"Artık Türk Bayrağının adı değiştirilsin!"

İşine geldiği zaman Türk bayrağının ortaya çıkış vesilesini dine bağlayan muhafazakar kesimin açılım sürecindeki asıl yüzleri ortaya çıkmaya devam ediyor.

Hafta içinde yine aynı kesimde yer alan bir gazeteci ablamız, maskesini çıkarıp ''Artık Türk bayrağının adı değiştirisin'' dedi.

Önce size ufak bir tarih notu vereyim...

Bahsi geçen bayrağımız, çeşitli türevleri Selçuklu döneminden beridir kullanılıyor. Günümüzdeki hali ise 1800'lü yıllardan beridir kullanılıyor. Ayrıca, Anadolu topraklarının adı o dönemden bu yana Türkiye olarak geçiyor.

Şimdi konuya geri dönersek...

''Ağzı olan herkes konuşursa''  derler. Bu ablamızda tam o cinsten.

Hayır, anlamadığım şey şu...

Devlet bayrağı nedir ?

Ayrıca, bu gazeteci ablamız neden Nevruz'da Türk bayrağının olmaması sorgulanmıyor ya da BDP'li vekillerin neden ekrana çıkıp barış mesajları verirken etraflarında Türk bayrağının olmaması sorgulanmıyor ? Bunlar sizin başımıza çıkardığınız o Kürt meselesini çözerken sürece zarar verir, o yüzden lüzumsuz bunlar değil mi ?

Birileri ''Vatan elden gidiyor'' dediği zaman gülmeyiniz lütfen !

***

Hilal Kaplan akil adamlar adlı komisyonda yer kapmak için bence iyi start aldı. Türk kelimesini kaldırıyorsun, devlet diyerek gözleri AKP'den uzaklaştırıyorsun, milliyetçilik ile çok uzak bir noktaya düşüyorsun. Kendince o kadar akıllı bir çıkış ki, şöyle söyleyeyim... Bugün Ertuğrul Özkök Hürriyet'ten ayrılsa başbakanın "yerine geçsin" diyebileceği üç isimden biri Hilal Kaplan olurdu.

Kendisini tebrik ediyor, Türk bayrağına "Ay-yıldızlı kırmızı bez" densin diyerek öneri sunuyorum.

***

Yazımı AKP döneminde yasaklanan Bayrak şairimiz Arif Nihat Asya'nın şiiri ile bitireyim...

Bu şiir ve konuyu birleştirince bu insanların kimin, neyin maşası olduğu daha iyi anlaşılıyor.

***

Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü

Kız kardeşimin gelinliği,
Şehidimin son örtüsü,
Işik ışık dalga dalga bayrağım,
Senin destanını okudum
Senin destanını yazacağım,
Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım,
Seni selamlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım,
Dalgalandığın yerde ne korku ne keder,
Gölgende bana da bana da yer ver.
Sabah olmasın günler doğmasın ne çıkar,
Yurda ay yıldızının ışığı yeter,
Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün,
Kızıllığında sığındık,
Dalgalardan çöllere düşürdüğü gün
Gölgene sığındık,
Ey şimdi süzgün rüzgarlarda dalğalı
Barışın güvercini, savaşın kartalı
Yüksek yerlerde açan çiçeğim
Senin altında doğdum
Senin dibinde öleceğim,
Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim
Yer yüzünde yer beğen,
Nereye dikilmek istersen,
Söyle seni oraya dikeyim.

***

Saygılar...