Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ocak '12

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

"Ayı" ile "Ayu'nun" arasındaki fark, diğerinin daha katmerli olması mı?

"Ayı" ile "Ayu'nun" arasındaki fark, diğerinin daha katmerli olması mı?
 

Yeme de, yanında yat.


Memlekette ayı vurmak yasak. Memlekette hem ayı var hem de onun bir katmerlisi: “Ayu”’lar var! Her ikisini karıştırmamak lazım.

Mekadon’da, hala daha ayı vurmaktan sanık insanlar, mahkemeye gidip geliyor. Ayılar  mağdur, insanlarsa sanık durumunda.

Ayı’ların bala düşkünlükleri malum. Kastamonulu bir arıcı, çareyi nihayet buldu ve kovanları, arıların şerrinden korudu. Nasıl mı?

Gayet kolay . Işık ve ses sistemini, icat ettiği aletle birleştirdi. Bal çalmağa gelen ayı, bu sisteme yakalanınca, ayının beynini karıştırıp ürkütüyor hayvanı. Böylece de malı kurtuluyor adamın. Hem de ayı vurmaktan sanık durumuna düşmüyor.

Hani, yürüdükçe, yanarak bizi aydınlatan, ardımızdan da aynı lambaları, bir bir söndüren bir cihaz var ya.. İşte mesele bundan ibaret. Ayı, bu sensor dediğimiz  dalgaya yakalanınca, ışıklar  bir yandan yanıp sönmekte bir taraftan da sirenler çalmaktadır peş peşe.

Aylarca, kovanlarının ballarını ayılara kaptıran, onların talanlarına, ziyanlarına maruz kalan Kastamonulu Demir Şahin ( 59), çareyi bu buluşu ile hayata geçirdi. Şimdi rahat.  Cihazının ismine de  “ayı savar” koydu.

Arıcı dertli. ”Ayı vurmak yasak, adam yerine geçiyorlar. Kovanlarımızı parçalıyorlar. Arılarımızı dağıtıyorlar, ballarını yiyorlar. Onca başvurularıma cevap dahi alamayınca bu formülü buldum. 4-10 tane cihazı, kovanların arasına sakladım. Akü ve  pil ile çalışıyor cihazlar. Sesi duyan ayılar,  geldikleri yerlere kaçıyor. Kovanların başında  nöbetlerden de kurtuldum. Bu icat, arıcılara yarayacaktır diye de seviniyorum” diyor.

Bütün bunlar iyi de, zamanla bu cihazın feryat figan çıkardığı sese, ayılar zamanla alışırsa ne olacak, değil mi? O zaman, sık sık bant değiştirilecek?! Evet öyle. Bu sefer de hüzzam  plak kor, ayıyı ağlatır, pişmanlar ederek, geriye göndeririz belki..

Armudun iyisini eskiden ayılar yerdi. Şimdi ise sahibi yiyecek bu tedbirler sayesinde. Ne güzel değil mi? Balını da elbet. Ört ki, ölem!

Yeni evlilerin balayı’sı olur da, ayıların bal yiyeni “Bal ayısı” cinsi neden olmasın? Her ayı, bal sever. Ayılar balı bu kadar mı çok seviyor? Bir yerde okudum, ayı, kovanları, bir oturuşta midesine boşaltmış, sonra da sarhoş olmuş. Düşünüp dururmuş eve nasıl ve nerden gidilecektim diye. Abi kovanlar dolusu balı, mideye indirirsen, böyle olur. Olay, Borçka’nın Karagölünde geçer.

Manzara şudur. Ayımız leyla olmuştur. Etrafa şuursuz şuursuz bakmaktadır. Etrafında dolaşan haşarata sarkarak “Öpüjem abey"  yahut da, “ bu ne biçim memleket yahu, ambulans hala gelmedi” veya “yav, n’oljek bu memleketin hali!’” diyebilecek Allahın ayısı olarak evini bulma telaşındaki ayımız, halisünasyonlar görmektedir. Etraf dönerken, ağaçlar el ele vererek horon tepmektedir. Öte yandan da  kovan sahipleri, dökülen balların, kırılan kovanların başında acılı acılı horon çekiyorlardır..

İşte bu Kastamonulunun icadı, bu yüzden mühimdir. Ayılar şarkılara türkülere alışmasınlar diye, sık sık bantları değiştirmek şazımdır. Bir hafta “Halimeyi samanlıkta bastılar” çalınacaksa, öbür hafta  “Yiyeyim yavrum seni, yarım kilo kaşarla” türküsünü koymak lazımdır. Maksat, ayının kafasını karıştırmak.

Bir zamanlar Avustralya’da kanguruları vuruyorlar diye protesto için Viktoria’s Secret’in  ünlü mankeni  Miranda,  ağaçlara zincirlerle çırılçıplak bağlatmıştı kendisini: “Ayu’lar, milli sembolümüzü yok ediyorlar” diyerekten Biz de kendisine arka çıkarak İzmir’e davet etmiş. “ Ayu, her yerde “ayu”dur. Bizde de ağaç var, yeter ki gel burada zincirlen. Her yerde ayı varsa, bizde de ayu var”  diye seslenmiştik. Gelmedi hınzır. Bizdeki hem ayı’lara hem da ayu’lara ayıp olduydu.

Ört ki, ölem!

 


 

   

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..