Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mart '12

 
Kategori
Mizah
 

"Bağır, bağır, bağır; sabaha kadar…"

Üstad Orhan Veli Kanık’ın “Sabaha Kadar” adlı bir şiiri vardır:

“Şu şairler, sevgililerden beter,

Nedir bu adamlardan çektiğim?

Olur mu böyle, bütün bir geceyi,

Bir mısraın mahremiyetinde geçirmek?

 

Dinle bakalım işitebilir misin

Türküsünü damların, bacaların?

Yahut da karıncaların buğday taşıdıklarını

Yuvalarına…

 

Beklemesem olmaz mı güneşin doğmasını,

Kullanılmış kafiyeleri yollamak için,

Kapıma gelecek çöpçülerle,

Deniz kenarına?

 

Şeytan diyor ki; “Aç pencereyi,

Bağır, bağır, bağır; sabaha kadar!..”  

Şimdi bunu anlatmanın sırası mı bilemiyorum ama; sayın Deniz Baykal’ın istifasının tam altıncı günüydü. Andora Evleri’ndeki evinin olduğu siteye bir kalabalık akın ediyordu. Otobüslere CHP bayrakları asılmış, yarısı boş, yarısı dolu otobüsler önce CHP Genel Merkezi önünde duruyor. İçlerinde her İlden gelen insanlar var. Kalabalık arasında kan – ter içinde koşan, Halk TV kameramanına çemkiren biri dikkat çekiyor; bakıyorum, İstanbul CHP Milletvekili sayın Mehmet Sevigen… Sonra öğreniyoruz ki; bu kalabalığı oraya Ankara CHP vekili Yılmaz Ateş ile birlikte toplamışlar. Maksatları da, 100 bin kişiyi Baykal’ın evine yığıp, onu tekrar Genel Başkan olmaya mecbur bırakmak imiş? Ama sadece 1.200 kişi getirebilmişler, moralleri bozulmuş, Baykal da evinden çıkıp bunlarla görüşmemiş?

Ben hep yazmışımdır; eski Genel Başkan Deniz Baykal’ın, Mehmet Sevigen’den çektiğini; Orhan Veli’nin “Süleyman Efendisi” nasırından bile çekmemiştir! Yemin olsun, AKP de Kamer Genç’ten bu kadar çekmemiştir! Ama çok sadık davrandığından, Baykal da onun çoğu uçuk davranışlarını hep hoş görmüştür! Bu sefer de, Yılmaz Ateş’i nasıl ikna ettiyse, onun da başını yakmıştır! Siz hangi akla hizmet 100 bin kişiyi oraya toplamaya kalktınız? Bunu liderler bile başaramazken, sizin harcınız mıydı bu işler?

Yani, sayın Baykal çıkıp bizim Muğla şivesiyle; “Ben gararımı verdim; artık dönmecen gari, bütün kabahat benim, nigida yalvarsen boş, nigida ağlısen boş, artık dönmecen gari! Bitsin gari bu çile, dönümem bile bile, beni pek körlevedin, beni pek körlevedin, sizin olmecen gari, artık sevmecen gari… ” demişken, başka bir geri döndürme fikri ve yolu hiç aklınıza gelmedi mi arkadaşlar?

Şimdi gel de, şu üstad Orhan Veli’nin “Güzel Havalar” şiirini hatırlama bakalım:

“Beni bu güzel havalar mahvetti/ Böyle havada istifa ettim/ Evkaftaki memuriyetimden/ Tütüne böyle havada alıştım/ Böyle havada aşık oldum/ Eve ekmekle tuz götürmeyi/ Hep böyle havalarda unuttum/ Şiir yazma hastalığım/ Hep böyle havalarda nüksetti/ Beni bu güzel havalar mahvetti…”

Yarın ne olur bilemem? Sayın Baykal’ın ne düşündüğünü, ne yapmak istediğini ise, en derin müneccimbaşılar bile kavrayabilmiş değiller! Herkes bilmece gibi konuşuyor! İşaret edilmiş bir tek kişi yok! Durum böyle olunca, hâlâ sayın Baykal’ın geri dönmesini dillendirip duruyorlar. Artık öyle görünüyor ki; Simurg Anka Kuşu (Zümrüd-ü Anka veya Tuğrul Kuşu) gibi, sayın Baykal da küllerinden yeniden doğmayacak, evde otururken Genel Başkan seçilmeyecek? Yeni bir CHP var!.. Bunu anlayamayanları düşündükçe, Şeytan diyor ki; “Çık pencereye/ Bağır, bağır, bağır Ankara’ya/ Sabaha kadar…”                         

Sakin KOŞAR.

 
Toplam blog
: 191
: 753
Kayıt tarihi
: 09.08.08
 
 

16/07/1951 Bozüyük / Yatağan / Muğla doğumlu, 1970 Isparta - Gönen mezunu, 1986 Anadolu Üniversit..