"Ben,Milliyet Blog yazarıyım!"dediğimde, bütün kapılar açılıyor!..

*Osmanbey'de bir züccaciye dükkanından alışveriş etmek için pazar günü diye,
cadde üstüne park ettik. Çıktığımızda, polis ceza yazıyordu. Hanım hemen koştu, polisle
tartışmaya başladı. Ben yanlarına gidip "Ne oluyor burada?" diye sordum. Hanım, "İki dakika park
ettik diye ceza yazıyor!" dedi. "Neden ceza yazıyorsunuz, memur bey?" dediğimde,
"Yasak yere park etmişiniz beyefendi!.." deyince, "Ben, Milliyet Blog yazarı Mamut'um!" dedim.
Polis, hemen makbuzu özür dileyerek iptal etti.

*Bir alışveriş merkezinin kafesinde oturuyordum. Yan masadan iki kişi, hükümetten acilen
kurtulmak gerektiğini konuşuyorlardı. Araya girip, "bu hükümet giderse, memleket batar be!"
dedim. "Sen ne anlarsın be moruk!" diye şarladıklarında, "Ben, Milliyet Blog yazarıyım!" dedim.
Hemen, özür dileyerek sustular. Az sonra da kalkıp gittiler.

*Adam, Taksim Meydanı'nda karısını evire çevire dövüyordu. Yanlarına yaklaştım ve adama kibarca;
"Lütfen karınızı dövmeyiniz" dedim. Adam, neredeyse üzerime çullanacaktı. "Sana ne ulan,sen kim oluyorsun?
Karım değil mi, ister döverim, ister söverim!" Ben yine kibarlığımı hiç bozmadan, "Efendim, bendeniz Milliyet Blog yazarıyım!"dedim. Adam hemen süt dökmüş kediye döndü. "Peki efendim, özür dilerim sizi tanıyamadım...
Bir daha yapmam" dedi ve karısının koluna girdi. Uzaklaştılar...

*Kitap fuarına gittim. Çok önemli bir yazarımızın kitap imza günüymüş. Bendeniz cennet kuşu, bir kitap alıp
sıraya girdim. Sıra bana gelince, "Bu kitabınızı adıma imzalamanızı istirham ediyorum efendim.
Adım Mamut, ben de yazarım,Milliyet Blog yazarıyım!..." dedim. Ünlü yazar hemen yerinden kalktı, önünü ilikledi.
"Aman efendim, çok memnun oldum. Adınızı duymayan mı kaldı camiamızda... Ümit Culduz'da sizin
yanınızda çalışıyormuş, lütfen selamımı söyleyiverin." Gururlandım tabi, hoş oluyor insan!

*Efendim, üzerinize afiyet biraz nevazil olmuşum. Sıcağa gideyim de belki iyi gelir dedim. Tellağa,
"Bahşişim boldur, lütfen güzel bir masaj çek" dedim. Herif beni güzelce katladı, kemiklerim kırılayazdı.
"Tellak bey lütfen dikkat edin, ben Milliyet Blog yazarıyım!" diye bağırdım. Hiç umursamadı... "Yalova'nın yolları
taştan" türküsünü çığırmaya başladı!..