmış olmasına karşın;  bu kadar “şiddet eğilimli “ yaklaşımı ile Türkiye’nin en yüksek tirajlı  ZAMAN Gazetesi köşe yazarı Mümtazer TÜRKÖNE okuyucusuna olan“sorumluluk çizgisini” aşıyor.

Hele, kamuoyunda “Türk-İslam Sentezci” bir köşe yazarı olarak tanınan Mümtazer TÜRKÖNE, “kin sahibi” ve “kin güdücü” kişiliği ile okuyucularına “kötü örnek olmakta,” “kin tohumları” ekmektedir.

 Yüksek Askeri Şura(YAŞ) kararlarında “irticacı” olarak bellenmesinedeniyle “Ordu’dan ihraç edilen” ve şimdi ZAMAN Gazetesi köşe yazarı olan İskender PALA aynı gazetenin yazarı TÜRKÖNE’ye gönderme yapıyor:

“Haksızlıklardan intikam alınmaz.” “Çünkü intikama başladığınızda siz daha büyük haksızlıklar yapmaya başlarsınız.”

İskender PALA, dindar bir kişi olarak, görev sırasında TSK kurumlarında “dini akidelerini” yerine getirmekte çok zor günler geçiriyordu.28 Şubat sonrası atılmış bir subay olarak da ailesini geçindirmekte daha da zor günler yaşıyorlardı.

PALA, Çevik BİR Paşa’nın gözaltına alınması ile 28 Şubat post modern darbenin soruşturulmasını  gazetedeki arkadaşı Mümtazer TÜRKÖNE’den farklı  değerlendiriyor:

“Sevinemiyorum. Ama doğru, 28 Şubat soruşturmasına sevinemiyorum. Çevik BİR’i öyle görünce, ‘Oh olsun Paşam, keser döner, sap döner…’ diyemiyorum. Sadece üzülüyorum. Onun dışında zalimin yaptığına aynı zalimlikle yaklaşmak bize yakışmaz, günahtır. Haksızlıklardan hesap sorulur, ama intikam almazsın.”

Diğer yandan“o günlere” geri dönelim; 28 Şubat sürecinin değerlendirmesini Fethullah GÜLEN’den dinleyelim. Sadece 45 gün sonra 16 Nisan ‘97’de Kanal D’den Yalçın DOĞAN’la yaptığı söyleşide: “askerlerin anayasanın kendilerine verdiği yetkiyi kullandıklarını belirtmişti.”

“Askerlerimiz bir yönüyle yaptıkları bazı şeylerden ötürü bazı çevrelerce, belki antidemokratik davranıyor sayılabilirler. Ama onlar konumlarının gereğini anayasanın kendilerine verdiği şeyleri yerine getiriyorlar. Hatta dahası, ben zannediyorum, onlar bazı sivil kesimlerden daha demokrat.”  

GÜLEN, 28 Şubat post modern darbe öncesi Ülke’nin içinde bulunduğu koşulları da şöyle özetlemiştir:

“Ülkemiz kriz içinde, Gücü temsil edenler, krizi önlemelidir. Bu hükümeti değiştirin demek  daha demokratik olur. Burada ‘Askeriye muhtıra verdi’ diye suçlanmak isteniyor. İsteselerdi, bu öyle bu böyle olacak diyebilirlerdi. Oturup onlarla meseleyi altı saat mülahaza etmezlerdi. Demokratik yollarla problemler çözülsün istediler.”

Fethullah GÜLEN’in 28 Şubat post modern darbe sürecini sıcağı sıcağına irdelemesini ana başlıkları ile özetleyelim:

Askerin Anayasal yetkisini kullandığını ifadesi ile“yasadışı” hiçbir eyleme girişmediği anlamı taşımaktadır.

TSK, Anayasal yetkisini ‘İç Hizmet Yönetmeliği’nin’ 35. maddesinden aldığı için müdahale ‘demokratik sürecin bir aşaması’ olarak algılanmak ve kabul edilmek durumundadır.

Dolayısıyla, TSK demokratik yollarla sorunların çözümünü istemiştir.

Hatta, ‘vizyon sahibi’ Fethullah GÜLEN, sanki ileriyi 31 Mart 2012’yi önceden görmüş gibi,  ‘28 Şubat post modern darbe girişimini ’ ‘dilinde pelesengi’ edenlere; TSK hakkında “Bana demokraside daha dengeli geliyorlar. O açıdan.” demişti.

KUTLU DOĞUM HAFTASINI coşku içinde kutladığımız bugünlerde;

hangi düşünce,  görüş ve inanç sahibi olursa olsun tüm sağduyulu halkıma sesleniyorum...

“İSLAM’da İNTİKAM YOK, TAŞKINLIK YASAKTIR!."