Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Şubat '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

"Benim oyum ile dağdaki çobanın oyu bir mi?"

"Benim oyum ile dağdaki çobanın oyu bir mi?"
 

Kaynak: İnternet


Aysun Kayacı “Benim oyum ile dağdaki çobanın oyu bir mi?” dediğinde epey bir yaygara kopmuştu, hatırlarsınız.

O yaygaranın altında “Sen kimsin ki?” sorgulaması ağırlıklı olmakla birlikte hümanizmin “insanlar eşittir” yaklaşımı da vardı.

Kendimi bildim bileli insan severim.

Yani, bildiğiniz hümanistim!

Hiçbir insan yavrusu günahkar doğmaz diye düşünürüm; herkese ikinci, üçüncü şansın verilmesi gerektiğine de…

Olanak olsaydı, sevgi görseydi, eğitim alsaydı hiçbir insan kötü olmazdı diyenlerden…

******

Son yıllarda bakış açım biraz değişti; insanı yine seviyorum ama sırf sevdiğim için her yaptığı hataya da eskisi gibi hoşgörü gösteremiyorum.

Neden eskisi gibi her hataya hoşgörü gösteremediğimi de açıklayayım: Misal, Ali İsmail Korkmaz’ı bile-isteye döve-döve öldürenlerin geçmişteki travmaları beni düşündürse de,  hatta hümanizm açısından bakarken neredeyse mağdur bile olduklarını düşünmeye yeltenebilirim; lakin vahşeti açıklayamam, bu hümanistlik penceresinden!

Her insanın hayatında travmaları var, hayal kırıkları… Kimin içine dokunsanız kanayan bir yara vardır; kimi bize göre komiktir, kimi pek ciddi…

******

Bir başka örnek: Yine 19 yaşında bir kızı öldürmüşler! Eee, ne var, her gün öldürüyorlar zaten diyeceğiniz türden.

Yer yine Doğu illerinden biri, kızcağız kundaktayken babası ölmüş, tarlalarda işçi olarak çalışmış hep. Habere göre mevsimlik işçi olarak gittiği yerde Cuma adında bir genç ile tanışmış, aralarında duygusal bir şeyler yaşanmış! (Özellikle ünlem işareti koydum son cümlenin ardına, haberde “duygusal” deniyor ama anne Cuma’nın ailesine “Evlendirelim bunları” diye gittiğinde Cuma’nın ailesi oğlumuzdan değil bu çocuk diyor, tersliyor! Bir duygusal ilişki olsaydı Cuma’nın ailesi böyle mi davranırdı?)

Evet, kızımız hamile kalıyor, anladığında annesine durumu açıyor, anne evlendirmek istiyor, Cuma’nın ailesi reddediyor.

(Cuma kızı halletmiş, durumdan anladığım bu! Anlık bir zevk uğruna… )

Anne yaşadıkları yerin kurallarını biliyor, “Töre” diye bir baş belası var! İkna etmeye çalışıyor, diyor ki “Kürtaj yaptıracağız”!

Hastane de kürtaj yapmıyor.

Anne kızının hayatını töre canavarının elinden kurtarmak için başka bir ildeki akrabalarının yanına gönderiyor.

Anneden habersiz töre meclisi toplanıyor, karar: Ölüm!

Bir şekilde kızı kaldığı yerden alıyor amca oğulları, öldürüp de kör bir kuyuya sallıyorlar!...

Anne kızının alındığını öğrenince basıyor feryadı!

Biliyor ki töre kızının canını aldı!

******

Cuma’nın bir-kaç dakikalık keyfi bir cana bedel oldu; lakin Cuma ve ailesi kendine ne kadar toz kondurur, bilinmez!

******

Çok açık soruyorum: İnsan öldürmeyi hak sayan kişi ile benim oyum bir mi?

Töre kanunlarına inanan ile hukuk kanunlara inanan bir mi?

******

Sorgusuz-sualsiz parti taraftarı olanlar ile sorgulayanlar bir mi?

Misal; en azından iki yıldır cumhurbaşkanı seçimleri için yatırım yapılıyor; Recep Tayyip Erdoğan tek aday gibi, tek seçenek gibi gösteriliyor.

Bana sorarsanız Emine Ülker Tarhan ile Yılmaz Büyükerşen arasında gidip-geliyorum. Benim gibi sorgulayan, demokrasiye koşulsuz inanan insanlar için ikisinden biri hiç fark etmez!

Ya da değerli başka biri…

******

Dağdaki çobana sözüm yok, dağdaki çobanın ağasına sözüm var; dağdaki çobanın ağasının gönül verdiği siyasi partiye oy verilmesi konusunda zorlamasına, beyin yıkamasına sözüm var!

******

Bizler doğru tartalım, düzgün karar verelim derken, demokrasiye inat, beyin yıkama çalışmaları çoktan başladı. İnsanların kafasına cumhurbaşkanı olarak tek isim kazıldı: Recep Tayyip Erdoğan!

******

İnsanları artık ikiye ayırdım: Düşünen ve düşünmeyen…

Düşünen insanları da ikiye ayırdım: Kendini düşünen ile kendi ile birlikte toplumu düşünen…

Anne-babaları da ayırdım: Günü kurtaran ile çocuklarının geleceği konusunda endişelenen olarak…

******

Aysun Kayacı en naif şekliyle söyledi; şimdi ben de aynı şeyi söylüyorum: Kızları namussuz birileri anlık zevki uğruna becerdi diye öldürmeye hak bulan insanla benim oyum bir değil arkadaş!

Ayakkabı kutusundan çıkan dolarlar karşısında sessiz kalanlarla da oyum bir değil!

Düşünmeden yaşayan insanlarla da, hiç, değil!...

******

Son dönemde oyunu kurallarıyla oynamak gerektiğine kanaat getirdim: Pek bize yakışmasa da; sahayı hak etmeyenlere bırakmamak adına en kısa zamanda bir Cumhurbaşkanı adayı belirlememiz gerekiyor; demokrasinin sağladığı olanakları kullanıp da tecavüzcüleri salan, yolsuzlukların açığa çıkmasını engelleyen, dini nohut-fıstık gibi dağıtıp da insanları maymun eden zihniyete karşı…

Çocuklara tecavüz edilmesin, işçilerin emeği karşılıksız kalmasın, İsmai’in annesi daha fazla ağlamasın diye…

 

Http//twitter.com/Gulgunkaraoglu

gulgun_2006@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..