Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ocak '15

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

"Aslında o beni baştan çıkardı"

Milli Eğitim Bakanlığı "Değerler Eğitimi" adı altında tüm okullarda seminer şeklinde verilmesi planlanan bir kitapçık hazırlayıp, tüm illerin valilerine göndermiş.

Tek tek yazmaya yüreğim el vermeyecek, lütfen aşağıdaki linki okuyunuz.

http://www.milliyet.com.tr/meb-den-yeni-degerler-egitimi-gundem-1992935/

"Değerler Eğitimi"nin ana fikri şudur zannımca: Çocuklarınızı çarçabuk evlendirin. Onların isteyip-istemediklerine de bakmayın, dini bütünse verin gitsin! Sağlık hizmetlerini, GDO'lu besinlerin piyasaya sürülmesini falan da kafanıza takmayın. Hastalığı Allah sevdiği kullarına verir!

Ölene de üzülmeyin, ağır yaşam şartlarından kurtuldu diye sevinin! (Ama neden yaşam şartları bazılarına kolay bazılarına zor diye de sorgulamayın, pek bi günah!)

******

Aktör Barış Atay bir twit atmış: "Anneyi bulun" gibi bir şey demiş. Ortalık karışmış meğer şekerim!
Nedir ne değildir derken karşıma bir fotoğraf çıktı.

Fotoğrafta 2015 yılının ilk bebeği var. Sağlık Bakanı falan da ziyaret etmiş, mühim yani...

Bebecik babasının kucağında, baba göğsünü gere gere poz veriyor. Anne fotoğraf makinesinin alanı dışına çıkmaya çalışmış, belli, odanın bir ucunda, sırtı dönük... Üzerinde ise "kara çarşaf" diye tabir edilen tesettürün duayeni var.

Efendim, Barış Atay kara çarşaf ile alay etmişmiş!...

(Kara çarşaf içine bürünenin kim olduğu sahiden anlaşılmaz ve biliniz, bulunuz bakalım denilir ki daha geçenlerde hunharca kıyım yapan bir katil adam dikkat çekmesin diye karısının kara çarşafını giyerek öldürmeye gitmişti!)

Lakin, dil ağrıyan dişin etrafında dolanır diye boşuna dememişler; Barış Atay ne amaçla "Anneyi bulun" dedi, bilemem, bağzıları (!) kara çarşaflı kadına hakaret olarak algılamış.

(Aslında kadını görünmez yapan zihniyetin "Ahanda ne güzel! Çocuğumun anasını göremiyorlar, bulamıyorlar! Bu nasıl bir başarıdır ey Allahım, hamd olsun! demeleri gerekirken kendi başarılarından dem vuranlar hakaret etmiş oluyor ki ciddi bir kavramsal karışıklık söz konusu!)

Benim fotoğrafta gördüğüm şu: Yılın ilk bebeği olarak dünyaya gelmiş, Sağlık Bakanı ki kendinden sağlık kurumları mezunlarının yıllardır atama bekleyip de bir yanıt alamadıkları zat üşenmemiş tebrik etmeye gitmiş.

Yanlarındaki gazeteciler de fotoğraf çekmek istemişler, doğal olarak. (Haber yapacaklar ya, ondan...)

Normal olarak bu fotoğrafta bir anne, bir baba ve de şanslı bir bebek olması gerekiyor ama "Anne" yok!

Deklanşöre basılırken bir köşede sırtı dönük bir anne var; mutluluk fotoğrafı içinde yer alamayan...

Üzerinde ister bir gecelik olsun ister kara bir çarşaf, sahiden de sorulacak en masum sorudur: Bebeğin annesi nerede?

Bebeğin annesi dokuz ay karnında taşımış, kaç saat sancı çekmiş, doğurmuş ama zamanın sağlık bakanının bile ziyaret edip, tebrik ettiği karede bulunma hakkı yok!

Bu hakkının olmadığını anlamak için sırtı dönük kara çarşaflı anneyi görmemize de gerek yok; bildiğimiz zihniyet!

Son zamanlarda yaz aylarının değişmez figürü: Genç adamın üzerinde atlet tarzı bir penye, altında tiril tiril bermuda... Hatta, bazılarının ayağında şipidik plaj terliği... Yanındaki genç kadının başında bir türban, üzerinde bir pardesü, ayakları genelde çoraplı... Haa, ama ille de pür makyajlı!

(Bu abartılı makyaj bir çeşit özgürlük müdür, yoksa tenin, kirpiklerin görünmemesi için bir kamuflaj mıdır, henüz bir karara varamadım!)

******
"Kadının kariyeri anneliktir" diyen bürokratlar anladığım kadarıyla henüz dini bütün kadınları korkutmuyor.

Doğurduğu çocuğun fotoğraf karesine girememekten de gocunmuyor...

Şu sıralar tecavüz eden adamların "ama göz süzdü, iştahımı kabarttı, hem de üzerinde pantalon vardı" dediklerinde "Tecavüz mü etmen gerekirdi a adam?" denilmeyip de "Eee, haklısın kardeş, baştan çıkartmış, sonra da olmaz diye naz etmiş; hak etmiş kal.ak" anlamına gelen bir şekilde salınıverilmeleri de dokunmuyor sanırım bazı hemcinslerime!

O fotoğraf karesinde neden anne de yok diye sorgulamak yerine tesettüre karşı savaş açıyorlar behey namussuzlar, iblisler diye feryat figan eden genç kızlar, kadınlar sizlere soruyorum: Sahiden hiç mi endişelenmiyorsunuz?

Henüz demokratik, laik bir ülkeyken kadınlar işten el çekilsin isteniyor, yalnızca ev içinde yaşasın diye fetvalar veriliyor.

Bunun beş, on yıl sonrasını sahiden hiç mi düşünmüyorsunuz?

Genç kızlar; babalarınız belki de kendi yaşında birine sizi kolaylıkla versin diye seminerler düzenleniyor; hiç mi gıkınız çıkmıyor?

Çalışmayın, yalnızca doğurun, sesiniz çıkmasın ama kocanızın cariyesi olun isteniyor... Kocanız başkasına meylederse de sabırlı olun, hoşgörülü olun deniliyor...

Olmayıp da n'apcaksın zaten; dizinin dibinde üç-beş çocuk, ne iş kariyerin var ne doğru-dürüst eğitimin!

(Alınma tatlım, en mükemmel üniversiteden de mezun olsan, sana biçilen ücret zaten asgarisinden ki o da ne seni ne de üç-beş çocuğunu geçindirir!)

Kocaların karılarını iyi niyetle dövmelerinde bir mahsur görmeyen zihniyeti desteklerken hali hazırda az buçuk da olsa demokratik ve laik bir ülkede olduğunuzu unutmayın derim; henüz az biraz zaman varken internet aracılığıyla İran, Suudi Arabistan, Afganistan kadınları-kızları ile bilgilere bir bakın derim.

Onlarla arkadaş olun diyemiyorum, bildiğim kadarıyla yasak!

Farklı kanallar kullanarak ulaşılabilir olsalar da casus yazılımlardan falan korunmak gerek...

******

Dişi olarak doğmanın neredeyse edepsizlik sayıldığı ve kadının "şeytan" olarak görüldüğü dönemleri arzulayanlarınız için hiçbir şey diyemem ama "tam da istediğimiz özgürlüğe kavuştuk" diyenleriniz için bir minik uyarı: Bu bir yoldur, ne durağı vardır, ne de sonu!

Hep daha fazlası istenecektir, gün gelip rejim değişecek, minik tatlı kızına elin adamı tecavüz edip de "Aslında beni o baştan çıkardı" dediğinde ne isyan edebileceğin bir merci ne de karşı çıkabileceğin bir sistem olmayacak!

Kızın recm edilirken de yalnızca bıyıklı ve ağızları sulanan adamlar taş atarak güya kendi günahlarında sıyrılıyor olacaklar!

Sen ne yapıyor olacaksın o arada? Helvasını bile karamayacaksın belki, ne bileyim, günah falandır...

Ya yüreğin?

Öpmeye kıyamadığın kızına tecavüze ettikleri yetmezmiş gibi bir de ölümle cezalandırılıyor olması en çok nereni dağlayacak?

Vicdanını mı?

Aklını mı?

Yoksa, şeriatın kestiği parmak acımaz diyerek ortalığı süpürmeye devam mı edeceksin?

Mail: gulgun_2006@hotmail.com
https://twitter.com/Gulgunkaraoglu

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..