"Ben yetkili servisim, yalan söylemek ve sizi kandırmak için tam yetkim var, VALLAHA..!!"

Dişimde ağrılar hissetmeye başlamıştım. Ağız çok önemliydi benim için. Diş sağlığının kötü olması, beraberinde birçok sorunu da getirirdi. Hemen askerde tanuştığım diş hekimi arkadaşımın yolunu tuttum. Sağolsun, bir saatlik bir tedavinin ardından ağızdaki taş, kaya (benim dişler biraz büyük de, diştaşı tabiri pek karşılamıyor) birşey kalmadı. Aracımı arkadaşımın muayenehanesinin yan tarafındaki bahçeye parketmiştim.

Görünce donakaldım, sürücü kapısının alt tarafında kocaman bir iki (2) yazısı civiyle kazınmıştı. Ahhh ahhhh içim gitti, "Daha iki aylıktı benim güzelim, nasıl kıydınız ona, sana kıyan eller kırılsın";(( Şaka bir yana belli ki bir ufaklığın işiydi, herhalde okuma yazmaya yeni başlıyordu. Tahta olarak da benim kapıyı seçmişti. Ahh yaramaz, ahhh..! Ne yapalım oldu bir kere.

Zaten aracın ilk periyodik bakımı gelmişti. Üzgün üzgün bu bölgeyi müşteri temsilcisine gösterip rötüş yapmalarını rica ettim. Beklemenin ardından aracı geri getirdiler. Yanlış görüyorum galiba dedim, bir daha kontrol ettim. Ancak doğruydu, 2 sayısı hala bana gülümsüyordu. Unutulmuş diye yorumlayıp, temsilciden yapılmasını tekrar rica ettim. O da kaporta-boyanın şefini çağırdı. Şefe durum anlatıldı. "Hayır biz yaptık..!" dedi. "Bu rötüş görünmeyen cinsten galiba, boyanın da izi yok, emin misiniz?" deyince cevap gecikmedi:" Ancak bu kadar oluyor..!" Müşteri temsilcisine dönüp: "En nefret ettiğim birisinin yüzüme baka baka bana yalan söylemesidir, yapılmadıysa yapılmadığı söylenir, kabul ederim, herhangi bir neden bile olsa. Ancak yalan söylemek, bu benim kabul sınırlarımın dışında. Size söz veriyorum, birazdan bu servisten çıkacağım ve bir daha gelmeyeceğim. (Burası biraz aşk filmlerinin final sahnesi gibi oldu, tevekkeli temsilci bayan da ağlamaklı oldu zaten, "Dur gitme" dedi, ancak dinlemedim :))) )Neyse şaka bir yana bir daha o servisin yanından geçmedim.

Bunun daha komiğini arkadaşım yaşamış. Aracıyla yolda kalınca, telefon etmiş gelip almışlar aracını ve yakın bir yetkili servise çekmişler, markalar farklı, ancak yetkili servislerin bakışları aynı, ne de olsa onlar da yetkili, ne eksiği var diğer yetkililerden.Güzel ülkemin nadide yetkili servisinin en güzide çalışanı gelmiş, elindeki el tipi bilgisayarla aracın bilgisayarına bağlacak, amacı bu. Yalnız anti parantez arkadaşım elektronik mühendisi. Adamcağız bilgisayarını açmış bir edayla, şöyle bir düşünmüş, ekrana bir daha bakmış. "Beyinde bir sıkıntı yok, birşey gözükmüyor, hata yok " deyince bizim arkadaş eklemiş:" Bari kabloyu taksaydın, bilgiler bilgisayardan bilgisayara havadan geldi galiba...!!" Aslında adam haklı, beyinde sıkıntı yok, ancak adamın beyninde problem yok. Çünkü beyin olmayınca problem de olmuyor haliyle. Yanlış anlamayın, niyetim kimseyi küçümsemek değil, ancak insanları af buyurun salak zannedip, böyle ucuz yalan söylemek, pek akıllı insanların harcı değil. Çünkü karşınızdakinin kim olduğunu hiçbir zaman bilemezsiniz.

Peki şimdi ne yapıyorum, hani bir reklam var ya adamcağız şuna benzer birşey söylüyor: " .. Biliyorum bu ülkede işini doğru yapan insanlar da var." İşini doğru yapan bir özel servis buldum, artık kendimi daha özel hissediyorum:) Ben de güven oluşturmaları uzun sürdü, ancak şimdi rahatım. Sorun olduğunda gelip aracı şirketten alıp, işi bitince getirip tekrar bırakıyorlar, eskiden serviste başlarından ayrılmazdım.Şu ana kadar hem mali hem de insanı yönden açıklarını görmedim.

Araçlarınız ne marka olursa olsun, sizler için de doğru insanlar muhakkak vardır. Bulmak biraz zaman alsa da, hakeden insanlara destek olmak, doğruya doğru yaptığını, yanlış yapana da bunun yanına kalmayacağını göstermek ve onu düzeltmek adına buna değer diye düşünüyorum.

Hoşcakalın...