Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Kasım '15

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

"Adisyonunuz var mı efendim?"

"Adisyonunuz var mı efendim?"
 

pampamtus.com


"Adisyonunuz var mı efendim?"
 
Böyle bir soruyla çarpıldım.
 
Oturduğum Sanat Evi’nde çalışan hanım kız bu soruyu sorunca önce algılayamadım. “Adisyon ne ki?” 
 
Sonra kızcağızın davranışlarından, çay getirilince üzerine getirildiğine ilişkin işaret konulan, bir çeşit ön satış fişi olduğunu anladım. Durumdan bunu çıkardım…
 
Adisyonum yoktu. Kimse yazmamıştı. Hanım kızımız da bunu görünce, incecik kağıt parçasını çıkarıp işaretledi ki ayrılırken bununla gidip parayı kasaya ödiyeyim..
 
Ama günlük yaşamımızda bu tip Fransızca, daha çok İngilizce laflar öylesine çoğalıyor ki, biz de öylesine çabuk kabulleniyoruz ki, çok yakında Türkçe herhalde İngilizce-Fransızca bir dil kırması olup çıkacak.
 
Çünkü fena halde teslimiyetçi tutumumuz var.. İster İngilizce’den, ister Fransızca’dan istediğiniz kadar sözcük elini kolunu sallaya sallaya girsin biz “Hoş geldin, safa geldin..” diyoruz.
 
Peki “Kültür” nedir? Kültür geniş ölçüde “Dil” demektir.. Bir ülke kendi kendisini  oluştururken dilini de oluşturur. Bir ülke ve o ülkenin halkı ne kadar bağımsızsa, o ülkenin dili de bu bağımsızlığın göstergesini dilinde taşır.
 
Osmanlı’nın son zamanlarında Türk dili anlaşılmaz hale gelmişti. Arapça, Farsça, daha sonra batı dilleri kabanlamasıyla herkes birbirini anlayamaz duruma düşmüştü. Bir de üstüne üstlük Osmanlıca diye uyduruk bir dil ileri sürdüler, ulus fıttıracak hale geldi.
 
Bu durumda yobazlar hemen ayağa kalkarlar. “Eee söyleyin bakalım, dünyada %100 arı dil var mıdır?” 
 
Elbette yoktur. Bütün dünya ülkeleri; özellikle birbirine yakın ülkeler durmadan birbirlerinin dilinden etkilenmişlerdir, ilerde de etkileneceklerdir; birbirlerine al-ver edeceklerdir; bundan kaçınmak olmaz. Ama bir ülke durmadan başka bir güçlü dil kaynağından sözcükler durmadan  alıyorsa ve bunları hiç sorgulamadan kendi dil çevrimine sokuyorsa, o zaman bir sıkıntı var demektir.
 
Çünkü bir çok Avrupa dilleri Anglo-Sakson (İngilizce-Amerikanca) dil  kabanlamasına karşı kendilerini savunmaya almışlar ve Akademilerini kurmuşlar ve kendi dillerinin bağımsızlığı için ellerini gelen her şeyi yapmaya başlamışlardır.
 
Aynı şeyi Ruslar ve İsrail’ler de yapmaktadırlar.  
 
Çünkü bugün Amerikalılar korkunç bir hızla sözcük ve terim üreten bir ülke haline gelmiştir. Bunun nedeni, ABD’nin çok hızlı olarak teknik ve bilim üreten bir ülke olmasından kaynaklanmaktadır. Bu kadar hızla aletler, araçlar, yöntemler üreten ülke; bunlara hiç çekinmeden aklına gelen ilk ismi koymaktadır. Bu yeni çıkma adlar da teknik terimler olarak anında dünyaya yayılmaktadır.
 
“Alman Dil Derneği” Başkanı Dortmund Üniversitesi Ekonomi İstatistik Bilimleri Bölümü Profesörü Walter Kraemer Almanların bu ruh durumunu şöyle özetliyor:“Tam bir Nazi olmaktansa, yarı Amerikalı olmayı yeğliyorlar.”Kraemer, Alman dilini korumak için savaşım verenlerin en ateşlisi; “Denglisch” (Almanca- İngilizce).” 1997’de kurduğu “Alman Dil Derneği”, Avrupa’nın en büyük dil kulübü olup derneğin yüzü aşkın ülkede tam 27 bin üyesi var. Dernek gazete duyuruları, tartışmaya açık ve tartışma yaratan yazıları, düzenlediği dil kurultayları, siyasilere yaptığı sert çıkışları, bilgisunar sormacalarıyla, gülmeceli eylemleri ya da “yaşayan Almanca” gibi ciddi kampanyalarla, kendi alanında dört koldan emek veriyor. Örneğin yaşayan Almanca kampanyasında her ay gereksiz bulunan üç İngilizce sözcüğün yerine üç Almanca karşılık konuyor.”(Deniz Banoğlu,dilderneği.org.tr)
 
İşin korkunçluğu ortada. İngilizce’nin Türkçe üzerinde büyük bir saldırısı ile karşı karşıyayız. Buna karşı bazı iyi niyetli insanlar karşılık bulma çabasındalar ama biz hala , “Adisyonunuz var mı?” sorusunu  normal görmek yanlısıyız.
 
Ben kabullenemiyorum. Şu işe bakın:
 
“absürt = saçma ; adapte olmak = uyum sağlamak ; adisyon = hesap fişi ; ambiyans = ortam, hava ; analiz = çözümleme ; anons etmek = duyurmak ; antipatik = sevimsiz, itici 
bodyguard = koruma ; bye bye = hoşçakal ; catering = yemek hizmeti ; center = merkez 
counter = sayaç ; cv = özgeçmiş ; data = veri ; deklare etmek = bildirmek ; departman = bölüm ; dizayn = tasarım ; download = indirmek ; döküman = belge ; driver = sürücü 
e-mail = e-posta ; elimine etmek = elemek ; emergency = acil ; empoze etmek = dayatmak 
entegre olmak = bütünleşmek ; ekstra = fazladan ; feedback = geri bildirim, geri besleme 
finish = varış, bitiş ; full= dolu,tam ; full time = tam gün ; global = küresel ; illegal = yasa dışı ; imitasyon = taklit ; izolasyon = yalıtım ; jenerasyon = nesil ;  klasifikasyon = sınıflandırma ;  kompleks = karmaşık ; komünikasyon = iletişim ; konsensus = uzlaşma 
koordinasyon = eşgüdüm ; kriter = ölçüt ; laptop = dizüstü bilgisayar ; link = bağlantı 
mantalite = anlayış,zihniyet ; monoton = tekdüze ; nick name = kullanıcı adı ;
objektif = nesnel, tarafsız ; okey = tamam ; okeylemek = onaylamak ; online = çevrimiçi 
opsiyonel = seçmeli ; optimist = iyimser ; part time = yarı zamanlı ; partikül = parçacık 
perspektif = bakış açısı ; pesimist = kötümser ; pozisyon = durum,konum ;prezentasyon = sunum ; printer = yazıcı ;  print out = çıktı ; provoke etmek = kışkırtmak ;randıman = verim 
reaksiyon = tepkime ; recycling = geri dönüşüm ; relaks olmak = rahatlamak 
revize etmek = yenilemek ; save etmek = kaydetmek ; security = güvenlik ;sempatik = sevimli, canayakın ; spontane = kendiliğinden ; star = yıldız ; start almak = başlamak 
timing = zamanlama ; transfer = nakil ; trend = eğilim ; versiyon = sürüm, uyarlama …”
 
Görüyorsunuz  İngilizce sözcükler Türkçe’ye akın akın giriyorlar. Bunların çoğuna da karşılık bulunuyor. Bulunması da gerekir. Bütün bu yabancı sözcükleri babamızın malı gibi kullanamayız. 
 
Veya kullanırken biraz utanmak gerekir. Düşünmek gerekir… Bunun Türkçe’si var mı; Türkçesi ne diye… Yoksa , ucunu bırakırsak , çok yakında Türkçe de  “Türkliş”   bir dil olup çıkar. Bundan utanmalıyız. Unutmayalım: Egemenliğimize sahip çıkmak , dilimize sahip çıkmaktan geçer. 
 
 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..