Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ekim '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

"Atatürk geliyor dediler"

"Atatürk geliyor dediler"
 

1937 Mucur'lu arkadaşları


Öğretmenliğimin ilk yıllarında Kurtuluş Savaşı Gazilerimiz yetmişli yaşlarda idiler. Ben bu Gazilerimizi Cumhuriyet Bayramlarında okula davet eder, anılarını anlatmalarını rica ederdim. Hiç nazlanmadan gelirler anlatırlardı. Ama ne yazık ki, ne yazılı ne sözlü hiç birini kayıt altına almayı düşünemedim ve geçip gittiler. Bu yüzden daima içimde bir pişmanlık yaşarım. Galiba bu pişmanlıktan olacak nerede yaşlı birini görsem eşelerim. Konuşturur, kayda değer bulduklarımı not alırım.


Abdullah Yılmaz Sağlık , nüfus cüzdanında 1917 yazsa da kendisi 1915 doğumlu olduğunu söylüyor. Çünkü annesi, O bir buçuk yaşındayken 1917’de ölmüş, arkasından üç hafta sonra da babası.

“Babam Şuayıp, Pehlivan oğulları olarak anılır. Padişah Ordusunda, Muhafız Alayında Başçavuş olarak çalışmış. Sonra da Yemen’e vermişler. Ben, eniştemin yanında büyüdüm.

1936 yılında Nevşehir Ortaokulunu bitirdim. Ortaokulun ilk iki yılını Niğde’de okudum.

Niğde’de Arnavut Cafer adını taktığımız bir müzik öğretmenimiz vardı. Müzik dersini çok ciddiye alırdı. Bir gün beni tahtaya kaldırdı. Müzisyenin birinin hayatını sordu. “Kilise müziğini idare etmiş diyeceğim yerde, kilise çalgısını idare etmiş’ deyince hoca çok sinirlendi ve bana sıfır verdi. Baktım müzikten sınıfta kalacağım. Naklimi Nevşehir Ortaokuluna aldırdım.

Adana Öğretmen Okuluna sınavsız girdim. Üç yıl okuduktan sonra, öğretmen olarak 1939 yılında, Malatya Darende ilçesine bağlı Balaban Nahiyesine gittim. İlk Maaşım kırk yedi lira idi. Bekardım. 1, 2, 3 sınıfı bir arada okuttum. Seksen beş öğrencim vardı. 4. ve 5. sınıfı Başöğretmen okutuyordu.

“Hocam, ‘bekardım’ dediniz, çeşme başında hiç kızlara baktınız mı?”

“Hayır, dürüsttüm.”

“Çeşme başında kızlara bakmanın dürüstlükle ilgisi ne idi?”

“Kızlara bakmak, terbiyesizlik, ahlaksızlık sayılırdı.”

“Delikanlılığınız, öğrenciliğiniz tam Atatürk zamanına denk geliyor. Hiç onunla karşılaştınız mı?”

“ Galiba 1935 yılında Niğde Ortaokulundayken ‘Atatürk geliyor’ dediler. Herkes İstasyona koştu. Vakit akşamdı. Elektrik olmadığından sokaklar karanlıktı. Mustafa Kemal Atatürk, tren penceresinden el salladı, öyle gördüm. Beden Eğitimi Öğretmeni Kemal Bey, ‘Yaşasın Çanakkale Kahramanı, ’ diye bağırınca, aynı şekilde halk da bağırdı. Gemici fenerleri eşliğinde trenden indi. Sonra da Halk evine gitti ve herkes evine dağıldı.

Atatürk’ü ikinci kez 1938 yılında Adana’da gördüm. Öğleden sonraydı. Geleceğini duyduk. Öğretmen Okulu ikinci sınıftaydım. Bu kez, yakından görmek istedim. İstasyona gitmek yerine, şehir ile istasyon arasındaki yolda bekledim. Çünkü istasyonlar o geleceği sırada çok kalabalık oluyordu. Araba ile yoldan geçerken, aramızdaki mesafe On metreden azdı.”

“Sizde ne izlenim bıraktı?”

“O an çok kısaydı. Araba hızla geçti.”

1963 yıllarında, Avanos’ta Ali Görücü adında, iki evli bir doktor vardı. Onun kayınvalidelerinden biri, seksen yaşında Selanik göçmeniydi. Bu kadın, zamanında Atatürk’ün komşusu imiş. Karlı bir kış günü Mustafa Kemal evlerinin önünden geçerken ona kar topu fırlatmış. O da Mustafa Kemal’ı annesi Zübeyde Hanıma şikayet etmiş. Bunun üzerine bir daha komşu kızına kar topu atmamış.

Cumhuriyet döneminde bir gün Atatürk İzmir’e gelir. Kadın da İzmir’de Ata’yı karşılamaya gider. Yol kıyında bir telgraf direğine yaslanıp Atatürk’ü beklerken Atatürk ile göz göze gelirler. Kadın kendini tanıtacağı sırada dili tutulur, konuşamaz. Bu hikayeyi bizzat kadından dinledim.

Okuttuğum sınıf ile kadının ziyaretine gitmiştik sadece bu anıyı dinlemek için. Yani önceden duymuştuk böyle bir kadının varlığını.

Anılar çok, ama hangisi kalıcı olur ben gidince bilemem. Şiirlerim var. Bir kısmı yerel gazetelerde yayınlandı. Bazısı kayboldu. Diğerleri duruyor. Yaşım bu. Onları yazdığın yerlerde benim için yayınlatırsan sevinirim.”

“Herkes gibi uzun yaşın sırrını sorayım Hocam?”

Dudak tiryakiliği yaptım, ama çok az. Kuşkusuz yine de zararı oldu. Irmakta yüzdüm. Dört kişi ırmakta beni suya basmaya uğraşırdı ama başaramazdı, yani güçlüydüm. Voleybol, futbol ve güreşle ilgilendim. Bağ bahçede çok çalıştım. Fakat çok yemedim. Kırk yaşından sonra devamlı bisiklete bindim. Yoğurdu severim. Çay ve kahveyi fazla kullanmadım. Kırk yaşına kadar sarhoş olduğum çok oldu. Ama sonra hatırlamıyorum, ölçülü gittim.”

“Öğrencilerini özler misin?”

“Seksen yaşına kadar evet özledim. Ama sonra pek değil.”

“Öğretmen, yazar arkadaşın biri, emekli olunca, özlemini dile getiren bir yazıya ‘yavrularım nerdesiniz’ diye başlık atmış.”

“Oo! Çok etkili bir başlık.”

“Hocam, teşekkür eder, ellerinden öperim. Diğer anlattıkların ve şiirlerin notlarımda.”

 
Toplam blog
: 498
: 1546
Kayıt tarihi
: 12.08.07
 
 

Öğretmen Okulunu ve İktisat Fakültesi Kamu yönetimi bölümünü bitirdim, eğitimciyim, İyi derecede ..