Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Şubat '12

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

'Ankara Öykü Günleri'nden 'Dünya Öykü Günü'ne (10–14 Şubat )

'Ankara Öykü Günleri'nden 'Dünya Öykü Günü'ne (10–14 Şubat )
 

Görsel kaynak: http://www.mulkiye.org.tr/?x=4&id=329


Çağdaş başkent bozkırında, bembeyaz karlar altında, öykücülerin öykücülerle, ustaların gençlerle, öykülerin öykülerle buluşma zamanı yine geldi... Öykücüler buluşacak, öykücülüğümüzün yanında dünya öykücülüğü tartışılacak, genç öykücüler gün yüzüne çıkmak için cesaretlenecek, canlı bir öykü edebiyatı ortamının adımları atılacak başkentte…

Klişedir, bilinir; “her insanın bir öyküsü var”, insanlar öyküleriyle var! Bu şekilde uzanırız daha çok geçmişimizden geleceğe… Tıpkı geçmişi de aynı şekilde koruyup saklayabildiğimiz gibi…

Aslında dünyanın dört bir yanındaki insanları birbirine -sınırlara ve asal kimliklere aldırmaksızın- yaşanan öykülerin benzemezliği kadar benzerliği de bağlar.
 

Kısa tarihçe:

Bu kutlamaların kökeni 80’lerin başına değin uzanır. 1982’de"ODTÜ Edebiyat Kulübü” kendi adıyla '82 Ödülleri" etkinliği düzenler. Konu "1980'li Yillarda Gençlik"tir. Ödül, siir ve öykü olmak üzere iki dalda verilmekte; ödülle ODTÜ' lülerin, üniversitelilerin, gençlerin konuşma, yazma ve bu şekilde kendilerini ifade etme becerilerinin daha da yükseltilmesi amaçlanır. Yarışmaya yüzlerce şiir ve öykü gönderilir. Bunlar ilk kez ODTÜ kütüphanesinin duvarlarında sergilenir. İnsanlar duvarlar boyunca öykü okumaya baslar. Fakat “Kulüp” nedense “görülen lüzum üzerine” yönetimce kapatılır. Aradan yıllar geçer, Edebiyat Kulübü'nün yöneticileri kitaplar yayımlar, öykü dergilerinin, şiir dergilerinin editörlüğünü yaparlar. Edebiyatçılar Derneği’nin kurucuları arasında yerlerini alırlar,

80'li yılların ikinci yarısı ile 90'lı yılların başları ise edebiyat ve sanat dergilerinin öyküyü sürgüne gönderdiği; gazetelerin sütunlarında öyküye fazla yer vermedikleri; yayınevlerinin daha çok romana yöneldiği; kısa öykü estetiğine ve kuramına katkıda bulunabilecek eleştirmen sayısının çok az olduğu, öykü yazarlarının ise ürün verdikleri yazınsal tür üzerine yeterince yazıp konuşmadıkları; öykünün yazılma/ yayımlanma/ okura ulaşma sürecindeki zorlukların had safhaya ulaştığı bir dönemdir. Bu dönem, siyasal alanda olduğu gibi öykünün de bir "ara dönemi"dir. Dergiler az sayıda öykü yayımlamakta, yayınevleri öyküden uzak durmakta, öykü kendi eleştirisini yaratamamaktadır. Ancak, anılan tüm bu olumsuz koşullara karşın öyküler yine de yazılmakta ve dergilerini bekler...(1)

90'li yılların ortalarında, eleştirmenler-yazarlar öykü dergisine gereksinim olduğu gerçeğinden hareketle yazılar kaleme alırlar. Önce ‘Adam Öykü’ dergisi, ardından ‘Düşler Öyküler’ dergisi yayımlanır. Bu dergileri ‘Üçüncü Öyküler’, ‘Öyküden Bir Bilet Gidis Dönüs’ dergileri izler. ‘Yaşasın Edebiyat’ ise ancak birkaç sayı çıkabilir. Edebiyat-sanat dergileri öyküye daha çok yer vermeye başlarlar. Yayınevleri romanın yanında öyküye yönelir. Öykü ödülleri düzenlenir.

Bu güzel düşünce ve etkinlikleri ortaya çıkarıp yaşatanlar bir düş daha kurarlar: Ankara Öykü Günleri... Ve 1. Ankara        Öykü Günleri 5–10 Mayıs 1997 günlerinde altı oturum halinde gerçekleştirilir.  İkincisi, 1–7 Haziran 1998 günlerinde,  üçüncüsü 21–27 Mayıs 1999 tarihleri arasında gerçekleştirilir. Dördüncü Ankara Öykü Günleri ise 12–18 Mayıs 2000 günlerinde sahne alır. 2–6 Mayıs 2001’deki beşincisine sevgi duruşuyla yol vererek…  

Bu aşamadan sonra öykünün coğrafyası genişlemeye başlar. Öykü Günleri artık daha geniş bir coğrafyayı dolaşmaya başlar. 2.Antalya Öykü Günleri, Edebiyatçılar Derneği ile ANSAN tarafından Ekim 2001'de gerçekleştirilir. Bu coğrafya, izleyen yıllarda yalnız ve uzak küçük ülke Kıbrıs’tan güzel İzmir’imize değin uzanır. Öykü Günleri, güzel tatil beldemiz Datça ve Çanakkale'yi de içine alarak artık geniş bir coğrafyada serpilerek boy atar…

‘Dünya Öykü Günü’ aşaması,

Bu aşamayı takiben artık başka bir düş kurmanın zamanı gelir: 14 Şubat Dünya Öykü Günü. Çünkü hümanist bir temelde insani seven, öyküyü de, şiiri de sever. Diğer yandan, emek verilen, ürün olarak insanlığa sunulan öyküyle aramızdaki ilişki bir anlamda sevgililik ilişkisine de benzer. Sevgiliyi, çiçeği ve öyküyü yana yana koyma isteği uyandırır. Bu düşünceler sonucunda, yazar-öykü-okur üçlüsü arasında oluşturulan sevgi ve dostluk ortamının 14 Şubat Dünya Sevgi-Sevgililer Günü gibi anlamlı bir günle uyumlu olduğu ve aynı günün ‘Dünya Öykü Günü’ olarak da kabul edilmesinin uygunluğu konusunda ağırlıklı olarak düşünce birliğine varılır.

Bu kapsamda ilk etkinlik, 14 Şubat 2002'de yine Ankara'da yapılır. Dünya Öykü Günü'ne Türkiye'nin dört bir tarafından 40'a yakin öykücü katılır, öykücüler görüşlerini, duygularını okurlarla paylaşır, öykülerini okurlar. Artık böylelikle, "İnsan"ı dünyaya ve insanlara, geçmişe ve geleceğe açan öykülerle dünyanın dört bir yanında, 14 Şubat "Dünya Sevgi(liler) Günü", "Dünya Öykü Günü" olarak da kutlamaya başlar!

Ve öyküler artık bütün insanlarla paylaştıkça, onların kendi öyküleriyle de bütünleşerek çoğaldıkça daha da bir anlam kazanır.  Böylelikle de öykü, dünyanın dört bir köşesinde, aynı günde, daha geniş kitlelere sesini duyurarak, insanlar arası iletişimi edebi boyutuyla ortaya koyabilmekte…

Neden Ankara?

Başkent Ankara, 1982’de"ODTÜ Edebiyat Kulübü” bünyesindeki özgün ve cesur adımlarla başlayarak bu tarihsel sürecin yaşandığı yer! Çünkü Ankara , 90'li yıllarda edebiyat ve sanat etkinliklerinin yoğun olarak gerçekleştirildiği, gitgide ülkenin kültür dokusuna sahip çıkan, zenginleştirerek katkıda bulunan bir kent. Çünkü Ankara, birçok öykü dergisinin kent rahmine düştüğü yer. Çünkü Ankara, öykü türünün ilgisi içinde geniş bir edebiyatçı, edebiyatsever kitlesinin buluştuğu bir kent olmayı da hak ediyor… Ve Öykü Günleri'nin düşünü kuranlar Ankara 'da yaşamaya devam ediyorlar!

Hangi etkinlikler var?

Söz konusu etkinlikler çerçevesinde 50'den fazla öykü, okurlarla buluşacak. Onur ödülü Adnan Binyazar'a ait! Binyazar ödülünü, etkinliğin ikinci gününde gerçekleştirilecek olan bir törenle alacak. Ödül töreninin ardından kokteyl düzenlenecek. Onur konuğu ise (Alman Yazarlar Birliği Başkanı) İmre Török. 14 Şubat Dünya Öykü Günü bildirisi ise diğer bir usta öykücümüz İnci Aral tarafından kaleme alınmış durumda... 

12. Uluslararası Ankara Öykü Günleri, 10 Şubat’da Suzan Bilgen Özgün'ün "Babasız" öyküsüyle başlayacak. Ankara Olgunlar Sokak, Kafka Cafe'de düzenlenecek etkinlikte, öykülerin yanı sıra her zamanki gibi paneller de yer almakta. Bunlar arasında "Minimal  Öyküler", "Edebiyat Yaşamın Saldırılarına Karşı Bir Savunma Olmaktan Çıktı mı? ya da Yazar İdeasız Ne Yazar?", "Edebiyatın Puslu Sokaklarında Çığlık", "Roman Yazma Serüvenleri", "Edebiyat Ortamında Öykü Grupları" başlıklı paneller dikkati çekmekte...  (Program için) Bkz. (2)

Kafka Cafe'nin ev sahipliği yaptığı 12. Uluslararası Ankara Öykü Günleri, 14 Şubat Dünya Öykü Günü Kutlama Etkinliği ile son bulacak. Basın Sponsoru Radyo ODTÜ. Katkıda bulunanlar TMMOB Maden Mühendisleri Odası ve Mülkiyeliler Birliği.(3)

Bünyesindeki hak edilmiş kutlamalarla bu etkinlik de  , öncekiler gibi başkente, öykünün ve insanın doğasına çok yakışacak...

Kaynakça:

(1) http://www.worldshortstoryday.org/tr/arsiv.asp

(2http://www.mulkiye.org.tr/?x=4&id=329

(3) '12. Ankara Öykü Günleri' yaşandı ve bitti. Benimle benzer gözlem ve düşünceleri paylaşan Hürriyet'ten Yalçın Bayer'e teşekkürlerimle http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/19911288.asp 

 

 
Toplam blog
: 366
: 2333
Kayıt tarihi
: 05.10.07
 
 

Samsun/Ladik doğumluyum. Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım babamın görevi gereği ülkemizin Orta ..