Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Temmuz '18

 
Kategori
Sinema
 

"Abla", !f İstanbul 2010'dan İki Film Daha İzler: Yönetmenlerinin Katılımıyla, Koca Adam ve Metropia

"Abla", !f İstanbul 2010'dan İki Film Daha İzler: Yönetmenlerinin Katılımıyla, Koca Adam ve Metropia
 

Metropia, film afişi


Perde önüne çağrılıp izleyiciye tanıtılırken mahçup yüzü kıpkırmızı olan genç yönetmen Adrian Biniez, "film öncesi, film hakkında konuşmak zordur" der, "sonra buluşalım, sorular kolay olursa sevinirim."

2008, Uruguay Arjantin Almanya İspanya yapımı Koca Adam: Yönetmen Adrian Biniez, oyuncular Horacio Camandulle, Leonor Svarcas, Nestor Guzzini, Federico Garcia... (Uruguay) Montevideo'da bir süper markette güvenlik görevlisi olarak çalışan, kendi halinde, utangaç, metal müzik hayranı, yeğeniyle çocuklaşan iri cüsseli Jara, geceboyu iç mekânı gözleyen kameralara bakıp dururken temizlikçi Julia'ya abayı yakar. Açılacak denli cesur olmadığından kızı izlemeye alır, kazara tuvalet kağıdı dağını yıktığında ona bağırıp çağıran şefi sahte bir anonsla uzaklaştırır, gittiği spor salonunda judo yaptığını görür, koşar evde halter kaldırmaya başlar, internetcafe kapısında görünmeden bekler, chat yaparken tanıştığı adamla buluşmasını gizlice gözler, bir gece temizleyeceği alana minik bir saksıda kaktüs hediye bırakır. Bu, böylece sürerken, örgütlenme hazırlığındaki bir grup çalışanla beraber Julia da işten çıkarılınca coşan, şefe bir yumruk salladıktan sonra, rafları yıkarken dört kişinin zor zaptettiği, -"abla" geri planda burnundan akan kanı durdurmaya çalışan şefle çok doğal sahneye bayılır- Jara kovulur. Güzel film, daha önce kimlik bilgisini araştırdığından, adresini bildiği kızın evine giden, babası tarafından "seni de mi çıkardılar?" diye karşılanıp kumsala yollanan Jara'yla, kader ortağını sempatiyle karşılayan Julia'nın söyleştikleri iç ısıtan sahneyle sonlanır.

Yüzünde gülücüklerle izleyici karşısına dönen, filmi haftada 6 gün çalışarak bir ayda çektiklerini, söyleyerek soruları yanıtlamaya başlayan Adrian Biniez, filmin gişe başarısını soran izleyiciye "Uruguay'da yılda 2-3 film üretiliyor, filmimizi alışveriş merkezlerinde bile gösterdik, dolayısıyla gişe kaygımız yok... ülke nüfusu 3 milyon, başkent 1,5 milyon, 50 bin kişi başarı demek, Türkiye'de gördüğüm kadarı durum daha farklı... Uruguay'da ana akım ben gibiyim, film yapımı 10 yıl önce başladı, geçen yüzyılda üretilen film sayısı 15'ten fazla değil." der. Markette çalışırken tanıştığı biriyle müzik dükkânı açtığını anlattığı bir arkadaşından sözederek müzik geçmişi olup olmadığını soran izleyiciyi ise "ben de markette çalıştım" diye yanıtlar, "ürünleri raflara yerleştiriyordum, bir metal grubunda da çalıyordum, filmde müziğin, karakterlerin ruh yapısını yansıtmasını istedim."

"Abla"nın, küçük kızkardeşinin daha önce görüp, "beğeneceksin!" dediği Metropia'nın oynayacağı Salon 4'e giden merdivenler, sahanlık tıklım tıkış dolu. Yönetmen Tarık Salih, filmden önce tanıtıldığı izleyiciden tebessüm ister, dolu salonun resmini çeker, "filmden sonra, sorularınız için buluşalım" der ve ekler, "bu bir Pixar animasyonu değil, yani McDonald's'da Metropia paketlerine rastlamayacaksınız, bayağı karanlık bir tecrübeye hazırlanmalısınız."

2009, İsveç Danimarka Norveç yapımı Metropia: Yönetmen Tarık Saleh, seslendirenler Vincent Gallo, Juliette Lewis, Udo Kier, Stellan Skarsgard, Alexander Skarsgard, Sofia Helin. Yıl 2024: Avrupa, tüm kentleri birbirine bağlayan binlerce kilometrelik metro ağıyla dev bir ülkeye dönüşmüş. Stockholm banliyösünde oturan Roger, sıradan bir çalışandır, yeraltı onu ürküttüğünden, yasal olmadığı halde bisikletiyle işe gider gelir. Büyük şirketlerin egemenliğindeki yaşamları, dayatılan tek kepek şampuanının anten özelliği kazandırdığı saç telleri ve izleyiciyi izleyen televizyonları aracılığıyla kontrol edilir. Bir gün kafası içinde -daha sonra kendisine yardım etmek isterken öldürülen, kendisine çok benzeyen teknisyenin- sesini duyup delirdiğini sanan Roger, aynı zaman aralığında karşılaştığı şampuan modeli, -tirana dönüşmüş şirketler grubu patronunu babasının iktidarına göz diken kızı- tarafından terörist saldırıda kullanılır. Fotoğraf destekli özel teknikle üretilen canlandırma filminde, mavi gri muhteşem görsellik, bilimkurgu, psikoloji... "abla" ne ararsa var, festivalin en iyilerinden...

Alkışlar dinerken soruları yanıtlamaya başlayan Tarık Salih, graffiticilikten sinemaya nasıl döndüğünü merak eden izleyiciye, "babam animatördü, dolayısıyla ben animasyon atölyesinde büyüdüm. Kukla animasyonu yapmak isteyen babamın, modelleme yapan kölesiydim, bir yıl çalışıp -ifade için- 350 yüz çıkardıktan sonra babam, biliyor musun dedi, bize 30 yüz yeterli olurmuş. Ben de babama, animasyonu (çevirmenin boşver biçiminde çevirdiği) ....... dedim."

Filmin siyasi bir mesajı olduğunu düşünen, kepek şampuanı ile tam ne demek istediğini bilmek isteyen izleyiciye, "bundan 60 yıl önce Orwell 1984'ü yazarken, bizlerin kendi isteğimizle Big Brother'la ortaklık edeceğimizi düşünememiştir" der, "Facebook'la hayatlarımızı fotoğraflarla detaylı olarak ortaya seriyoruz, kız arkadaşımla birbirimizden nefret edip ayrılmaya karar verdiğimizde bunu duyurmadan önce iki hafta bekledik. Müdahalenin gönüllü neferleri olduk, izlenme işini biz yapıyoruz."
Filmde Hello Kitty ve Pikaçu bebeklerin kullanılmasıyla ilgili soruyu, "30'lu yaşlarımızdayken kız arkadaşımın bir sürü Hello Kitty bebeği vardı, heryerde, ben o kadar hoşlanmasam da... Filmde kullanmaya karar verdiğimizde izin almamız gerekti, bir şartla, hiç değiştirmeden kullanacaksınız dediler." diye yanıtlar.

İnsan bedenlerinin neden deforme olduğunu bilmek isteyen, gelecekte böyle mi olacağımızı düşünüyorsunuz diye soran izleyiciyi "bir sanatçı olarak bir tık farklı gördüğümü düşünüyorum ve böyle çok beğeniyorum, siz beğenmediniz mi?" yanıtı verir ve ekler "umuda inanıyorum". "Nerede?" diye seslenen izleyiciyi ise, -kuşların uçuştuğu, havanın rengi yavaşça değişirken karın usul usul yağdığı sahnede- "ikisinin camdan baktığını görmediniz mi?" diye yanıtlayan Tarık Salih, 19:00 seansının başlaması yaklaşırken sözlerini, "Bush iktidarı büyük zarar verdi, yine de bizlere iktidarlara güvenmememizi, uyanık olmamız gerektiğini öğrettiği için bu karanlık zamanlara teşekkür duyuyorum. Bence iklim bile düzelebilir, uyanık olmamız gerekiyor." diyerek bitirir. 

 
Toplam blog
: 591
: 63
Kayıt tarihi
: 27.07.15
 
 

İstanbul'da 20 yıldan fazla, tasarımcı grafiker olarak çalışırken bir kız çocuğu da yetiştiren "a..