"Benim adım Mustafa Denizli"

"Benim adım Mustafa Denizli ise ve takımım da Beşiktaş ise;
bu takımın ne kadar onur sahibi olduğunu,
hedefe nasıl gidildiğini ikinci yarı başladıktan 10 hafta sonra herkes görecek"
Denizli özetle bunları söyledi.

Evet; sizin adınız Mustafa Denizli ve şu an teknik patronluğunu yaptığınız takımın adı da Beşiktaş.
Hani; en son Galatasaray'dan 'dört' yiyen Beşiktaş.
Hani; Demirören'in dört gollü mağlubiyetin faturasını hakeme kesmek istediği, başı kuma sokulmaya çalışılan Beşiktaş.

Keşke oynasaydı da, tek farklı galibiyet alabilseydi dedirten Beşiktaş,
keşke oynasaydı da, hakemi de yenseydi dedirten Beşiktaş,
keşke oynasaydı da, berabere kalabilseydi dedirten Beşiktaş,
o da olmadı,
keşke oynasaydı da, bari dört gol yemeseydi dedirten Beşiktaş.

Evet; bahsedilen onur ve gururun 1903'ten beri Beşiktaş'ta mevcut olduğu da unutulmamalı,
bu takımın ne kadar onurlu ve gururlu olduğunu bilmeyenler bunu muhakkak öğrenmeli...

Evet; herkes göreceğini görmüştür.
"Hedefe nasıl gidildiğini ikinci yarı başladıktan 10 hafta sonra herkes görecek" demek ne demek?
İkinciyarının onuncu yani 27. haftasından sonra, yani lig bitimine 1 buçuk aykala ne olacak ki, bu kadar iddialı sözler sarfediliyor?
O tarihte yediğimiz goller mi sayılmayacak, kaleler mi kalkacak, top dört köşe mi olacak, ne olacak?
Gökten vahiy mi geldi?

Böyle bir camiaya sahip olduktan sonra:
"Kırılmayın, gücenmeyin, taraftar olarak siz desteğinize devam edin,
bu sene de olmadı kısmetse seneye, o da olmadı kısmetse bir sonra ki seneye" rica ve temennisi (oyalamacası)
daha yerinde olmaz mıydı, aslında en mantıklısı da bu değil miydi(?)