Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Nisan '12

 
Kategori
Güncel
 

"Aydını çok olan ülkelerin karanlığı zifiri olur"

"Aydını çok olan ülkelerin karanlığı zifiri olur"
 

"Aydını çok olan ülkelerin karanlığı zifiri olur"

Biz her şeyi hepimiz köşe yazarı olduğumuz gün kaybettik.

Özgürlüğü, eşitliği, adaleti, çağdaşlığı, emeğin hakkını, hukuku, demokrasiyi, kanunlara ve diğer insanlara saygıyı, insani erdemleri ve daha nicesini hepimiz köşe yazarı olduğumuz da kaybettik.

Herkes yazar olursa olacağı buydu..

Zaten bu sonuç da tesadüfen oluşmadı, varmak istedikleri sonuç buydu.. ve başardılar..

Dünya çapında yüz binlerce blog sitesi, gazetelerin blog sayfaları, değeri milyarlarca dolar olan ama size "beleş" imkanlar sunan sosyal paylaşım  siteleri..

Bütün bunlar tesadüfen ortaya çıkan çağın ve teknolojinin gereği "trend" uygulamalar mı sanmıştınız yoksa.

Yani belki de siz sandınız ki...

Sizi çok seviyorlar, Siz günlerinizi keyifli, neşeli geçirin, gülün, eğlenin, yeni insanlarla tanışın, hayatınız renklensin diye yapıyorlar bunları.

Maksatları sadece size iyilik etmek öyle mi? Öyle ya, kapitalist, emperyalist dediğin de zaten bir melek.

Sahi böyle mi sandınız?

Bir düşünün bakalım, size cep telefonu ile konuşmayı ya da minnacık tek bir toplu iğneyi bile bedelini alarak sunan kapitalist sistem, Milyarlarca dolarlık son derece karmaşık yüksek teknolojik alt yapı gerektiren bu "kameralı görüntülü" ve  "sesli" konuşmaları yapabildiğiniz  internet sitelerini ve pek çok şey yapabildiğiniz sosyal paylaşım sitelerini size niçin bedava sunuyor.

Neden serbestçe blog yazıları yazmanıza, sosyal paylaşım sitelerine video, fotograf ve notlar yazıp eklemenize hem de "bedava" olanak tanıyorlar.

Neden?

Niçin?

Çünkü şunu istiyorlar.

1- Siz acaba "Ne haltlar" karıştırıyorsunuz?, Onlar için zararlı, münafık kişiler misiniz? işte bu bedava ortamlarda bol bol paylaşın, konuşun, içinizi dökün,  yani dijital izler bırakın ki sizi takip edip fişleyebilsinler.

2- Emin olun ki sadece bizim gibi kaotik ülkelerde değil, en gıpta ettiğiniz, en zengin, en demokratik ülkelerde bile tepki verecek, muhalefet edecek, sokağa dökülecek  çok şey var aslında... ama işte tepkinizi sokakta vermenizi istemiyorlar... çünkü o "enerjik" tavrınız canlarını sıkıyor, mazallah onları alaşağı etme ihtimaliniz var o zaman.

Size sundukları bu sosyal paylaşım sitelerinde gruplar kurun, protesto yazıları  yazın istiyorlar. Böylece hem kim ne yapıyor, çapı nedir, niyeti nedir bunu izliyorlar hem de  sokağa taşabilecek muhalif sesinizi bu sitelerde eritiyorlar. Siz internetteki bir iki gruba üye olup, oralarda bir iki cümle patlattınız mı teskin oluyorsunuz,  sanıyorsunuz ki aslanlar gibi tepkinizi ortaya koydunuz, bir yurttaş olarak muhalefet görevinizi yaptınız.. böylece yüreğiniz bu sanal sahte potalarda zararsızca soğutulmuş oluyor..

3- Ne kadar çok kişi yazı yazarsa o kadar iyi onlar için, çünkü bu blog siteleri, blog sayfaları ve sosyal paylaşım sitelerinin duvarları sayesinde yarabbi şükür  hepimiz köşe yazarı olduk... her gün bol bol yazıyoruz.. ama sadece yazıyoruz, çiziyoruz ve yazılarımıza onu bunu etiketliyoruz.

Okuyan, ders çıkaran, ışığımızla aydınlanan var mı peki? Ne yazık ki o yok işte, çünkü bilin ki o sırada herkes yazmakla meşgul, başkasını okumayı sevmiyoruz..

Herkes istiyor ki yazdıklarım okunsun, her gün dünya çapında yüz milyonlarca yazı çıkıyor internette, hepimiz köşe yazarıyız artık, en iyi biz biliyoruz. Ah bir okusalar yazdıklarımızı sadece memleket değil Dünya bile düzelecek sanıyoruz... ama okuyan yok.. dedik ya.. çünkü herkes köşe yazarı artık. Tirajı olmayan masa üstü gazeteleri çıkarıyoruz internette.. Egomuzu parlatıyoruz.. öyle çok yazıyoruz ki.. değil diğer amatör köşe yazarlarını gerçekten yazıları okunulası gerçek aydınları da okumuyoruz artık.

Çünkü.. hem yazmaktan vaktimiz kalmıyor geriye hem de o'da kim ki.. artık biz de bir yazarız.. hem birazcık da o bizi okusun dimi efendim..

İstedikleri buydu emperyalist güçlerin, hem bizi gözlemek, takip etmek, fişlemek hem de sokağa taşabilecek tepkilerimizi bu sanal soğutucularda dondup etkisiz ve zararsız kılmak ve topluma yararlı olabilecek gerçek kanaat önderlerinin mesajlarını da bu acayip sisli tozlu heyhula içerisinde kaybetmek..

Başardılar, artık hepimiz bir yerlere tırmandığımızı sanan o sırada çıplak mabadı görünen medya maymunlarıyız..

Ben de şimdi bu yazıyı niye yazdım ki sanki. Dedim ya işte hepimiz birer yazarız artık, sanırım o yüzden yazdım.

Okumayacaksınız biliyorum, çünkü eminim siz de yazmakla meşgulsunuz tam da şu an..

Yaz  ve yayınla dostum..

Belki bir başka amatör köşe yazarı da, acaba sayfamı okuyan var mı diye internet sayfaları arasında tıklaya zıplaya dolanırken kazara senin sayfana da  tıklarsa, 3-5 defa okunmuş "gibi" olur yazdıkların, acayip keyiflenirsin sende.. yeni yazılarına doğru yelken açarsın.

OYSA

"Aydın" dediğin bir memleketi aydınlatacak kişidir.

Her iyi eğitimli ve bilgili insan da asla "Aydın" değildir.

Aydın dediğin; Yapıcı, onarıcı düşünce yapısına sahip, özgürlük ve bağımsızlığa aşık, esarete ölümüne karşı olan, insani değerlerle donatılmış, yenilikci, ilerici, devrimci karakterde ve kesinlikle mangal yürekli olan kişidir.

Aydın dediğin,

Menfaat uğruna kalemini satmayan,

Baskı zulüm ve tehdit karşısında eğilip bükülmeyen tam tersine daha da bilenen, direnen kişidir.

Emin olun bir kaç kişi olsalar yeter aslında.. Her birini milyonlarca kişi okumuş olur ve daha bir gücü etkisinde olur o zaman.

Unutmayın ki

"Aydını çok olan ülkelerin karanlığı zifiri olur" (Muzaffer Alper)

Saygılarımla, 

Muzaffer Alper

 
Toplam blog
: 63
: 4513
Kayıt tarihi
: 28.09.07
 
 

Fotoğraf sanatı, çevre ve siyaset, özel uğraşlarımdır. Manifestom'da sadece iki madde vardır, bir..