“Atatürk üzerinden geçinen tüccarlar” var da…

Bir okurumuz yazılarım için “Yazıcıklarınız” tanımlamasını yapmış…

Hani sürekli Başbakan’ı tenkit eden ve söylediklerine karşı çıkan yazılar yazıyorum ya… Dayanamamış olsa ki “Yazıcıklarınız” tanımlamasını uygun görmüş.

Ancak kusur bende değil. Bakın Başbakan yine kendi ifadesi ile ne demiş, okuyalım.

“Ülkemizde biz çok Atatürkçüler gördük. Ama gördük ki, bunların Atatürk’le falan alakası yok. Bunlar Atatürk üzerinden geçinen tüccarlar. Zira Atatürk hedef koymuş; muasır medeniyetler seviyesine çıkmak... Muasır medeniyetler seviyesine yan gelip yatmakla çıkılmaz.”

Şimdi ben bu ifadeyi değiştireyim, bakın nasıl olabiliyor.

“Ülkemizde birçok Müslüman gördük. Ama gördük ki bunların Müslümanlıkla falan alakası yok. Bunlar din üzerinden geçinen tüccarlar. Zira Allah öğüt vermiş, “Ahlaklı olun, Allah ile aldatmayın” buyurmuş. Oysa ahlaklı olmak için ‘ben ahlaklıyım’ demek yetmez, bizzat yaşamak gerek.”

Nasıl?

Oldu mu?

İtirazı olan var mı?

Başbakan, her söylemi ile eşit olmalı, her davranışı ile de eşit olmalı…

Bir taraftan “Atatürkçü” geçinenlere saldırırken, diğer taraftan “Din tüccarlığı” yapanlara da aynı mesafede olmalı. Onlar için de aynı ölçüde ifadeler kullanmalı…

Doğrusu bu ya, Atatürk üzerinden geçinenler yok değil…

Doğrusu, “Ben Atatürkçüyüm” diyenlerin arasında, Atatürk’ü tanımayanlar, anlamayanlar da o kadar çok ki…

Atatürk düşüncesinde olanlar arasında “Atatürk üzerinden tüccarlar”ın sayısı ile “Din üzerinden geçinen tüccarlar”ın sayısını bilebilir miyiz?

Elbette mümkün değil böyle bir sayı vermek…

Başbakan, kendi tabanı önünde böyle bir ifade kullanırsa, o zaman “Din üzerinden ticaret ya yapanlar, bu ülkenin % 47 si diyebilir miyiz?

Hayır, böyle bir ifade de kullanmak yanlış olur. Mütedeyyin (Dindar) bir Müslüman’ın AKP’nin vaatlerine bakarak oy vermesi başka bir şey, “Din üzerinden ticaret yapmak” başka bir şey…

Allah, din üzerinden ticaret yapanlar ve “Allah” adını kullanarak insanları aldatanlar için bir hüküm verecektir, vereceği hükmü de kendisi bilir, hükme karışmak “İnanan” olarak haddimiz değildir.

Kendi adımıza konuşmak gerekirse, ne Atatürk üzerinden ticaret yaparız ne de din üzerinden…

Atatürk’ün sözlerine bakar, düşüncelerini içimize sindirir, geliştirir gereğini yaparız, Kuran’a ve Peygamber’imizin sözlerine ve eylemlerine bakar, Yüce Yaratanın “Sevgili” kulu olmaya çalışırız.

Her ikisi de bizi gerçek “Muasır medeniyetler seviyesine” çıkmamız için yoldur.

Her iki taraftan da zamana takılı kalmayız, gelişmeye, geliştirmeye ve insanlık için faydalı olmaya çalışırız.

Doğru söylerinsiniz “Atatürk üzerinden geçinen tüccarlar” var…

Ama “Din ticareti” yapanların karı daha fazla…

Bir de bunları ifade etseniz diyorum…

<ı>13 EYLÜL 2008