Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mayıs '14

 
Kategori
İnternet
 

“Akıllı telefon”ların kölesi olduk!

“Akıllı telefon”ların kölesi olduk!
 

Hayatımız akıllı telefona bağlandı.


İnsanlar yarattıkları teknolojinin efendisi mi, yoksa kölesi mi? Bu soruyu yanıtlamak için çevrenizde “akıllı telefon” kullananları izlemeniz yeterli olur.

 Parkta otururken yan masaya genç bir kız ve bir erkek geldiler. 20 dakika hiç konuşmadan, göz göze gelmeden, kafalarını ellerindeki “akıllı telefonlardan” kaldırmadan, gruplarıyla sürekli mesajlaşma içinde oldular. İşte sanal dünya!   

 Akıllı telefonlar insanları gerçek hayattaki “göz göze”, “el ele” iletişimden koparmaktadır. Egolarını tatmin etmek, hava atmak ve kendini göstermek isteyen insanlar “sosyal medya” denen ortamda el bilgisayarlarını açıp, gönül kapılarını kapatmaktadırlar. Abartı ve arzu kültürü içinde olduklarının farkında değiller.

Sadece “paylaşımlarımız” ve “beğenmelerimiz”  ile mutlu oluyoruz. Sanal dünyada insanlara “beğeni”mizi değil, gerçek yaşamda sevgimizi vermeliyiz. Onlarca kişiyle sanal arkadaş olmak yerine, yaşamı paylaşmamız gerekenlerle birlikte olalım.

Ne yazık ki, akıllı telefonlar insanları kendilerine bağımlı hale getirmektedir. Karşımızdaki insanlara, eşimize, çocuğumuza, annemize ve babamıza duygularımızı açıklamak yerine, gruplarla mesajlaşmak ön plana çıktı. Yanımızda biri olduğunda bile, teknolojiye bağımlılık devam ediyor. Bizi dinleyen var mı? Hiç önemli değil. Toplumdan soyutlandığımızın farkında değiliz. Kalabalık içinde yalnızlık içerisindeyiz.

Birlikte var olmayı yeniden öğrenmeliyiz. Bunun için de “akıllı” telefonlardan uzaklaşmalıyız. Üretkenlik için de kitap okumak, resim yapmak, enstruman çalmak, yürüyüş yapmak,  telefondaki “adres defterinden” daha yararlı değil mi?

Tren istasyonu veya otobüs duraklarındaki kalabalığın ne kadar sessiz olduğunu hiç izlediniz mi? Ellerindeki “akıllı “telefonlardan, konuşmayı unutmuşlar. Birine bağlanma ve gözlerinin içine bakma ihtiyaçlarımızı bile karşılayamıyoruz. Neden asosyal olmaktayız? Çocuğunuzun yanında ipad kullanmadan vakit geçirebiliyorsanız, sizden mutlusu yok.

Sayılı günlerimizdeki şu kısacık yaşamda suçluluk duymamak için, ekranı kapatıp, internetle - iş yeri dışında -  bağlantımızı keselim. Akıllı telefona takılı kalmayalım, onun bir parçası olmayalım. Duyulup görüldüğümüz, yazmayıp konuştuğumuz, dinlediğimiz, göz teması yaşadığımız günlerimiz olmalı. Hayatımızı sanal olmayan bir şekilde yaşayalım. Komşuluk ilişkilerimize ne oldu?

“Harika” araçlar, akıllı telefonlar bizi daha çok internet bağımlısı yaptı. Kendimize sormalıyız. “Makine mi insana uymalı, yoksa insan mı makineye?” Teknoloji geliştikçe, ürünlerin zekâsı ile, onları kullanan insanların zekası arasında uçurum gittikçe büyüyor. Ancak  bilgisayarların zekâsı günlük yaşamı kolaylaştırırken, bizlerin “insan” gibi yaşamasını da zorlaştırıyor. İnsanları robotlaştırıyor.

Günde iki saatten az bir vakit alması kaydıyla; bilgi almak, e-mail göndermek ve gelen e-mailleri okumak için internete bağlanılıyorsa, endişe edecek bir durum yoktur. Ancak, internet üzerinde harcanan zaman, haftada toplam 18 saatten fazla ise kişi, internet bağımlılığı riski taşıyan insanlar grubuna girmektedir (Çankırılı,2001). Akıllı telefonları kullanırken aşırıya kaçmamalıyız.

Çocuklarımız parklar yerine, neden internet kafelerde vakit geçiriyor? Onların da sosyal medyada hesapları ve ellerinden düşürmedikleri “akıllı telefonları”  var. Bu yüzden çocukluklarını yaşayamıyorlar.  Aileleri ve arkadaşlarıyla  “göz göze” temas ederek, konuşarak birlikte olmak yerine, yazarak sanal yaşamı tercih ediyorlar.

Çocuklarımız ellerinde ipad’leri robot gibi olmamalı. Evin dışında, açık havada arkadaşlarıyla veya ailesiyle top oynamalı, düşe-kalka bisiklete binmeli, doğada bulunmalı. Oyun parklarındaki salıncaklar neden boş? Haydi akıllı telefonu bırakıp,  birlikte doğaya!

Her şey akıllı telefonlardaki tuşlar ve kelimeler oldu. Sürekli elimizdeki “akıllı” telefonlara bakarsak, yanımızdaki güzellikleri yaşamamız hayal olur.

Sevgiyle kalın.  Saygılarımla. 17.05.2014

            Ali İhsan ÖZÇAKIR

            MEB. Bakanlık Başmüfettişi (E)

            e-mail: aliihsanozcakir@hotmail.com

 

 
Toplam blog
: 172
: 4867
Kayıt tarihi
: 07.04.09
 
 

50 yıllık eğitimciyim. İngilizce öğretmenliği ve Bakanlık müfettişliği yaptım. Bunca yıllık eğiti..