Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Aralık '17

 
Kategori
Kitap
 

"Akdeniz'den Toroslar'a Sarıkeçililer" Üzerine Bazı Düşünceler

"Akdeniz'den Toroslar'a Sarıkeçililer" Üzerine Bazı Düşünceler
 

 

 

Kitabın adı: Akdeniz’den Toroslar’a  Sarıkeçililer
Yazarı:    Zeki OĞUZ
Basıldığı yer ve Tarih: ; Çimke Yayınları, Ekim 1916- Karaktay / KONYA
Sayfa sayısı: 184
K.T:B. Sertifika NO: 21941


Geçmiş yazılarımda  Milliyet Blog  24.05.2017 -  10. 6. .2017)  ve   Söke Ekspres Gazetesi (Yörükler Dünyasına  Bir Bakış tarih 23.8.  2017-  20 .9. 2017)   9 başlık altında ”Yörüklerin  Dünyasına Bir Bakış” Yörüklere dair bir yazı yazdım. Büyüklerimizin anlattığına göre bizim de ailemizde Yörükler vardır. Diyarbakır Karadağ   eteklerinde hâlâ yaşayan  “Karakeçililer  Yörükleri” arasında  akrabalarımızın bulunduğuna dair bilgiler vardır.  Ayrıca okuduğum kitaplar arasında Prof.Dr. Mehmet Eröz’ün  “ Yörükler” adlı kitabı, Antalyalı Yazar Musa Seyirci’nin  “ Antalya Yörükleri”   ve  Isparta’dan  “ Honamlı Yörüleri”  adlı eserlere benim   fazlaca ilgimi çekti.  Bundan dolayı doğrusunu söylemek gerekirse  Yörüklere  karşı   olumlu yönden bir sevgim ve  saygım vardır.

Bu arada bunları düşünürken Konya’da yayımlanan Çalı kültür sanat dergisinin  Genel Yayın Yönetmeni  Zeki  Oğuz bana   “ SARIKEÇİLİLER “  adını taşıyan kitabını  gönderdiler. (23.10.2017) . Öncelikle Sayın Zeki Oğuz’a burada teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Kitap hakkında biraz geç yazdım. Çünkü Diyarbakır, Mardin- Kızıltepe gibi yerlere gittim. Ancak kitabı da çantama  koymayı ihmal etmedim.(12 - 25-11.2017)  Diyarbakır   Yenişehir Öğretmenevi’nde de    kimi zaman zevkle okuduğumu   belirtmek isterim. Yörüklerin yaşayışları,  yerleşim yerleri, gelenekleri ile ilgili konuları okuyunca kimi zaman bazı bölümlerin altını kırmızı kalemle çizdim.  Kitap adeta bir çiçek tarlasına döndü…

Adı geçen eserin giriş bölümünde yazar Zeki Oğuz şunları yazıyor:
Yörükler kültürünün temeli Orta Asya  yıllarına dayanır. Orta Asya bozkırlarında hayvancılık yapan Türkler zorunlu olarak göçer-yaylacı bir yaşamı seçmişlerdir. Kış yaklaşırken, hayvanların daha iyi barınabileceği kışlaklara, kış ağıllarına dönmüşler, hayvanların daha iyi ısınma ile birlikte yaylalara çıkmışlardır. Türkler bu alışkanlıklarını Anadolu’ya da taşımışlardır. Günümüzde büyük bölümü iskân olmasına karşılık hâlâ kara kıl çadırları ile konar- göçer Yörükler vardır” diye yazıyor.

Zeki Oğuz Yörüklerle ilgili   kitabını hazırlarken  geniş bir aştırmaya girdiğini  ve bununla ilgili birçok kitaplardan yararlandığını da belirtiyor.  Örneğin Bazı bilim adamlarından örnekler  de veriyor: Örneğin Prof. Dr. Faruk Sümer bu konuda şöyle der: “ Kısaca , Türk, Türkmen, Manas, Yörük, Çepni, Tahtacı, Alevi  gibi adları ile anılan topluluklar arasında  kısmi hiçbir  fark olmayıp , hep si Oğuz elinden gelmişlerdir. “ Bize göre , şimdi Oğuz tipini enfazla Batı ve Güney Anadolu’da Yörük adı verilen topluluklar temsil etmektedir” diye yazıyor.( 1 ) Bunlardan başka  Prof. Dr. Mehmet Eröz,  Prof. Dr. Besim Atalay, Araştırmacı Cevdet Türkay, Osman Türkây, Cengiz Orhanlı, Ali Rıza Yalgın  ( Cenup’ta Türkmen  Oymakları )   gibi kişi ve  onların yazdıkları eserlerinden yararlandığını  görüyoruz.. Yörüklerle ilgili çalışmasını 2001 yılından itibaren yaptığını ifade ediyor. ( say:173)

Kitapta yer alan konulardan bazıları: Yörükler (7),Yaylalarda (15),Göçerler Yaylara Göç (19),Göçerler Yayla Yolunda (23), Göçerlerin Coğrafi ve Yayla Ekonomisi (29),  Göçerlerde  İskan( 35),İskan Sorunu ( 43), Göçerlerde Günlük Yaşam ( 47), Döl Zamanı( 53); Toroslarda Çiğdem ve  Nevruz Zamanı (57), Yörük Kimliği (61), Yaylalarda Çocuk Olmak (  67), Yaylalarda Kadın Olmak ( 71), Göçer Geleneklerinde Çadır  Dikimi  (77), Sahilden  Yaylaya( 91), Halil Öksüzoğlu ( Kılcı Halil / 99), Kuru Çay’da Kırkım ) 1005), Ayşe Kız ( 113 ), Çelik Ailesi( 125), Fatma Çelik ( 133), Kerim Karadayı ( 147), Meryem Ana (151), Ramazan Gök Ailesi( 157), Gül Yüzlü Bir Yörük anası Teslime Çetin( 161),Bin Yıllık Geleneğin Peşinde Koşan Veli Gök (169), Dünden Bugüne Göçerler ( 173), ve Sınırdaki Yörükler ( 179 )  yazılarıyla   kitap bitiyor.

Araştırmacı Cevdet Türkây’ın yaptığı araştırmalarına göre de bazı önemli  Yörük Aşiretlerini de şöylece  yazıyor: Afşar ( Maraş, Adana, Karaman, Konya , Aydın ),  Ağca Koyunlu ( Adana,  Karaman, Konya, Bozkır ),  Güzel Beği( Teke, Alanya, İçel, Manavgat9;  Karahacılı  ( Alanya, Manavgat ,Beyşehir), Araştırmacı Cengiz Orhanlı ise   Yörüklere ait  yer ve Yörük  adlarını şu şekilde    belirtiyor: ( XVI YY göre: (  Kayı 94- Avşar ( Afşar ) 86-  Kınık 81- Eymir 71- Karkın 62- Bayındır  52-  Salur 51, Yüreğir 44- Çepni 43- İğdir  43- Bayat 42- Alayurtlu 29- Kızık  28- Yazır 24- Dodurga 24-  Beğdilli 23- Büğdüz 22- Çavuldur 21- Sıva 19- Döğer 19- Karaevli 8  vce Peçenek 4  gibi  Aşiret halinde   yazdıklarını görüyoruz.  Tabi bunlardan başka  aşiretlerde vardır.

Bir yerde Gazi M. Kemal Atatürk’ün de Yörük olduğunu okumuştum.  Bu kitapta da Zeki Oğuz ‘da yazdığını görüyoruz. Örneğin Zeki Oğuz, Atatürk konusunda şunları yazıyor:  Atatürk’ün anne soyu da Rumeli’ye zorunlu iskâna gönderilen ve Rumeli’de, Konya bölgesinden gittikleri için  Konyalılar bunu böyle  anıyorlar. (sayfa: 8 ‘de ) . Bu Yörüklerin de Aydın ve Söke’ye de geldiklerini söyleyenler bile vardır. ( İsmail Dalğıç  / Söke Tarihi   /  Cumhuriyet Matbaası 2004 ) Osmanlı Devletinin iskan politikabsı Yörükler tarafından tepkiyle karşılanmış.  Bu yüzden büyük çatışmalar, savaşlar çıkmıştı. Ünlü Yörük Ozanı Avşar Boyundan gelen Dadaloğlu bir şiirinde şöylece dile getirir:

“Belimizde kılıcımız kirmanı
Taşı deler mızrağımın temreni
Hakkımızda devlet etmiş fermanı
Ferman padişahîn dağlar bizimdir”( 1 )

Diyerek tepkisini ortaya koymuştur. (10). Yazar Zeki Oğuz yaptığı araştırmada bizzat dağ, tepe demeden gece ve gündüz  Yörük aileleriyle  bir araya gelmiştir.  Yemeklerini yemiş ve çaylarını içmiştir. Onlarla ilgili bol bol fotoğraflar da çekmiştir. Kitabını bu konuda bir hayli de zenginleştirmiştir. Eserine ayrı bir renk katmıştır.  Yörük Beyleri ve aileleriyle Toros Dağlarını gezerken ünlü şairlerimizden Ahmet Arif  ve Aşık Veysel’i   unutmamıştır.

“ Haberin var mı taş duvar?
Demir kapı, kör pencere
Yastığım, ranzam, zincirim,
Uğrunda ölümlere gidip geldiğim,
Zulamdaki mahzun resim
Görüşmecim yeşil soğan getirmiş,
Karanfil kokuyor cigaram
Dağlarına bahar gelmiş memleketim. ( 2 )

Bir bahar gününde Yörüklerle birlikte Toros Dağlarının eteklerinde bir gezi yaparken Baharda  çiğdem ve Nevruz açan  çiçeklerini grünce  Sivaslı Aşık Veyseli anmadan geçemiyor. Ve onun şu anlamı dizelerini yazmadan, söylemeden edemiyor. Aşık Veysel’i rahmetle anarak aynen   iki dörtlüğünü alıyorum:

“ Çiğdem der ki ben elayım
Yiğit başına belayım
Hepsinden de ben alayım
Benden ala çiçek var mı?
Nevruz der ki ben nazlıyım
Sarp kayalarda gizliyim
Mavi donlu gök gözlüyüm
Benden alma çiçek var mı? “( 3  )

Kitapta Zeki Oğuz’un bir öykü oylumunda akıcı ve yalın  birTürkçe ile   Yörükleri anlatıyor.Geleneklerine, göreneklerine ve tümüyle hayat  koşullarına   değiniyor  işte altını  çizdiğim  cümlelerden bazıları: “  Kış aylarını Erdemli’ den Bozyazı ’ya kadar sahillerde geçiren Sarıkeçililer yaz aylarında Bolkar Dağlarından Seydişehir  Yaylalarına kadar geniş bir araziye çıkıyor. ( 71), Kadın erkek eşitliğini, dahası kadına saygıyı bu göçerlerde gördüm.  Halen kara kıl çadırlarda yaşayan  bu  ailelerde obanın temel direği kadındır. Özellikle yaşlı kadınlara büyük saygı gösterirler ( 72), Yaşlı kadın elini alnına siper ederek dikkatle yüzüme bakıyor. Sonra tanımış olmanın sevinciyle gülüyor.“Sen baharın gelen adamsın” diyor gülerek. “Evet” diyorum, elini tutarak. Onunla barışmanın sevinciyle doluyor yüreğim.  Baharda da konuğu olmuştuk bu yaşlı kadının. Çayını, ayranını içmiştik( 81).

Sözü biraz uzattık galiba. Araştırmacı yazar Zeki Oğuz Yörükler konusunda derli, toplu, kaynaklara dayalı olarak kalıcı ve düzenli bir kitap hazırlamışlardır. Konuların çoğu Yörük aileleriyle bizzat görüşerek, obalarına, evlerine   giderek kıl çadırlarında bağdaş kurarak çaylarını içerek, yemeklerini hayat öykülerini   kaleme almıştır. Kalıcı, akıcı   ve duru bir Türkçeyle Yörüklerin dünyasına   ayna  tutmuşlardır. Toros Dağları  eteklerinde veAkdeniz’ kardaer uzan  topraklarda  yaşayan  Sakıkeçililer Yörüklerinde yaşam,öykülerini,gelenekleri, görenekleri, göç zamanları,  yaylalara çıkışlarını, Yörüklerde  çocuk ve kadın olmak yemekleri ve  kırkım olayı  gibi tüm yaşam –öyküleri  hakkında detaylı bir bilgi vermişlerdir.  Hiç üşenmeden saydım   kitapta  konularına göre tak 158 fotoğrafa yer  vermişlerdir. Bu da  kitaba ayrı  bir renk katmışlardır.  Yörükler  konusunda  bilgi almak isteyenlerin  Zeki Oğuz’un  bu kitabını   okumalarını özellikle   sağlık veririm. Yörükler konusunda  sağlık lı bir araştırma yapan ve   güzel kalıcı   bir eseri   Yörükler dünyasına ve Türk  kültürüne kazandıran    değerli   yazar dostum  Zeki Oğuz’u  yürekten  kutluyor, başarıların devamını diliyorum… 


Abdülkadir Güler
03.12.2017-  SÖKE

------------

1- Akdeniz’den Toroslar’a Sarıkeçililer - Zeki Oğuz /  Konya 2016
2- a.g.e.
3. a.g.e.



 

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..