Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Mart '13

 
Kategori
Bilim
 

"Aile içi şiddet; Kadının ve çocuğun korunması" kitabının yazarından hayata dair...

"Aile içi şiddet; Kadının ve çocuğun korunması" kitabının yazarından hayata dair...
 

Daha küçük bir çocukken doktorlar “3 aydan fazla yaşamaz” dediler. İki kez ölümle yüz yüze geldi. Bebeğini dünyaya getirdikten bir hafta sonra çalışmalarına devam etti. O bir iletişim uzmanı,  ki o bir barış elçisi, bir nefer, hatta bir köle… Bunun açıklaması olarak diyor ki; “aslında herkes birbirinin kölesi… Benim işim bu mesleğim bu” diyor… Alanında uzman, o bir profesyonel... 7 yıldır üşenmeden sabah, akşam hayatının bir bölümünü trenlerde işi için gidip gelerek geçiren sıradışı bir kadın, bir anne,  bir üniversitenin dekanı, herkes gibi acıdan öykünmeyen bundan çıkış yolu bulan/bulmaya çalışan bir yaşam uzmanı…

”KENDİNİZLE, ÇEVRENİZLE, HAYATLA KÜSTÜM OTU GİBİ OLMAYIN “ diyen bir gönüllü… İşte o çarpıcı röportaj…

Sevgili hocam, sizi çalışmalarınızdan, kitaplarınızdan, derslerinize bizzat katılan öğrenciniz olarak tanıyoruz. Siz, Aliye Mavili Aktaş’ı nasıl tanıtırsınız?

İşimi çok seven, işimle çok ilgilenen, yorgunluklarımı fark etmeyen bir hocayım. Pek çok sivil toplum örgütünde aile ve kadınla ilgili hem eğitim hem de farkındalık uygulamaları yapıyorum. Teoriden çok beceri kazandıran bir hoca olarak çalışıyorum. İnsanların ilişki becerileri konusunda çok donanımlı olmalarını istiyorum. Becerikli olmalı ve kişinin öğrenme motivasyonu artmalı, motivasyonu artan kişinin becerisi de artacaktır.

Sabahtan başlayıp bir tam gününüz nasıl geçiyor?

Sabah genelde 5.00’de kalkarım.  Önce elmamı yer, kahvemi içmeye başlayınca gün başlar. 6.00’ya kadar kahvaltımı yapmışımdır. 7 trenine yetişmek için Konya’ya giderim.

Konya’ya ben niçin gittiğinizi biliyorum. Okuyucularımızla da paylaşalım mı?

Orada Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanıyım. Yüksek lisans ve doktora programlarını yürütüyorum. İdari ihtiyaçlarına yetişmeye çalışıyorum. 4 yıldır oradayım. 7 yıldır Konya’da görev yapıyorum.

Tam günün değerlendirmesine devam edersek, akşamları evimde ailemle birlikte  (Ankara’da) geçirmem önemli benim için. 

Yaşam enerjim, mesleğim, dostlarımla olmak beni mutlu ediyor. Bir öğrencim bana “acıma bakmamı, ölüm korkusuyla yüzleşmemi sağladınız” dedi. Bunlar benim yaşam enerjim. Farkındalık yaratınca çok güç kazandılar.

Sizi bu kadar yazmaya yönlendiren şey nedir?

Ben öncelikle akademisyenim, tabi ki bilimle uğraşan bir hoca olarak iki yılda bir kitabım çıkmıyorsa kendimi eleştiriyorum. Ben çıkan kitaplarımı beğenmiyorum.  Bir alanda ilk oldum.  Aile içi şiddet kitabım, ihtiyaca cevap veriyor diye düşünüyorum. Bu alanda eksikliği gidermek istiyorum.  Yaptıklarımı, bildiklerimi, deneyimlerimi yazma ihtiyacım çok önemli.

Neden bu alan?

Bir birey ne kadar başarılı olursa olsun. Üretici ve gelir getiren her durumda bir ailenin ferdi olarak yaşamak istiyor. Yaşam boyu çatışmalar, yolların ayrılması oluyor. Acıdan öykünen, acıya bağlanan biri olmaktan hep rahatsızlık duydum.  Bu acının öğrettiği bir şey olmalı. Bu durumla baş edeceğin bir şey olmalı.

Acıdan öykünme derken?

Popüler kültürde 2013’de pek çok kişiyi kaybettik. Herkesin yaşamında bir acı var. Bazen çok yücelttiğin bir politikacı, üst düzey bir bürokrat, sanatçı pek çok kişinin bir acı öyküsünü dinleyince halka daha yakın olduğunu gördük. Müslüm Gürses’i dinlemedim. Popüler kültürde belki Orhan Gencebay’a daha yakındım. Halktan bir şeyler dinleyince kendisiyle ilgili ona saygım arttı. Onu anlamadığıma üzüldüm.

Sizi en çok acıtan şey nedir?

Ayrılıklar, ölümler herkes kadar bende öyle bir acıyı yaşadım. Bireysel acılarda Allah’a şükür ettiğim çok oldu. Üç kez ölümle yüz yüze geldim.

Çocukken “3 aylık ömrü kaldı” demiş doktorlar… Sonra trafik kazasına bağlı beyin kanaması geçirdim. Kalp ’ten ameliyat oldum.  

Kötü duyguların olmadığını söylüyorsunuz. Kötü duygu yok mu?

Duyguların tamamı insana özgü ve çok değerlidir.  İnsanın öfkesi sınırlarını öğretir. Çatışması, ‘benini’ sorunlarını tanımasını öğretir. Mesele, bu duyguların nasıl yaşandığıdır. Karşı tarafa çevreye ve davranışa yansıyan boyutu önemlidir. Bazen kıskançlık önemlidir. Kıskançlık birine iftira atılarak yapılıyorsa ayrıdır sonucu, model olarak alınıyorsa ayrıdır sonucu, mesela, bir hocamızı kıskanarak onun gibi olabiliriz.

Yaşamın özünde, çoğunlukla istenilen en tepe nokta mutluluktur. Sizin aile ve grup çalışmaları, araştırmaları yaptığınızı biliyoruz.  Sizce şehirli kadın mutlu mu?

Kentli kadın biraz daha yoğun… Mutsuzluğu, mutluluğu ayırdeden bir dönemden geçiyoruz. Özgürlüğü adına savaş verdiği her şeye kendini köle yapan bağımlılıkları oluyor. Doğadaki kadın öyle değil. Karadenizli kadının, İç Anadolu’daki, Doğudaki kadının çok daha sade ve yalın halleri var. Kadında yaratıcı ve üretiyor.

Ruh ve beden dengemizi nasıl koruruz? Alternatif tıpla ilgileniyor musunuz?

Alternatif tıbbın belli doğrularını kullanırım. Doğal gıdayı tercih ederim. Bedenin ve ruhun istekleri istenildiği zaman, istenilen ölçüde karşılayan insanlar ruh ve beden dengesine kavuşur.

Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Bütün kadınların ve erkeklerin birbirleriyle büyüten karşılaşmalar yapmasını dilerim.

Aldığımız bu ışıkla hayat yolunda, daha emin adımlarla yürürken, size gönül dolusu teşekkür ediyoruz...

 

e-mail:belginturan@gmail.com

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 439
: 512
Kayıt tarihi
: 04.02.09
 
 

Lisansını Anadolu Üniversitesi/ İşletme Bölümü ve Anadolu Üniversitesi/ Sosyoloji Bölümlerinde “O..