“Atatürk'de kim ?” Diyenlere

Atatürk’ün en büyük suçu neydi? Bilemem ama, bizlerin en büyük kaybımızın Mustafa Kemal ATATÜRK’Ü tanıma zahmetinde bulunmadığımız gerçeği kaçınılmaz bir vurdumduymazlık ve cehalet olduğu yadsınamaz bir kayıptır. Hainliği yapanlar zaten yapmakta olduklarının kasıtlı olduğunun bilincindedirler. Vazgeçecekleri konusunda da her hangi bir pozitif algı da taşımıyorum. 

Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN karakteristik analizini birlikte yapalım kısaca. Gönüllerimizde ölümsüz olduğu aşikâr olmakla birlikte vefat tarihinden geriye doğru yaşam anlayışının ışığında değerlendirmelerde bulunalım.

Cumhuriyet rejimi olan bir devletin kurucu başkanı. Ölümü esnasında, aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı gibi bir insanın ülke bazında gelebileceği en üst derecede dünyevi bir makamda idi.

SORU 1: Böylesine garantör, her istediğini kolaylıkla elde edebileceği bir konumda olan M.K. ATATÜRK’ÜN kişisel hazinesinde ne kadar altın, döviz ve lira vardı? Kendi payına devlet olanaklarından sağlamış olduğu beytülmalin değeri ne idi?

Cevap: HİÇ. Kaldı ki, M.K. ATATÜRK’ÜN tek kuruş bırakacak tek bir varisi dahi yoktu.

Şarap fabrikaları vs. vs. vardı. İnsaf – izan giderse hay-van’dan her türlü iftirayı bekle ondan. Aksi ispatla mükelleftir. Buyurun, açıklayınız.

SORU 2:  Neden sadece İslami değil de mason localarını, kominizim derneklerini ve ülke içerisinde faaliyette bulunmakta olan İslami ve Gayrı Müslim tüm zararlı fraksiyon ve okulları ( Tevhid-i Tedrisat Kanunu, İstiklal Mahkemeleri ) kapattırıp ilgililer hakkında şartların gerektirdiği uygulamaları bizzat uygulattı?

O halde laiklik; la dinilik – dinsizlik, değil miydi?

CEVAP: Sorunu cevabı zaten içerisinde. Biz yine de açıklama yapalım. M.K. ATATÜRK, itikadının köklüğünden zerre kadar kuşkusu olmayan, ülke ve ulus bütünlüğünün hangi dine mensup olursa olsun, hiçbir yalancı, sahtekâr din komisyoncularının oyunları ile daha fazla kayıplara uğramasına izin vermeyecek derecede sağlam bir inanç sahibiydi. Aynı zamanda halkın dini yaşantılarının doğru bir şekilde uygulama olanağına kavuşabilmesi için de her türlü yasal ve kültürel bir eğitim öğrenim desteğini sunmuş olan inançlı, Müslüman bir liderdi. Laiklik ilkesini getirmekle birlikte, kendi vermiş olduğu emirler doğrultusunda, 3 Mart 1924 tarihinde Şeriyye ve Evkaf Vekâletinin yerine İslam Dini’nin İnançları, İbadet ve Ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmekle görevli olarak, 429 sayılı kanunla Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığına bağlı bir teşkilat olan Diyanet İşleri Başkanlığı kuruldu. Merhum Elmalılı Hamdi Yazır Beyefendiye en doğru şekliyle kaleme alınmış olan bir Kur’an-ı Kerim Tefsiri çalışmalarına başlaması için emir verdi.

SORU 3: Bahsedildiği gibi M.K. ATATÜRK, halifeliği kaldırıp İslam birliğinin dağılmasına mı neden oldu?

CEVAP: Halifelik makamı lağıv edilmedi, imha edilmedi, yok edilmedi. Aksine T.B.M.M.’ne devredilmiştir. (Her zaman - Halifelik - Prof ilber Ortaylı - gazeteci Mehmet Barlas -http://www.youtube.com/watch?v=N5mOpzfxlVg)

*****

At sırtında savaş meydanlarında, yurdun işgalden kurtuluşu için Amasya, Erzurum, Sivas ve sayısız kongre çalışmaları ile ülkenin dört bir sathında, müzakere masalarında, siyasi, iktisadi, toplumsal, kültürel, eğitim ve öğretim alanlarında geçen bir yaşamdan bahsediyoruz.   

57 yılınızı 7/24 ile değerlendirmeye koyunuz. Ve de en çalışkan, en becerikli şahsiyetin yaşam profiline bir inceleme ile göz atınız. Atatürk’ün yapmış olduğu hizmetlerin kaçta kaçını bu sınırlı ömre sığdırabilmiştir?  Basit bir toplama, çıkarma ve kronolojik yaşam dizimi sadece.

Buyurun. Sevgiden, saygıdan, vefa duygusundan arındırılmış oldukça basit matematiksel ve de mantıksal bir etüt çalışması sizlere.

Elde edeceğiniz neticeleri lütfen, kendi boşluklarınıza yerleştiriniz. (Fill in the blanks).

Esen kalın.