Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Nisan '14

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

"Avcıydı, yaban kuşlarının can dostu oldu."

Yazının başlığıyla ilgili bu güzel haberi, Yirmi üç Şubat İki bin on dört, Pazar günü Yeni Mesaj Gazetesi'nde okumuş, etkilenip beğenmiş ve katlayıp çalışma masamın kıyısına koymuştum. Bir kez de buradan, -gecikmeli de olsa- yaşamayı ve yaşatmayı sevenlere; sevmenin tüm canlı ve cansız varlıkları sevmekle mümkün olabileceğini bilenlere duyurayım dedim.

İsmail Özgiray...

Aksaray'ın Yeşiltepe Beldesi'nde yaşayan eski bir avcı...

Özgiray, avcıların vurduğu yaban ördekleri ve kazları bahçesinde tedavi ettikten sonra tabiata bırakıyor. Yıllardır iyi, güzel haberlere, içimize yaşama sevincini daha güçlüce yerleştiren haberlere hasretiz. Neredeyse her yaştan insanın, her yaştan insanın canına kıydığı haberler... Kazalar... Adına "cinnet" denen; insanın, kendisinin ve karşısındakinin insan olduğunu unuttuğu haller... Geçim derdi... Eve ekmek götürmede yaşanan güçlükler... Güven yitimi... Gelecekle ilgili büyük endişe ve korkular...

Neden böyle oldu?!..

Tabiatın en güzel varlığı olan insan, tabiattan koparıldı. Hiç ağaç dikmeden büyüğen nesiller... Ne evcil ve ne de yaban hayvanlarının sevgisine mazhar olamadan iri kıyım olan insan evlatları... Bu irileşmiş ama sevmeyi, korumayı öğrenememiş dünyanın yeni neslinin ve insanlığın geleceği ne olacak bakalım!..

Çok kıymetli eğitim yöneticileri okullarınızın bahçelerine ağaç dikin; bunu bir bayram havasında, törenle, şenlikle yapın...

Hatta okulunuza bir de orman alanı oluşturun... Hiçbir çekirdeği -tohumu- çöpe atmayın...

Çok kıymetli aile büyükleri evlatlarınızla beraber ağaç dikin; bakıp, büyütüp, ormanlaştırın...

Gelelim ilgili haberin devamına:

"Aksaray Yeşiltepeli eski avcı İsmail Özgiray, bundan yirmi beş yıl önce geçimini avcılıkla sağlıyordu. O zamanlarda Tuz Gölü'ne göç ederken evinin yakınına düşen yaralı bir yaban ördeğini tedavi etmeye başlayan Özgiray'ın zamanla yabani kuşlara olan sevgisi arttı. Bu süre zarfında avcılığı bıraktı,dolaştığı arazide karşılaştığı yaralı kuşların tedavileriyle ilgilenmeye başladı. Yabani kuşlarını adeta evlatları gibi seven Özgiray, zamanının çoğunu bu hayvanlarla geçiriyor. Tamamına yakını avcılar tarafından yaralanan kuşların tedavisini üstlenen Özgiray, iyileşen hayvanları hemen doğaya bırakıyor. Ancak doğaya salınan kuşlar, arazide karınları doyduktan bir süre sonra  Özgiray'a geri dönüyor. Hiçbir karşılık beklemeden hayvanların tedavilerini üstlenen Özgiray'ın bir sorunu var; çoğalan yabani kuşları beslemekte zorlanıyor."

Tbiatla içiçe olmak ne güzel!..

Ve her canlı sevgiden anlıyor...

Acıyan canını acımaz hale getiriyorsunuz; yaşayamayacak olanın yaşamasına vesile oluyorsunuz... Unutmuyorlar... Tabiatın güzellikleri içinde soluklanıp, kapınıza geliyorlar... Güveniyorlar size... Doğal varlıklar ihaneti düşünmüyor... Tabiata el atmak lazım...

Ağaçların can dostu olmayı hayat düsturumuz yapmalıyız...

"Daha önce böyle bir şey görmedim." diyen Özgiray ile ilgili haberi yazmayı sürdüreyim:

"Özgiray, avcıyken yaban hayvanlarının "can dostu" olan bir kişiliğe dönüşme sürecini şöyle anlattı: "Bu hayvanları beslemeye başladıktan sonra avcılığı bıraktım. Zaten bu hayvanları besledikten sonra, insan istese de avcılık yapamıyor. İnsan, bu hayvanları çocukları gibi seviyor. Bu hayvanları beslemek apayrı bir sevgidir. Yani anlatılamaz bir duygu. Burada kanadından yaralanan hayvanı iyileştiriyorum ve sonra gönderiyorum. İki-üç yıl sonra kuş geliyor. Daha önce hiç böyle bir şey görmedim. Hayvanlar buradan göç ederken, bazı gönderdiklerim geri geliyorlar. Kuşları kovalıyorum, uçuruyorum yine de gitmiyorlar. Ne diyeyim çocuğunu kovala gider; bunlar gitmiyor. İnsan bunlara sevdalandı mı zaten bırakamaz; çocukları gibi bakar. "

"Eski avcı Özgiray'ın halen bakımını üstlendiği yirmi beş kuş arasında; yaban sakarca kazı, yaban ördekleri, , kazlar, angut ve suna ördeği gibi türler var. İsmail Özgiray, hiç kimseden beklentisi olmadığını, sadece bu hayvanların karınlarını doyurmak için destek vermek isteyenlere "hayır" demeyeceğini sözlerine ekledi."

Yaban hayvanlarının can dostu olmayı başaran İsmail Özgiray ile ilgili haber böyle...

Yazımın burasına kısa bir not eklemek istiyorum: Sesi güzel insan Türk Halk Müziği Sanatçısı ve Derlemeci Mehmet Sesge (soyadı Seske de olabilir) de avcılık merakı olduğunu, Yirmi yedi Nisan İki bin on dört Pazar günü kendisiyle yapılan  TRT'deki söyleşiden öğrendim. Söyleşi andığım tarihte, yirmi ile yirmi bir saatleri arasında sanatçı ve sunucu Hasan Özel tarafından gerçekleştirildi.

Sevgili Mehmet Seske; sesinizdeki sevginin içimizde yer etmiş olan ezgilerin hatırına sizlerden diliyor ve arzuluyorum ki avcılıkla vedalaşınız... Takdir sizindir elbette!..

O akşam sık sık dile getirdiğiniz: "Nasipse gelir Hint'ten, Yemen'den; değilse ne gelir elden." atasözümüzden hareketle diyorum ki, nasiplerimizin güzellikleri, o güzel sesinizle dile getirdiğiniz türkülerimizde mavcut...

İnşallah sizinle -arzu ederseniz- haberleşmek de isterim...

Tabiatın bir parçası olan insan, tabiatı koruyarak huzur ve mutluluğa erebilir.

Araabalar  olmasın!..

Asfalt yollar olmasın!..

Ağaçların değil kendisine, yapraklarına bile kıyılmasın!..

Her çocuk mutlaka ağaç dikip, büyüterek, sevip, koruyarak yetişsin!..

 

 
Toplam blog
: 323
: 2029
Kayıt tarihi
: 04.09.06
 
 

Yaşanan her hayat en iyi hayattır; yeter ki içinde kötülük olmasın!.. ..